Bir varmış, bir yokmuş, Türkiye diye bir ülke varmış...
Ergenekon davası sanıkları birer birer tahliye edildi. Kimler var içinde? Veli Küçük, Doğu Perinçek, Levent Ersöz, Hurşit Tolon, Dursun Çiçek, Kemal Alemdaroğlu, Şener Eruygur, Alpaslan Aslan, Ergün Poyraz, Tuncer Kılınç, Tuncay Özkan, İlker Başbuğ...
Bu isimler içinde 28 Şubat darbesi içinde yer alanlar olduğu gibi, sonrasında yeni bir darbenin planlayıcılığını da yapanlar var. Darbenin işaret fişeği mahiyetinde Danıştay cinayeti gibi suikastler işleyenler de var. Bu cinayetler İslami kesimlere yıkılacak ve İslami şahsiyetler birer birer içeri alınacaktı.
Darbe yapılırsa camiler bombalanacak ve halk, yüzbinler olarak stadyumlara doldurulacaktı. Belki bunlar iddiadır denilebilir. Ancak iddiadan öte işlenmiş suçlar var. Mesela bu isimler içinde öyleleri var ki, binlerce kişinin ölümünden sorumlu kimselerdir. Binlerce fail-i meçhulun aslında fail-i ma`lumu şahıslardır. Kimlerden bahsediyorum?
Veli Küçük`ten, Levent Ersöz`den, Doğu Perinçek`ten, Yalçın Küçük`ten...
Veli Küçük ve Levent Ersöz gibileri askeri rütbelerini kullanarak doğrudan binlerce cinayetler işlerdiler Kürt illerinde.
Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük gibileri ise, derin devlet içinde üstlendikleri vazifelerle Abdullah Öcalan ile ilişkilerin ayağını oluşturdular. Bir yönüyle PKK`ye eşbaşkanlık yaptılar ve kirli bir savaşın sürmesi için kendilerine yüklenilen rolü icra ettiler.
PKK`yi Hizbullah`ın üzerine salıp, PKK-Hizbullah çatışması çıkaran, bu şahıslardır.
Çoğunluğu Kürdistan`da olmak üzere binlerce insanın ölümünün arkasında olan sorumlulardır.
Biz defalarca Ergenekon, Jitem dava dosyalarının Fırat`ın doğusuna taşınması gerektiğini söyledik. Ama her ne hikmetse bu yönde bir adım atılmadı. Bugünkü tahliyeler de bu adımın atılmayışının sebeb-i hikmetini ortaya koydu.
Meğer ki, niyette onları tahliye etmek varmış!
Sözde, Türkiye bağırsaklarını temizliyordu! Ama gelinen noktada derin devletin bağırsakları temizlenirken, bu bağırsaklardan çıkan pislikler ile ortalığı necaset kapladı.
Türkiye`de 90`lı yıllar yaşanmışsa ve bu yıllarda binlerce cinayetler işlenmişse, tüm bunların müsebbibi bu insanlardır. Herhalde kimse 90`lı yılları ve bu yıllarda işlenen binlerce cinayeti inkar edemez veya tüm cinayetleri getirip Hizbullah`a yükleyemez. Hizbullah`ın o yıllar ile ilgili suçlandığı cinayet sayısı bellidir. Bunların birçoğu da derin devletin işleyip Hizbullah üzerine yıktıklarıdır. Küçük bir kısmı ise, meşru savunma çerçevesinde Hizbullah`ın kendisini koruma amaçlı eylemleridir.
Bu tahliyeler ile Türkiye tekrar başa döndü. Diyeceksiniz ki bu kadar cinayetler işlemiş bu insanlar nasıl olur da tahliye edilir.
Burası Türkiye; yani hukukun kitabına uydurulduğu ülke. Tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi ile tahliye olanların dışında, ilk etapta İlker Başbuğ nasıl tahliye edildi? Efendim 7 aydır gerekçeli kararı yazılmamış, bu bir hak ihlali imiş. Gerekçeli kararları uzun süredir yazılmamaış olanlar hepsi çıkarıldı mı veya daha önceki benzer hak ihlalleri ne olacak!
Talimat gibi “Orduya kumpas kuruldu” beyanıyla başlayan süreç ile Ergenekon ve Balyoz davaları etrafında yeniden yargılamalar konuşuldu. Bu çerçevede 90`lı yıllardan beri suçsuz yere içeride olanların dosyasının yargıya açılacağı ve serbest kalacakları umudu doğdu.
Gelinen noktada öyle bir fomül bulundu ki, yeniden yargılamaya gerek kalmadan Ergenekon sanıkları birer birer çıkarıldı. Olan yine bir kısmı 20 yılı aşkın süredir içeride olan suçsuzlara oldu.
Bana göre Ergenekon tahliyeleri ile Türkiye Cumhuriyeti, muz cumhuriyeti oldu. Belkide masal cumhuriyeti oldu: Bir varmış, bir yokmuş, Türkiye diye bir ülke varmış. Bu ülkede darbeler çokmuş, darbeciler yokmuş, varmış ama yokmuş; öldürülenler çokmuş, öldürenler yokmuş; gerçek suçlular suçsuz, suçsuzlar ise suçluymuş...
Ve bu masal ülkesinin bir de İslamcı yazarları varmış: “Bana bunu yapan paralel yapı karşı tarafın çocuklarına neler yapmamış ki... Şimdi kafam dank etti, pişmanım” deyip, darbecileri, katilleri ve hükümetin tahliyelerini aklamış. Masal ülkesi olduğu için acab sormak bir mana ifade eder mi? Sayın İslamcı yazar hem derin hem de paralel yapı acaba bizlere neler yaptı hiç düşünüp, pişman oldun mu? Yoksa inanıp masum müslümanlardan nefret mi ettin. Dedim ya masal ülkesi; nefreti nefret değil, sevgisi sevgi değil.