• DOLAR 34.427
  • EURO 36.461
  • ALTIN 2847.663
  • ...

AK Parti ile MHP arasında bir süredir oluşan fiili bir ittifak vardı.

Devlet Bahçeli`nin, MHP`nin cumhurbaşkanı adayı olarak Recep Tayyip Erdoğan`ı göstermesi ile bu ittifak daha ileri taşındı.

Her iki parti, milletvekili seçimlerinde ittifak kurmanın görüşmeleri için komisyon kurma kararı aldı. Buraya kadar her şey normal.

İttifaklar, siyasi teamüllerden biridir.

Örnekleri Türkiye`de eskiden beri zaman zaman yaşandığı gibi dünyanın her yerinde de buna rastlamak mümkündür.

Bu bağlamda AK Parti ile MHP arasında kurulan/kurulacak olan ittifak, her iki parti organlarının karar vereceği siyasi bir tercihtir. Bu tercihi takdir edecek olan da halktır.

Halk benimserse destek verir, doğru bulmazsa sandıkta bu ittifakı reddeder.

Elbette bu ittifakın halktan alacağı desteğin yanında halktan göreceği tepkiler de olacaktır.

1991`de Milliyetçi Çalışma Partisi ile Refah Partisi arasında yapılan ittifak batıdan oy kazandırsa da doğuda Kürtleri kaybettirmişti.

Her ne kadar şartlar aynı olmasa da benzer bir durum bugünkü ittifakta da yaşanacağa benziyor.

MHP`nin burada bir kaybı olmayacak gibi, hatta bu ittifaktan kazançlı çıkacak da denilebilir. Ancak AK Parti için aynı şeyleri söylemek kolay değil. Tabi bunu her iki partinin başındakiler, karar almadan önce hesap etmiştir. Bu bizim sorunumuz değil.

Bizim ve genel olarak herkes açısından sorun; her iki partinin kendi aralarında gerçekleştirdikleri ittifakı tanımlama şekilleridir.

Bu ittifaka “Millî Mutabakat” dediler. Demekle de kalsalar sorun yok. Zira herkes kurduğu ittifakı istediği gibi isimlendirebilir. Ama hiç kimsenin kurduğu ittifakın dışında kalanları isimlendirme hakkı yoktur. Bu ittifakla bu yapılıyor. Bu, siyasi olarak doğru olmadığı gibi hakikatte de doğru değildir.

Çünkü kurulan ittifak sonuçta iki partinin ittifakıdır. AK Parti ile MHP`nin toplam oy oranları ne kadar yüksek olsa da milletin bütününü oluşturmuyor. Millet, memleketi oluşturan toplum ise, ki bize göre millet daha geniş bir dairedir, AK Parti ve MHP`nin dışında kalanlar da milletin evlatları ve parçalarıdır.

AK Parti ve MHP`nin bu anlayış ve tavrı, ülkenin içinde bulunduğu kutuplaşmaları derinleştirmenin dışında kutuplaşmaları çeşitlendirir. Buluşma zeminlerini ve kesimlerini daraltır.

Bu tavır, inkar ve ötekileştirmedir. Irkçılıktan kaynaklı inkar ve ötekileştirmenin bu ülkede nelere sebebiyet verdiği ortada iken, bunu siyasi ittifaklarla güncelleyip bu topluma deli gömleği olarak giydirmek akıl kârı değil.