• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bangladeş`te uzun zamandır rejimin Müslümanlara yönelik baskısı var. Adil ve özgür olmayan seçimlerle iktidara gelen laik parti, tam bir Batı kuklası olarak hareket ediyor. Müslümanlara yönelik zulmünü artıran iktidardaki Avami Partisi, Cemaat-i İslami`nin lider kadrosunu birer birer idam ediyor. En son olarak hafta içinde Cemaat-i İslami`nin mevcut lideri Motiur Rahman Nizami idam edildi. (Allah kendisine rahmet, zalimlere lanet etsin.)

İdamlar, Bangladeş`in geleceğini laik temeller üzerine bina etmek amaçlı ve Bangladeş üzerinde İslam`ın geleceğini karartmaya yönelik. Şeyh Hasina Batı`nın bu amaçla geliştirdiği projeleri ve kendisine servis ettiği planları uyguluyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bu ülkede yaşananlar şu anda Bangladeş`te yaşanıyor. Bu ülkedeki CHP`nin yerini Bangladeş`te Avami Partisi almış sadece.

Aradan yaklaşık yüzyıl geçmiş ama Müslümanlar için dünya üzerinde değişen pek bir şey yok. İslam ülkelerinde İslam`a ve Müslümanlara yönelik baskılar, idamlar ve darbeler devam ediyor. Söz konusu bu ülkelerde yaşanılan zulümlerin temel sebebi, Müslümanların sahip olduğu siyasi İslami kimliktir. Batı ve Batı yanlısı laik yönetimler, İslam ülkelerinde Müslümanların idarede ve toplumda etkin güç olmasını hazmedemiyor. Bunun için fırsat bulduklarında kan dökmekten çekinmiyorlar ve kan döküyorlar.

Türkiye`de Müslümanlar bu konuda biraz nefes almış durumda ama laik zihniyet hala kandan bahsediyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun, başkanlık sistemi ile ilgili akla ziyan bir açıklaması oldu. TOBB`nin Ankara`da düzenlediği toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu “başkanlığı kan dökmeden getiremezsiniz” dedi.

Erdoğan başkanlık sistemini istiyor ama bunu kan dökerek değil, meclisi zorlayarak, olmasa referandumla halka sunarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Yani demokrasi içi halkın iradesi ile bunu yapmak istiyor. Bu amaçla AK Parti üzerindeki bazı tasarrufları hoş karşılanmasa da sonuçta bunları da siyaset zemininde yapıyor.

Peki, nerden çıktı bu kan meselesi?

Kılıçdaroğlu, CHP`nin eski kodlarına, yani aslına, yani kana rücu etti. CHP`nin kuruluş ve tek parti yılları, halkın iradesini baskılayan kan üzerine kuruludur. Halkın iradesine ve siyasete değil de kana umudunu bağlayacak kadar Kılıçdaroğlu neden başkanlık sistemine karşı çıkıyor? Sonuçta başkanlık sistemi, dünya üzerinde yaygın kullanılan sistemlerden biri. Bu söylediklerime bakarak peşin hükümle bizim, başkanlık sistemi kavgasında oluşan iki cepheden biri yanında yer aldığımız ve başkanlık sistemini istediğimiz sonucu çıkarılmasın.

Biz parti olarak ne başkanlık sistemini istiyoruz ne de başkanlık sistemine karşıyız. Sistem elbette önemli ama bize göre sistemden daha önemli olan, sistemin icrasıdır. Adaleti icra edecek her sisteme kapımız açık ve bu doğrultuda her sistem, tartışılmalıdır. Biz zarftan önce mazruf diyoruz. Yani biz ister parlamenter sistem, ister başkanlık olsun ama illa adalet, illa adalet diyor ve adaleti istiyoruz. Başkanlık sistemi ile bu gelecekse baş göz üstüne, neden olmasın.

Türkiye`de bir sistem sorunu olduğu ortada. Mevcut parlamenter sistem, Türkiye`yi darbe anayasasından kurtaracak bir işlev görmüyor, bu hali ile de görmemeye devam edecek. Halk, bu anayasadan kurtulmak istiyor.       

Bu sistemi sorunlu hale getiren de Cumhuriyetin kurucu partisi CHP ve darbelerin faili, Kemalist kadrodur. Yani bugün parlamenter sistem ve buna bağlı idare, sorun olmuşsa, CHP ve Kemalist darbeci kadro bunu sorunlu ve tartışmalı hale getirmiştir.

Zulüm icra etmek üzerinden sorunlu hale getirdikleri ve hala ihtiyaca cevap vermeyen mevcut parlamenter sistemin tartışılmasına ve alternatif sistem arayışına gidilmesine bu ülkede en son kızacak olan CHP ve darbeci laik Kemalistlerdir. Hatta hiç kızmaya hakları yok, bütün Türkiye`nin onlara kızmaya hakları var, sistemi ve ülkeyi niye bu hale getirdiniz diye.

Başkanlık sisteminde Kılıçdaroğlu`nun gözünü neden kan bürümüş derseniz;

Bana göre mesele, Erdoğan meselesi değil. Başkanlık sistemi gelirse, iktidarları muhafazakâr toplumun belirlediği bu ülkede, Kılıçdaroğlu ve benzerlerine iktidar kapısının sonuna kadar kapanacak oluşudur. Hoş, şu anda da olamıyorlar ama parlamenter sistemin devamında belki koalisyonla iş başına geçeriz umudu ile sürdürmek istiyorlar.

Sadece iktidar korkusu yaşamıyorlar aynı zamanda mevcut muhalefet liderliğini de kaybedecekler. Şu andaki sistemde iktidar olmasa da mecliste muhalefet partisi liderleri popülaritesine sahipler. Haybeden makam sahibiler, en azından liderdirler, itibar görüyorlar... Başkanlık sistemi gelse bunlar ortadan kalkacak. Seçimi kazanan başkan olacak, diğerleri düz birer milletvekili olarak mecliste yer alacaklar. Yani demem o ki, başkan olamamakla birlikte liderlik makamlarını kaybedecekleri korkusundandır biraz da bu kavga.