• DOLAR 34.661
  • EURO 36.334
  • ALTIN 2939.44
  • ...

14-15 Eylül tarihlerinde Ankara Meyra Palace otelinde İSBAM (İslam Birliği Araştırmalar Merkezi) tarafından “İslam Dünyasının Geleceği ve Filistin” konulu bir çalıştay düzenlendi. Hasan Bitmez hocanın başkanlığını yaptığı İSBAM’ın düzenlediği bu konferansa 60’a yakın İslam ülkesinden akademisyen, alim, gazeteci ve siyasi çevrelerden değerli katılımcı iştirak etti. İslam ümmetinin ve Filistin’in geleceğinin masaya yatırıldığı bu çalıştayı çok anlamlı bulduğum için bugün ben de buradan konuyu yazmayı gerekli gördüm.

Öncelikle bu güzel çalışmayı organize ettikleri için İSBAM’ı tebrik ediyorum. Bu vesile ile İslam ümmetinin vahdetine, ihtilaf ve farklılıkların giderilmesine katkı sunmasını, aynı şekilde gayrı meşru işgal rejiminin o mukaddes coğrafyadan tamamen silinerek Filistin’in özgürlüğüne kavuşmasına vesile olmasını diliyorum.

Tunus’tan, Sudan’dan, İran, Irak, Pakistan, Keşmir ve Malezya’dan, yine Lübnan, Çad, Güney Afrika, Makedonya, Bosna Hersek gibi yıllardır küresel emperyalizmin hedefindeki İslam ülkelerinden gelen mücadeleci şahsiyetlerin, oralarda yaşanan zulüm ve haksızlıkları birinci elden anlatmaları, İslam ümmetinin dört bir yanında Müslümanların yaşadığı zorluk ve sıkıntıları masaya yatırmaları, farkındalık oluşturulması açısından da çok anlamlı, verimli ve başarılı bir çalışma ortaya koydu.

Bir kongreyi andıran çalıştayın belirgin olarak öne çıkan bir diğer yönü ise dünyanın dört bir yanından gelen değerli katılımcıların neredeyse tamamının İslam ümmetinin genel sorunları ve bunların çözümüne dair perspektiflerinin bir birine çok yakın olması, isabetli değerlendirmelerin yapılmış olmasıdır. Bu durum, düşünsel anlamda dahi olsa Müslümanlar arasında küçümsenmeyecek derecede bir anlayış birliği ve farkındalığın aslında oluştuğunu ortaya koyuyor. Yapılan değerlendirmeleri dinlediğimde doğrusu geleceğe dair ümitlerim arttı. İslam ülkelerinin yönetimleri arasında olmasa da Müslüman halklar arasında aslında bir konsensüsün var olduğunu müşahede ettim.

Çalıştayda önemli gördüğüm birçok tespit yapıldı. Bunlardan bazıları şöyledir;

-Müslümanlar arasında var olan ayrılıklar, ihtilaflar, parçalanmışlık ve bireysellik; başta Filistin, Keşmir, Suriye, Arakan, Yemen olmak üzere bütün kanayan yaralarımızın asıl sebebidir. Bu durum asla sürdürülebilir bir durum değildir.

-Siyonizmin başat bir işlev kazandığı günün küresel emperyalist aklı, kendi ayakları üzerinde duran bir tek İslam ülkesinin kalmasına tahammülleri yoktur. Bu nedenle bugünün yürürlüğe sokulan stratejisinde halen ayakta kalan İslam ülkelerinin de cüce devletçikler şeklinde parçalanmalarıdır.

-Filistin sorununun çözüme kavuşmamasının ve siyonizmin her geçen gün daha da cüretkar davranmasının nedeni İslam ümmetinin dağınıklığıdır. Bunun giderilmesi için ciddi akılların devreye girmesi kaçınılmazdır. Aynı şekilde İslam ümmeti ancak ve ancak Filistin ve Kudüs ortak paydasında bir araya gelebilir. Zira Kudüs ve Filistin meselesi etnisiteler ve mezhepler üstüdür.

-Bütün sorun ve sıkıntılarımıza rağmen Siyonist yayılmacılığına karşı direniş cephesi de bugün en güçlü olduğu dönemini yaşamaktadır.

-Yüzyılın anlaşması olarak pazarlanan süreç, direnişin tamamen bitirilmesi ve Filistin devletinin yok olmasıdır.

Bu anlamlı ve umut vaat eden güzel perspektif, bugün için belki çok etkin ve caydırıcı görülmeyebilir. Böyle kaldığı müddetçe de ümmetsel anlamda bir dinamizme dönüşmesi mümkün değildir. Ancak bugün için fikri bir birliktelik şeklinde tezahür eden bu ortak anlayışın kurumsal ve dinamik bir yapıya kavuşturulması hepimizin en önemli vazifesi olmalıdır.