• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İçinde bulunduğumuz coğrafya, darbelerin eksik olmadığı ve bu gidişle de eksik olmayacağı bir coğrafya.

Genel olarak İslam Coğrafyası ve özel olarak da Ortadoğu, her zaman egemen güçlerin hedefinde olan bir bölgedir. Bölge, insanlığın en kadim bölgesi olmakla birlikte, bütün semavi dinlerin de doğduğu kutsal beldeleri ve bu dinlere ait kutsal mabetleri içinde barındırıyor. Bu sebeple bin yıllardır din savaşları veriliyor bu topraklarda.

Aynı zamanda dünyanın petrol ve doğalgaz ambarıdır da buralar. Dünyanın bağlantı noktaları da buradadır; karayolları, boğazları ve kanalları ile geçiş yolları, kıtaları bir birine bağlıyor. Bu geçiş yolları, sadece Ortadoğu`nun enerji kaynaklarına değil, aynı zamanda enerji nakil yollarına da sahip olmak isteyen emperyalist güçlerin iştahlarını kabartıyor. Bütün bunların dışında haiz olduğu öneme ve stratejik konuma binaen, Ortadoğu`ya hakim olanların ancak dünyaya hakim olmuş oldukları göz önünde bulundurulursa, burada verilen siyasi mücadele ve savaşlar daha iyi anlaşılır.

Son iki yüzyılın Ortadoğu savaşları, dini ve siyasi olduğu kadar, ekonomik sebeplerledir de.

Emperyalist güçler, Ortadoğu`ya ve İslam Coğrafyasına hakim olmak için, sadece askeri güçlere dayalı savaşlar vermiyorlar. Askeri güce dayalı savaşların dışında çok çeşit plan ve proje geliştiriyorlar. Savaş en son seçenek ve artık, amaçlarına ulaşmak, çıkarlarını elde etmek için de bu savaşları kendi askeri güçleri ile vermiyorlar. Geldiğimiz aşamada, emperyalist güçler Suriye`de olduğu gibi bölge içi güçleri savaştırarak amaçlarına ulaşıyorlar.

Emperyalist güçlerin savaş dışında başvurduğu çok farklı plan ve projeler var dedim. Bu coğrafyaya hakim olmak veya bu coğrafyadaki çıkarlarına uluşmak ve bunları korumak için özellikle son 2-3 yüzyıldır her alanda projeye dayalı operasyonlar yapıyorlar. Dini alanda, sosyal alanda, kültürel alanda, ekonomik alanda ve siyasi alanda... Söz konusu bu projelerle ilk etapta emellerine ulaşmak istiyor emperyalist güçler, olmadı, bölge içi dinamiklerle darbe yaparak, olmadı, bölge içi güçleri savaştırarak, yine olmadı, direkt askeri gücünü devreye sokup, savaşarak hakimiyet kurmaya çalışıyor.

Emperyalist güçlerin bu coğrafyaya yönelik her alandaki projelerini örneklendirmek, bu yazının boyutlarını çok aşar. Ancak ben özellikle son günlerde darbe yapan Gülen`e ve grubuna değinmek istiyorum.

Gülen ve grubu, ABD`nin İslam dünyasındaki en büyük projelerinden biri idi. “(Gerçek) İslama karşı (Çakma) İslam” diyebileceğimiz bu proje ile ABD ve israilin amacı, İslam dünyasındaki var olan potansiyel insan ve madde kaynaklarını Gülen ve grubu ile benzer şahıslar ve yapılar etrafında toplayıp, İslam`ın gücüne dönüşmesini engellemekti. Günü geldiğinde de Gülen ve benzerlerinin etrafında topladıkları potansiyel (çakma) İslami insan ve madde gücünü, İslam`a ve Müslümanlara karşı kullanmak. Bu konuda maalesef hayli mesafe de kat ettiler. Düşünebiliyor musunuz, İslam`ın hızla yükseldiği bir coğrafyada ve bir zamanda, İslam adına ortaya çıktılar, İslami hizmet adı altında, İslam`ın gücüne dönüşebilecek insan ve madde kaynaklarını çekip, etraflarında topladılar ve ABD/israilin amaçlarına hizmet ettiler. Bu da yetmedi, en sonunda onlarla beraber bu coğrafyaya darbe yaptılar.

Dikkat edilirse, Gülen`in sahaya sürülmesi, PKK`nın önünün açılarak sahaya sürülmesi ile eşzamanlıdır. Türkiye`nin hemen yanı başında İran İslam İnkılabı olmuş ve bunun en çok etkileyebileceği ülke ise Türkiye`dir. Bir tarafta, bir asrı aşkın köklü bir soruna dönüşen Kürt dindarlığı var, diğer tarafta laiklik ile bastırılmış Türkiye Müslümanlığı var. İslami inkılaba dönüşme potansiyeli barındıran Kürtlerin dindarlığını, PKK`nın ideolojisini ve ırkçılığını sahaya sürerek, kendileri için dinî tehlike olmaktan çıkardılar. Türkiye`de etkili olacak İslam ve Müslümanlığın içini de Gülen ve grubu ile boşalttılar.

Gülen ve grubu ile yapmaya çalıştıkları şeylerden biri de İslam toplumlarında “cemaat” kavramını ve varlığını itibarsızlaştırmaktı. Cemaat kavramını Gülen ve grubu ile özdeşleştirip, kirli ilişkileri ve faaliyetleri üzerinden, insanların cemaatlere bakış ve yaklaşımlarını sarsmak, projenin en temel amaçlarındandı. Öyle bir yapalım ki, insanlar toplumun ihyasında ve ıslahında temel rol oynayan cemaatlerden fersah fersah kaçsınlar! Cemaatler zayıflarsa İslami çalışma zayıflayacak, dolayısıyla İslam zayıflayacak ve toplum emperyalizm ve siyonizmin amaçlarına uygun hale gelecek.

Geldiğimiz noktada kim, Gülen grubundan dolayı cemaatlerin tümüne karşı tavır alırsa, bilsin ki emperyalizmin, Gülen üzerinden varmak istediği hedefe hizmet etmiş olacak. Her Müslüman, bir cemaat içinde yer almalı, çünkü İslam tam manası ile cemaatsiz yaşanmaz. Ama ne kadar âlim de olsa bir insanın, cemaatte her şey olduğu yapılardan da korkmak, ürkmek ve hatta uzak durmak lazım.

Bir “Hocaefendi” olarak Gülen, ABD`nin büyük bir bir projesi idi. Ancak tek projesi değildir. Başka projelerine ve sonradan türeyen “Küçük Gülen” görünümlü “Hocaefendicik”lere de dikkat etmek lazım. Sonra Gülen gibi tabi olduklarınız, dünya ve ahiretinizi berbat etmesin! Demedi demeyin!