• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Muhtemelen siz bu yazıyı okuduğunuzda Kürdistan referandumu sonuçları açıklanmış olacak. Referandum ile birlikte devlet refleksleri, milliyetçi/ırkçı konumlanmalar ve mezhepçi saikler devreye girdi. İran ve Türkiye savaş pozisyonu aldı. Türk, Fars, Arap ırkçılığı savaş çığırtkanlığı eşliğinde, referandum taraftarı olan Kürtlere yönelik hakaretlere ve saldırılara başladılar. Öyle ki, ‘gözünü kan bürür` gibi ‘gözünü Kürt bürümüş` bir şekilde, aklın yolunu gösteren bizim gibileri dahi insafsızca hedefe koyuyor ve saldırıyorlar.

Söz konusu Kürtler olunca, ırkçı Türklerin/Farsların/Arapların “gözünü Kürt bürüyor”. Akıllarını kaybediyorlar, tabir-i caizse deli danalar gibi etrafa saldırıyorlar.

Maalesef bu konuda ümmetçi saiklerle hareket ettiği zannını taşıyan büyük bir kısım İslamcıların da ümmetçiliklerinin üstünü kazısanız, altından milliyetçiliğin zihne işlemiş kodları/izleri çıkar.

Samimiyet testi olarak sorsanız; israil, ABD desteklemiyor olsaydı, Kürdistan referandumuna karşı çıkmayacak mıydınız veya aynı tepkileri vermeyecek miydiniz?..

Meselenin sadece israil, ABD meselesi olmadığını nefislerini yoklasalar, bilecekler.

HÜDA PAR olarak referandum olsun veya olmasın, referandumda ‘evet` veya ‘hayır` diye bir açıklamamız ve tavrımız yok.

Biz Kürt sorununun oluşum sebeplerini, bu sorunun oluşumunda rol alanları, oluşan fiili durumları göz önünde bulundurarak, bu durumların daha da kötüleşmemesi için akılla hareket edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Akıl dışı hareket edenleri normalleştirmeye çalışıyoruz.

Hiçbir İslam ülkesi ve halkının ABD ve israil ile işbirliği içinde hareket etmesini doğru bulmadığımız gibi Barzani yönetimi ve Kürtlerin de ABD ve israil ile işbirliği içinde hareket etmesini doğru bulmadığımızı da söyledik.

Söylediklerimiz bu kadar net olduğu halde, bize bile tahammül edemeyen ırkçı zihniyeti anlıyoruz da şu ümmetçi oldukları iddiasında bulunan İslamcıların hallerine üzülüyoruz.

Terazide topuz mopuz bırakmayan öyle tepkiler ortaya koyuyorlar ki; sanırsınız Türkiye, İran, Irak, Suriye her biri tek başına ümmettir ve hepsinde İslam hakimdir, Kürtler bu adımları ile ümmeti bölmüş oluyorlar!

Türklerin/Farsların/Arapların daha önce paramparça ettiği ümmetin bütün faturasının, ümmeti bölmek ithamı ile Kürtlere kesilmesi doğru değildir.   

Ama yüzyılı aşkın bir süredir Kürdü dövmeye alışmış olanlar, Kürdü dövme krizlerinin nöbetine tutuluyorlar.

İslamcı taife de Kürdü dövme kriz nöbetine tutulmuş olanlar ile bir olup Kürdü dövüyor. Akıl ve cesaret edip de; “ne oluyor kardeşim, sakin olun biraz, yüzyıl boyunca küçük kardeşinizi dövüp sorun haline getiren ve ABD, israilin kucağına iten sizsiniz, bari bu saatten sonra dost olarak tutmaya çalışın. Açacağınız savaş içerdeki Kürtlerin de kopmasına sebebiyet verir ve Kürtleri tamamen düşman edip, ABD israilin saflarına itersiniz” şeklinde iki çift laf edemiyor. Gücü, yüzyıl boyunca Kürtlere zulmetmiş ırkçı zalimlerle hareket edip, İslam adına ümmet adına Kürtleri dövmeye yetiyor! Bunu da İslamcılık ve ümmetçilik biliyor!

İsrailin Barzani`yi desteklediği ve Irak Kürdistanı`nda sallanan israil bayrakları meselesine gelince; kolay yolu var; dostça yaklaşın, orada sallanan beş on israil bayrağı yerine on binlerce Türk bayrağı göreceksiniz.

Kürtler ve Irak Kürdistanı, bütün yaşanan olumsuzluklara rağmen israilden ziyade Türkiye ve İran`a yakındır. Buna rağmen oradaki insanların ellerinde Türkiye ve İran bayrakları değil de israil bayrakları sallanıyorsa, ona buna hakaret etmeyi, şunu bunu sorgulamayı bırakın da kendinizi biraz sorgulayın.    

Türkiye ve İran, referandum sonrası Irak Kürdistanı`na savaş açar ve düşmanlık ederlerse, akılsızlıkla uzun vadede kurulacak devleti PKK`ya hediye etmiş olacaklar.

Ne acıdır; Suriye meselesinde akılları dumura uğrayıp bütün uyarılarımıza rağmen, savaş deyip Suriye`yi bu hale getirenler, Irak Kürdistanı meselesinde de aynı akıl tutulmasını yaşıyorlar.