• DOLAR 34.446
  • EURO 36.302
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Umum müslümanlar olarak Müslümanlığımızın alt yapısı iyi değil.

Tıpkı alt yapısı iyi olmayan şehirler gibi. Alt yapısı iyi olmayan şehirlerin sorunları ve ortalığı kaplayan kirliliği, kokuşmuşluğu olur.

Bir şehir düşünün; kanalizasyon giderleri yok, atık su tahliyeleri alt yapısı yok, şehrin pisliği açıktan akıyor, bataklıklar oluşmuş... Ama bununla beraber bu şehrin oyun parkları, yeşillikleri, süslü vitrinleri ve yüksek binaları var...

Böyle bir şehri pis kokular kaplar, böyle bir şehir kokuşur, yaşanmaz hale gelir. Böyle bir şehirde yaşanan hayat hastalıklı olur.
Bütün bunlara ilaveten bir de bu şehrin yollarına yatırım yapılmamış olsun. Kokuşmuş, hastalıklı, keşmekeş bir şehir ve hayat...
Tıpkı büyük bir şehir olan ümmet Müslümanlığımız gibi...

Müslümanlığımızın da sorunları, kirlilikleri ve kokuşmuşlukları var. Sebebi de dediğim gibi; Müslümanlığımızın alt yapısı sorunlu.
Müslümanlığımızın alt yapısı bütünüyle Kuran ve Sünnete dayanmıyor.

Şehrin ismi ve şekli parkları, bahçeleri, süsleri var ama alt yapısı yok. Müslümanlığımızın da ismi ve şekli var ama alt yapısı yok.

Kuran ve Peygamber hayatı yok genel Müslümanlığımızda... Bu yüzden genel Müslümanlık kokuşmuş ve hastalıklı...

Halbuki Allah Kuran`ı rahmet, şifa, hidayet ve nur kılmıştı; peygamberini de rahmetin elçisi ve kalbi/akli hastalıkların şifası olarak göndermişti. Genel Müslümanlar olarak biz bunu unuttuk, hastalıklara ve azaba düştük.

Müslümanların genelenin durumu bu iken, İslam davasının mücadelesini veren çoğunluk Müslümanların da genel olarak bir alt yapı sorunu var. Onların alt yapı sorunu da sorumlu oldukları İslam toplumunu oluşturma rehberi yok ellerinde.

İslam toplumunu oluşturmada nereden başlayacaklarını bilmiyorlar. Hangi işi öncelikli yapacaklarını ve hangi işleri öncelikli yapıp bitirdikten sonra bunların üzerine bina edeceklerini karıştırıyorlar.

Temeli atmadan duvar örmeye veya temeli sağlamlaştırmadan, sağlam sütunlar dikmeden, gökdelenler dikmeye çalışıyorlar. Temelsiz, duvarsız havada kalan çatı kurmaya çalışıyorlar.

Toplumun geneline tevhid (Allah, ahiret, hesap, cennet, cehennem) inancını, imanı yerleştirmeden namaz, oruç, zekat, örtüyü dayatıyor, daha ilerisi topluma hilafeti dayatıyorlar.

Allah Kuran`da ilimden ve bir de ilimden ayrı olarak hikmetten bahseder. “Hikmeti dilediğine verir, kime de hikmet verilmişse çokça hayırlar verilmiştir” der ayet. Hikmetsiz kuru ilim, öldürücü olabilir.

İlim ilaç ise, hikmet kullanım dozudur. Elinizde yığınla bütün ilaçlar olabilir ama bunları hangi hastalıklar için ve ne kadar dozda kullanacağınızı bilmezseniz hastayı, hasatalıkları tedavi ediyorum derken öldürebilirsiniz.

Genel Müslümanlar İslam`ın ilminden yoksun, bu yüzden hastalıklılar; genel ulema ve İslam`ın mücadelesini verenler ise, ilme sahip ama hikmetten yoksun, bu yüzden hasta bedeni/coğrafyayı tedavi ediyoruz düşüncesi ile öldürüyorlar ve yıkıyorlar.

Müslümanlığımız can çekişiyor ve İslam coğrafyası kan ağlıyor. İki çöküntülü bir İslam dünyası var: Türkiye gibi ülkelerin Müslümanlığı manevi çöküntü yaşıyor, diğerleri ise maddi çöküntü.

Aslında pek kitap yazmayı düşünmüyorum. Hatta Kuran ve sahih hadis kaynakları dışında gücüm yetse din adına yazılmış bütün kitapları toplayıp üst üste yığarak kitaplardan bir şehir oluşturmak istiyorum. Sonra bu yığılmış kitapların altına kibriti çakıp hepsini yakmak istiyorum. Yalnızca Kuran ve sahih hadis kaynakları kalsaydı. Bir de hikmet verilseydi...

Dediğim gibi bir kitap yazmayı düşünmüyorum ama zamanım olsa bu konuyu bir yazı olarak değil, kitap olarak yazmak isterdim. Ulema ve İslami mücadele verenler olarak dini durumumuzda özü yakalamak ve reform yapmak için. Mevdudi`nin dediği gibi; “Dinde değil ama dini durumumuzda reform.

Allah neleri önceledi ve neleri arkalara bıraktı... Peygamberinin hayatında bunları nasıl pratize etti...
Ramazan ayındayız, Kuran ayı, siyer ayı... Bir de oruçla hikmet kazanılacak ay. Şifa, nur, rahmet, hidayet... Rabbim nasip etsin.