Akrep ile yavruları ve küresel zalimler ile bölgesel zalimler
Amerika, israil ve Avrupa merkezli İslam düşmanlığı yüzyılın ortalarına kadar birçok İslam ülkesini fiili işgal altında tutmuş (hâlen de bir kısmının işgali devam etmektedir) ve fiili işgal imkansızlaşınca bölgeden ordularını çekmiş; fakat habis ellerini hiçbir zaman çekmemişlerdir İslam ülkelerinden. Çünkü İslam toprakları ve idareleri, halklarına bırakılmayacak derecede önemlidir onların nazarında. Kadim İslam düşmanlığı ve bu toprakların sahip olduğu zengin petrol yatakları, stratejik konumları Batının bölgeye hakim olma emelini hep canlı tuttu.
Bir fiil işgal şartları imkansızlaşınca, türlü türlü şeytanlıklarla İslam ülkelerinin başlarına geçirdikleri bölgesel zalimler üzerinden halklara kan kusturup, zenginliklerini talan ettiler.
Tutuklanmamızdan bir hafta önce, Sultanahmet Meydanı`nda “Azerbaycan`daki başörtüsü zulmü ve Türkiye`deki hukuksuz tutuklamalar” ile ilgili katıldığım bir basın açıklamasında şunu demiştim: “Müslüman halklar, geçen yüzyılın içinde iki zulüm yaşadı. Yüzyılın başlarında işgal zulmü yaşadı. Bu zulme karşı mücadele verdi ve kazandı.
Yüzyılın ortalarından beri yaşadığı Batı kuklası zalimlere karşı da ikinci mücadelesini verecek ve onları küresel zulmün ve emperyalizmin merkezine gönderecek” (İbret alınması gerektiğine vurgu yaptığım bu konuşmam, tutuklanmamıza sebep gösterilen suç dosyamızın en başında yer almış)
Evet İslam ülkeleri tek etken olarak yaşadıkları zulümlere karşı başkaldırı amacıyla ayaklandı. Başlarındaki bölgesel zalimleri devirmeye başladılar. Ateş, sıçradığı tüm zorba idarelerin paçasını tutuşturdu. Küresel zulmün merkezi bu başkaldırıya hazırlıksız yakalandı. Önceleri zalim diktatörlerce bastırılarak lokal sokak gösterileri olarak algıladı.
Bir gencin bedeninden sıçrayan ateşin, Ashab-ı Uhdud misali zalimlerin tahtlarını tutuşturan bölgesel bir yangına dönüştüğünü görünce afalladı. (Ashab-ı Uhud zalimleri gibi onlar da bu ateşte yanacaktır inşaallah. Çünkü bu onların yaktıkları zulmün ateşidir.)
Bu başkaldırı yangını karşısında afallayan Batı, bir taraftan bölge üzerindeki emellerinin hesabını yaparken diğer taraftan, kendilerinden gelecek hayırdan ümit kestikleri bölgesel zalimlere karşı, halkların özgürlüğü taraftarı oldukları aldatmacasına girdiler. Nasıl oluyor da küresel zalimler, kendi yavruları ve beslemeleri olan bölgesel zalimleri yeme safhasına geçtiler. Zannedersem bu, kendi yaşamları için herkesi feda edecek zehirli ve öldürücü tiynetlerinden geliyor. Akrep gibi. Akreplerin sonderece zehirli ve öldürücü olan siyah bir türü, acıkıp da yiyecek bir şey bulamayınca, sırtında taşıdığı yavrularından uzanabildiğini alıp yiyiyormuş.
Bakmayın siz küresel zalimlerin, halkların özgürlüğü için müdahale girişimlerine. Yemlerinin elden kaçıp, aç kalma tehlikesi başgöstermezse zehirli yavrucukları olan bölgesel zalimleri yemezler kolay kolay. Çünkü bu zalimleri bölge halklarının başına musallat eden zulmün anası küresel zalimlerdir, emperyal güçlerdir. Onlarca yıl ayakta tutanlardır onlar.
Bölge halklarının ayaklanmasında, Türkiye faktörü etkin oldu. Gazze Savaşı sırasında bu ülkede sokaklara dökülen milyonlarca halk, Mavi Marmara gibi girişimler ve Erdoğan`ın ulus için uluslararası konuşmalarındaki tavrı, bölge halkları üzerindeki korku tabularını ve imparatorluğunu yıktı. O tarihlerden beri halk, içten içe kaynamaya başladı. Kapalı kaynalamalar basınca, basınç da patlamaya sebep oldu. Gazze zulmünün ahında daha çok zalimler yanacak.
Değerli bir hocamın dediği gibi; küresel zalimlerin bölge halklarına destek gibi gösterdikleri müdahale operasyonlarında bölge hakimiyeti ve sömürüsü amacı yanında, İran gibi muhalif ülke halklarına zimni bir gönderme var. "Sokaklara dökülür de iç çatışma ortamı oluşturursanız, müdahale şartlarını olgunlaştırıp devreye gireriz şeytanlığı" yatıyor. Müdahalerde ismi ile müsemmadır. “Büyük Şeytan!”
İbret alıp hazırlananlardan olmak duası ile…