• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Saatte 210 km. hızla esiyor. Önüne çıkan ne varsa deviriyor. Evleri, ağaçları yerlerinden söküyor. Araçları önüne katıp götürüyor...

Kimilerine göre bu, doğanın yıkıcı da olsa doğal hadiseleri ve doğa, bazen insanoğluna bu türden tatsız sürprizler yapabiliyor. Bu kimseler, bu tür hadiseleri tamamıyla doğaya bağlıyorlar, arkasında herhangi bir yaratıcı güç olduğu ve bu gücün iradesi ve cezalandırması olduğunu kabul etmiyorlar.

Bu kimselerin hepsi olmasa da bir kısmı, normal zamanlarda da yaratıcıyı ve kainat üzerindeki iradesini inkar ediyorlar. Kendilerince bir akıl ortaya koyuyorlar. Ancak bu ortaya koydukları aklın, aslında akılsızlık olduğunun farkında değiller.

Akıl sorgulama aracıdır, körü körüne kabul ve inkar aracı değil. Bu insanların çoğu okumuş ve okuyan kesimler. Her şeyi kılı kırk yararcasına sorguluyorlar. Ama söz konusu yaratılış olunca, bu konunun eşiğinde akıllarını tutuyorlar.

Aslında sorgulama sonucunda hakikat ile karşılaşmaktan korkuyorlar. Yaratıcının var olduğu ve buna göre yaşamak gerektiği gerçeği ile karşılaşmaktan kaçıyorlar. Çünkü kayıt altına girmeden diledikleri gibi yaşamak ve düşünmek istiyorlar. Farkına varsınlar veya varmasınlar, inkârlarının arka planında bu kaçış var.

Akıllarını kullanıp sorgulasalar, şu sorulara cevap vermek zorunda kalacaklar:

Bir damla su nasıl oluyor da son derece mükemmel bir varlık olan insana dönüşüyor? Nasıl oluyor da insanın bedeninin ihtiyacı olan vitaminler, proteinler ve karbonhidratlar dış dünyasındaki besinlerde bulunuyor? Ve insanın hastalıklarına şifa olacak bitkiler, yiyecekler, içecekler insanın dış dünyasında nasıl var oldu? İnsanın en önemli hayat kaynağı olan oksijen oranı nasıl oluyor da milimlik hesaplarla sadece insanın yaşadığı alan olan yerküre üzerinde uygun bir şekilde bulunuyor? Hem bundan daha ilginci; “insan oksijen alıp karbondioksit verir” bilimsel tespitinin karşısına “ağaçlar karbondioksit alır oksijen verir” dengesi nasıl yerleşti? Bunlar bir çırpıda sadece insan merkezli sorular...

İnsanı/diğer varlıkları ve bunların ihtiyaç duyduğu her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen ve eksiksiz, mükemmel bir şekilde yaratan, düzenleyen kim? Yoksa “BİR”i yok mu diyorsunuz! Bütün insanların akıllarını durduran ve hayrette bırakan tüm bu işler kendiliğinden mi oluyor!

Bir de dünyanın ve kâinatın düzeni var ki; oluşumu, büyüklüğü ve işleyişi akıllara durgunluk veriyor!

En basitinden; dünya 1640 km. hızla kendi etrafında ve 108.000 km. hızla güneşin etrafında dönüyor. Bu ne demek?

Dünyanın kendi etrafında dönüşünü baz alırsak; hava tabakası dünya ile beraber dönüyor olmasaydı, yani dünya dönüyor olsaydı ve hava tabakası sabit kalsaydı, 1640 km. hızla esen bir kasırga oluşurdu. Dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü baz alırsak, oluşacak olan kasırganın hızı 108.000 km. olurdu.

Anlaşılması için söyleyelim; ağaçları, evleri yerlerinden söken Irma Kasırgası`nın hızı 210 km.! 1640 km. veya 108.000 km. hızla esen bir kasırga dağları yerlerinden söker, dünyayı serseri mayın gibi uzaya savururdu!

Bütün bunları bilen ve bu mükemmel düzeni oluşturan “BİR”inin varlığını kabul mü edeceksiniz, yoksa her şey kendiliğinden oluyor safsatasına devam mı edeceksiniz?!