• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Sonda söylemem gereken sözü başta söyleyeyim: HDP/PKK, çözüm süreci ile hükümeti teslim almış durumda. Hükümet çözüm sürecinde öyle yanlışlar yaptı ki adeta ipleri HDP/PKK`nın eline verdi. Çözüm sürecinin dümeni hükümetin değil artık, HDP/PKK`nın elinde. Şu anda HDP/PKK ya bilfiil kendilerinin gerçekleştirdiği veya kendilerine yönelik gerçekleştirilen eylemlerle süreci kontrol ediyor.

Çözüm sürecinde hükümet, en büyük yanlışı 6-7 Ekim olaylarında yaptı. Sorumluları ve suçluları apaçık ortada olduğu halde 6-7 Ekim katliamlarının üzerine gitmeyişi ve sorumluları cezalandırmayışı ile hükümet, PKK/HDP`nin eline esir düştü. 6-7 Ekim`den beridir hükümet, manen HDP/PKK`nın elinde esir durumda.   

Çözüm süreci ile de alakalı olarak Türkiye`de son zamanlarda iki bombalama olayı yaşadı. Seçim öncesi Diyarbakır ve seçim sonrası Suruç. Her iki bomba da HDP`lilere veya HDP`ye destek veren sivillere yönelik. Görünürde tablo bu! Hakikatte de bombalama eylemleri ile hedeflenen HDP midir?

İlginçtir; HDP`nin sıkıştığı ve hatta can çekiştiği bir zamanda devreye Diyarbakır bombası giriyor ve hükümetin PKK ile ilgili ciddi tedbirler alacağı ve PKK`nın üzerine gideceği, yani PKK`nın sıkıştığı bir zamanda da devreye Suruç bombası giriyor.

Hatırlayın; Suruç`taki bombalama öncesi PKK, baraj yapımını sebep gösterip sudan bahanelerle ateşkesi bozan eylemlere başladı. Hükümet de buna karşılık, üç yıldır PKK`ya bıraktığı kamu güvenliğini sağlamaya yönelik adımlar atacağını ilan etti. Otorite boşluğunun sürdürülemeyeceğini, otorite boşluğunda silahlandırılan şehir içlerinin silahlardan arındırılacağını, eylemlerin arkasındaki sorumlulara, yani KCK`ya yönelik tutuklamalara gideceğini duyurdu. Hükümetin bunu yapması HDP/PKK`nın, sürecin başındaki pozisyonlarına gerilemesi ve inisiyatif kaybetmesi demekti.

Stratejik akıl hemen devreye girdi ve Suruç`taki bomba patladı. Nefes alan PKK/KCK oldu.

Hükümetin toplamayı düşündüğü şehir içi uzun namlulu silahlar pervasızca her tarafta boy gösterdi. Bir taraftan bu silahlarla şehir içi eylemler gerçekleştirilirken, diğer taraftan da PKK eylemlerine devam ediyor. Hükümet ise, suçlanma korkusu ile ne bombalama eylemlerini gerçek manada sorguluyor ve ne de PKK/KCK/HDP`nin üzerine gidebiliyor.

Sadece Bülent Arınç cesaretli bir çıkış yaptı; “Suruç`taki basın açıklamasında niye bir HDP`li milletvekili veya belediye yetkilisi yoktu” dedi ve bazı istihbari bilgilerden bahsetti. HDP`li belediye çalışanlarının özellikle basın açıklamasının yapıldığı yerden uzak tutulduğunu ve polisin belediye kameralarını incelemesine belediye tarafından izin verilmediğini söyledi. Demirtaş ve HDP`liler, Arınç ölmemizi istiyor diye tepki gösterse de bu soruların cevaplanması ve şüphelerin giderilmesi gerekiyor. Daha küçük çapta ve önemsiz her türlü etkinliğe katılan HDP milletvekilleri böyle önemli bir basın açıklamasında ve girişimde neden yoktular?

Milletvekillerini bırakalım, HDP`li yerel yöneticiler neden yoktu? Bu işleri bilen herkesin malumudur ki; dışarıdan destek amaçlı girişimlerde, en azından ev sahibi olarak birileri katılır ve bir konuşma yapar.

Kesin delillerle fail ortaya konmadıkça ve bu sorular da cevap bulmadıkça, bu eylemlerin siyasi gelişmeler ve sonuçları üzerinden okunması doğaldır.

Gelelim IŞİD boyutuna. Diyarbakır`daki gibi Suruç`taki bombanın arkasında da IŞİD olduğu söylendi. IŞİD, düşünce yapısı itibari ile her türlü eylemi yapabilen ve çekinmeden bunları üstlenen bir örgüttür.

İnsanları canlı canlı yakan ve kafalarını kesen bir örgüt her türlü eylemi yapabilir. Ancak kirli bir dünyada yaşıyoruz. Amaçlarına varmak için pek çok devlet ve örgüt, sonuçlarını kendi hanesine yazdırdığı halde başkasını suçladığı eylemler gerçekleştiriyor.

HDP`nin barajı aşıp aşmaması açısından hayat memat meselesi olan, seçime iki gün kala Diyarbakır mitinginde, özellikle de seçmenlerin arasında patlatılan bomba, HDP`ye düşmanlık değil, en büyük yardımdır.

Seçimde bomba ve özellikle de “oy kullanmak şirktir” el broşürleri ile can simidi gibi HDP`ye yetişen, Suruç ile PKK`nın silahını meşrulaştıran, önünü açan, Kobani stratejisi üzerinden uluslar arası silah ve destek yardımı ile PYD`yi güçlendiren ve meşrulaştıran ve pek çok İslam coğrafyasındaki varlığı ve eylemleri ile de emperyalist ve Siyonist güçlere zemin hazırlayan IŞİD, sadece büyük planın işlemesine yardımcı oluyor.     

Bombalı eylemleri ister PKK kendisi yapmış olsun, ister IŞİD yapmış olsun, sonuç olarak diyebilirim ki; şimdiye kadar çözüm süreci ile hükümet teslim alınmışken, şimdi bombalama/kaos üzerinden de Türkiye teslim alınmak isteniyor.