• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İslam ümmeti olarak çok zor dönemlerden geçiyoruz. Tabir-i caizse siyasi ve sosyal yangınlar içinde yanıyoruz. Bazen düşünüyorum da geçmişte ümmet, benzer dönemlerden geçmiş mi ve bu yangınlardan nasıl kurtulmuştur?

Bu sorulara cevap olarak İslam tarihinde karşımıza Selahaddin Eyyubi dönemi çıkıyor.

Genellikle şöyle yanlış bir kanı var; Kudüs Haçlıların işgali altında ve Selahattin Eyyubi, Kudüs`ün fethi için ortaya çıkmış, Müslümanların desteği ile Kudüs`ü işgalden kurtarmış. Ancak öyle değil, Selahattin Eyyubi ortaya çıktığı zaman, ilk düşmanlığı Müslümanlardan görüyor. Daha ötesi Müslüman hilafet merkezleri, devletler ve emirlikler Selahattin Eyyubi`ye karşı Haçlılarla işbirliğine gidiyor ve Haçlılara yardım ediyorlar.

Selahaddin Eyyubi döneminde iki hilafet devleti var. Biri Bağdat`ta Sünni Abbasi Devleti, diğeri Mısır`da Şii Fatımi Devleti. Bunların dışında Selçuklular, Şam-Halep Zengi Devleti, diğer devletler ve emirlikler... Hemen hepsi birbiri ile kavgalı ve savaş halinde. Aynı anne babadan doğma kardeşlerin hüküm sürdüğü emirlikler arasında dahi savaşların yaşandığı bir dönem.

Ümmet içerde düşmanlıklar ve savaşlar yaşarken, dışarıdan Haçlılar İslam Coğrafyasına seferler düzenliyorlar. Bu seferler sonucunda Kudüs`ü ele geçirmişler. Kudüs Haçlıların işgali altında ve İslam devletleri, emirlikleri birbirleri ile savaş halinde. Selahattin Eyyubi böyle bir zamanda ve böyle bir ortamda ortaya çıkıyor. Kendisine destek veren bir tek Nurettin Zengi var. Nurettin Zengi vefat ettikten sonra, onun küçük çocuklarını yönlendiren vezir takımı üzerinden Şam-Halep Zengi Devleti de Selahattin Eyyubi`ye karşı cephe alıyor.

Mısır`da Haçlıların askeri üsleri var, Selahattin Eyyubi üzerine yürümek için yola çıkan Alman ordularını Konya`da Selçuklu Sultanı ağırlıyor ve Selahattin Eyyubi üzerine uğurluyor. Müslüman devletlerin ve emirliklerin başındakiler, o dönemin meşhur suikast örgütü Haşhaşiler ile Selahattin Eyyubi`yi öldürtmek için anlaşıyorlar. Haşhaşiler`den bir suikast timi, asker olarak Selahattin Eyyubi`nin ordusuna katılıyor ve aylar süren plan çerçevesinde bir fırsatını bulup, S. Eyyubi`nin çadırına sızıyorlar ve ona saldırıyorlar, Allah`ın yardımı ile S. Eyyubi yaralı kurtuluyor. Daha neler neler...

S. Eyyubi, bu çok olumsuz siyasi tablo karşısında çok akıllı stratejiler geliştiriyor. Hedefine Kudüs`ü koyuyor, asıl düşman olarak dışarıyı hedef alıyor. İçte ise denge siyaseti güdüyor, kendisine düşmanlık eden ve kendisine saldıran herkesle savaşmıyor. Gücünü göz önünde bulunduruyor ve yolunun üzerine çıkan engelleri son kertede gücü nispetince engel olmaktan çıkarıyor.

İslam Coğrafyasına yerleşmiş veya kast eden bütün Haçlıları da aynı değerlendirmiyor. Hepsi emperyalist Haçlıdır, hepsine cephe açacağım, hepsini karşıma alacağım demiyor. Bazı Haçlılara karşı, bazıları ile siyasi anlaşmalar yapıyor. Bu anlaşmalarla güç kazanıyor ve karşı safta çatlaklar, ayrılıklar oluşturuyor. Birbirlerine karşı olanların ayrılıklarından istifade ediyor.

Selahattin Eyyubi, bugünümüze ışık tutacak ve içinde bulunduğumuz buhranlardan kurtuluşumuza vesile olacak büyük bir siyasi akıl ve modeldir. Bu yönüyle Selahattin Eyyubi`nin iyi araştırılması ve ondan istifade edilmesi lazım. Sadece siyasi örnek ve başarı modeli değil, aynı zamanda büyük bir toplumsal ıslahatçıdır da o. Onun döneminin siyasi tablosu ne kadar kötü ise, toplumsal hayat tablosu da bir o kadar kötüdür. Eşcinsellik Müslüman devletlerin saraylarına kadar girmiş, içki su gibi tüketiliyor, her türlü ahlaksızlık toplum içinde yaşanıyor. İslam toplumları ahlak ve inanç olarak çökmüş.

Selahattin Eyyubi bir taraftan siyasi/askeri mücadele veriyor, bir taraftan da âlimleri bir araya getiriyor, medreseler kuruyor, ilim ve sohbet meclisleri oluşturuyor, toplumu eğitim üzerine ıslah ediyor. Onun hayatını araştırdığınızda göreceksiniz ki, o sadece askeri/siyasi bir kahraman değil, büyük bir ıslahatçıdır. Ve o sadece kendi dönemine şekil vermemiş, kendisinden sonraki dönemlere de etki etmiştir. Mesela Osmanlının kuruluş ve yükselme döneminin manevi dinamikleri olan âlimler ve önderler, S. Eyyubi`nin kurduğu Eyyubi Medreselerinde yetişmişlerdir.      

S. Eyyubi iç ve dış düşmanlara karşı denge siyaseti içinde akıllı stratejiler geliştirerek hedefine varıyor. Bugün İslam ümmeti benzer bir dönem yaşıyor ve İslam ümmetinin Selahattin Eyyubi misali akıllı liderlere ihtiyacı var.

Hedefe Kudüs`ü koyan, dışarı ile uğraşan, içte düşmanlık, kin ve intikam ile değil, akılla hareket eden, emperyalistler içinde ayrıma gidebilen, büyük ve tehlikeli olana karşı diğer emperyalist güçlerle anlaşmalar yapabilen siyasi akla sahip liderlere ihtiyaç var. Kimlerle nasıl bir adım atmalıyım, attığım adım nasıl bir sonuç doğuracak, bu sonuçlar kimin hesabına yazılacak, bütün bunların hesabını yapacak liderler. Tabi bütün bu hesapları yaparken de temel hedef olarak devlet ve ulus çıkarlarını değil, ümmetin ve İslam`ın çıkarlarını hedefleyen liderler olmalı. Yani Selahattin Eyyubi gibi olmalı. (Kendisi bir Kürt`tür ama kurduğu devleti Kürtlük üzerine kurmadı ve hiçbir zaman da Kürtlerin ulus çıkarları ile hareket etmedi. İslam`ı ve ümmetin çıkarlarını merkeze alarak hareket etti.)

Bütün bunlarla birlikte bir taraftan da S. Eyyubi gibi dini eğitim üzerinden toplumun ıslahına da yatırım yapılmalı.

NOT: Bu konuda, yazıma çerçeve teşkil eden A. Kadir Turan`ın “Fetihler, Hareketler ve Şahsiyetler Açısından Kürtler” kitabını ivedilikle okumanızı tavsiye ederim.