Diyarbakır`ın Kafatasları ve tarihin kara sayfası ile kara insanları
Tarihin iki sayfası vardır: Biri karadır. Kara insanların sayfasıdır. Kalpleri kararmış bu insanlar, insanlığı da karanlığa sürüklemişlerdir. Küfrün, cehaletin, sapıklığın karanlığına ve insanlığa kara dönemler yaşatmışlardır. İnsanların canlarına ve mallarına kast etmiş, katliamlar işlemişlerdir. Döktükleri kanlar ile insanların ve insanlığın hayatını karartmışlardır.
Bu dünyada ten renkleri ne kadar farklı olsa da bir takım yüzlerin kararacağı o günde, yüzleri kara olacak olanlardır bunlar.
Allah`ın yeryüzünde halife olarak yaratmak istediği insanın yaratılış fikrine karşı olumsuz düşünceler dile getiren melekler, bir bakıma bu kara insanların sayfasına bakmışlar. Bu sayfada kara insanların cinayetlerini ve yeryüzünü kana bulayıp, fesada verişlerini gördükleri için, bu itirazda bulunmuşlar.
“Hani bir zamanlar Rabbin meleklere: ‘Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım` demişti. Melekler de: ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve kan dökecek kimseler mi yaratacaksın? Oysa bizler seni övgü ile yüceltip kutsamaktayız.” dediler. (Allah): ‘Muhakkak ki Ben sizin bilmediklerinizi bilirim!" dedi. (Bakara:30)
Meleklerin karşı olduğu bu kara insanlar, işledikleri cinayetler, döktükleri kanlar ve çıkardıkları fesatları ile bugüne kadar tarihin kara sayfasını hep yazıp durdular ve hala yazmaya devam ediyorlar. Tarihin yakın ve uzak geçmişinde, bu kara insanların yaşattığı o kadar ölümler ve acılar var ki, bir kısmı gün yüzüne çıkmış, bir kısmı ise tarihe gömülmüştür.
Tarihin gömdüğü çok büyük ölümler ve acılar vardır. Bir de insanların tarih ile birlikte toprağa gömdüğü ölümler, bedenler ve acılar vardır. Adalet sahipleri ve tarihçiler ne kadar uğraşsalar da tarihe gömülü bu ölümlerin tümünü ortaya çıkaramazlar. Ortaya çıkarılanlar olsa da insanlık, yaşanan ölümlerin ve zulümlerin acılarını bunlar üzerinden tam olarak kavrayamaz.
Diyarbakır`da JİTEM`in geçmişte karargâh olarak kullandığı tarihi alan içinde birkaç gündür kazı çalışması yapılıyor. Tarihi alanda, tarihe gömülmek üzere toprağın karanlığına bırakılan cesetlere ait kemik parçaları çıkarılıyor. Çıkarılan kafatası sayısı her geçen gün de artıyor.
Dikkat ederseniz, günlerdir bu kazı alanından çıkarılan kafataslarından bahsediliyor. Bu insanların haberleri, rutin bir haber akışında verilip, dinleniliyor. Hâlbuki her bir kafatası, bir insan demek ve her bir insan da bir can… Gömülen her bir cana bağlı da geride kalan canlar var. Bazıları kaçırılıp gömülürken, arkalarında küçük yaşlarda çocuklar bıraktılar. Şimdi bu çocuklar büyümüş ve çıkan kafataslarının babalarına ait olabileceği tespitini istiyorlar. Bazıları da kafatası tespitinin babalarına ait olmasını istemiyor. Babaları adeta kesin denecek bir ölümle yirmi yıla yakındır kayıp olsa da “belki bir gün” şeklinde bir ümitle yaşamak istiyorlar.
Gariptir, ümitleri bile acı ve yıllardır bu betimsiz ve bitimsiz acıyı yaşıyorlar. Bunların yaşadıkları acıyı, diğer insanlar anlamadı ve halen de anlamıyorlar ki, sıradan haberler olarak geçiştiriyorlar. Ciddi tepkiler verilmiyor.
Biraz da Kürt coğrafyasında, Kürtlerin yaşadığı acılar olduğu için olsa gerek, bu tepkisizlik. Bir de devlet eliyle işlendiği içindir. Devlet eliyle işlendi, çünkü bu katliamları gerçekleştirenler, o dönemin idaresinden ve güvenliğinden sorumlu devlet ricali idi. Devlet eli ile bölgede işlenen bu cinayetler, aynı zamanda yıllar boyunca bölgede uygulanan bir devlet politikasının sonucudur.
Çıkarılan kafatasları, doksanlı yıllarda doğu ve güneydoğu bölgelerinde katledilen insanların çok cüzi bir kısmını oluşturuyor. On binlerce kayıp insan var. Kayıpların dışında aleni işlenen cinayetler ve katliamlar var. Devlet, ağırdan alsa da geçmişin kara sayfası ile yüzleşiyor. Cumhuriyet tarihi boyunca, kara insanların yazdığı devletin kara sayfasını silip temizlemek ve aklaştırmak mümkün değil. Yapılanlar ve yapılacaklar, ancak bilinmeyen bu kara sayfayı ve kara insanları kısmi olarak deşifre etmek. Bu dünyada uğrayacakları cezalar, ne döktükleri kanların ve çıkardıkları fesatların karşılığı olabilir ve ne de yaşanan acıları dindirebilir.
Kara insanlara karşılık, tarihin ak sayfasını yazan nurlu insanlardan olmak duası ile…