• DOLAR 34.305
  • EURO 37.378
  • ALTIN 3029.208
  • ...

Türkiye siyaseti gittikçe kızışıyor. İşin ilginç yanı, devlet içinde kızışan savaş, muhalif siyasi partiler arasında yaşanmıyor; devlet içinde güce dönüşmüş Gülen grubu ile iktidar partisi arasında yaşanıyor.

Tehditlere bakılırsa birbirlerinin yuvalarını ateşe verip Türkiye`yi tepeden tutuşturarak ülkeyi yangın yerine çevirecekler. Bu, benim ürettiğim bir felaket senaryosu değil.

Savaşan güç komutanlarının kendilerini kaybeder açıklamaları ve görüntüleri, hedeflerine varma konusunda her şeyi ateşe vereceklerini net olarak ortaya koyuyor. Çünkü bu savaşı ölüm-kalım savaşı olarak görüyorlar. 

Başbakan, inlerine girmekten bahsediyor. Diğeri inimizde Başbakanın göndereceği adamları bekliyoruz ama siz açıklanacak yeni dosyaları ve kasetleri bekleyin derken grubun eski savcıları; Zekeriya Öz`e yol gösteriyor, şu maddeye istinaden jandarmaya talimat verebilir, emniyet müdürlerini getirtebilirsin, diyorlar.

Ergenekon ve JİTEM`in asker içindeki uyuyan hücreleri ne kadar da çok isterler böyle bir talimatı! Jandarma üzerinden askerin işin içine sokulduğunu düşünün, Türkiye nereye varır?

Manevi gerilemenin değerlendirmesini bir tarafa bırakarak zaman zaman çok sert eleştirdiğimiz olumsuzluklarına rağmen bugünkü Türkiye, öncesi ile kıyaslanmayacak derecede mesafe kat etti.

Eskiye özlemle tutuşanlara fırsat olacak gelişmeler ve ittifaklar, Türkiye için tehlikeli bir geriye dönüş kapısı aralayabilir. Bunu isteyen, çözüm sürecinden rahatsız olanların da dâhil olduğu –ki İdris Naim Şahin istifasıyla bunu ifade etti- içeride ve dışarıda çok kimselerin olduğu bilinmeyen bir şey değil.

Çatışma, hukuk dairesi içinde sürüp iktidar partisi ile Gülen grubu arasında sınırlı kalsa hayırlara vesile olurdu. Yolsuzluklar açığa çıkarılır ve milletin malını yiyenlerden toplumsal destekli hesap sorulurdu. Diğer tarafta da emniyet ve yargı başta olmak üzere devlet içine yerleşmiş ve bugüne kadar pek çok zulme imza atmış yapı görülür ve üzerine gidilirdi. Ancak bu savaş gittikçe kirlenecek ve iki taraf arasında kalmayacak gibi.

İktidar partisi seçim sürecinde daha fazla yıpranmamak için sistem içi bir kısım müdahaleler yapma yoluna gideceğe benziyor. Gülen grubu da bu savaşı kaybetmemek adına herkesle her çeşit ittifak dâhil olmak üzere her türlü yola başvuracak gibi. Çünkü evvelden beri yapıda bu anlayış mevcut.

HSYK ile ilgili düzenleme sürecinde ne Gülen grubundan olan ve ne de iktidar yanlısı olan, ancak derin devletin tasfiyesi için sürece destek verip etkili araçlar (ulusal medya, STK) üzerinden çok ciddi mücadele veren, başarı sağlandıktan sonra da Hükümetçe sahiplenilmeyip Gülen grubunun gadrine uğrayan tanıdığım bir yargı mensubu ilginç bir diyalogunu aktarmıştı. HSYK sürecinde Gülen grubunun yargı içinde etkili bir mensubuna eleştirilerde bulununca, “Biz hedefimize varmak için gerekirse şeytanla aynı yatağa gireriz” cevabını aldığını söylemişti. Şeytanla aynı yatağa girmekten doğacak olan iblistir, iblisliktir. 

Bir tarafın hedef ve anlayışı, diğer tarafın da kirliliği ülkeye çatışma etraflı, karşılıklı çokça operasyonlar yaşatacağa benziyor. Tabi siyasi partiler de kendilerine pay çıkarmak için işi daha da kızıştırmak isteyecekler. Mevzilendikleri ve beslendikleri ideolojik kazanımların kaybının acı intikam duygusuyla hareket edecekler. Belki de kayıplarına sebebiyet veren düşmanları ile siyasi muta nikâhı bile yapacaklar.

Geçen hafta yaptığım açıklamalarda belirtmiştim, fillerin tepişmesinde inşaallah çimenler misali halk ezilmez diye. Ancak öyle görülüyor ki tepişmenin doğal zararını görecek olan halkla beraber süreci fırsat bilen bir tarafın filleri veya onları sahaya sürenler, farklı İslami düşünceye sahip kimseleri bilinçli bir şekilde ezme yoluna gidecekler.

Dicle Üniversitesi olaylarında saldırıya uğrayan taraf oldukları halde 15 yıl ceza alan Bilge Gençlik Kulübü öğrencileri ile 28 Şubat mağduru Yakup Köse ve arkadaşlarının cezalarının onaylanmasını, Kayseri`de israil aleyhine açılan Mavi Marmara davasının reddini ve kararı veren hâkimin iddia edilen “israil yargılanamaz, giderken bize mi sordunuz?” sözlerini bu doğrultuda okumak gerek.

Ayrıca tabanda, “Bu süreçten galip çıkarsak diğer cemaatler günlerini görür” tehditleri yayılıyor. Sebep: “Bu süreçte niye yanımızda yer almadılar.” Bugüne kadar bütün cemaatleri karşısına almış ve bazılarına komplolarla zarar vermiş bir yapının yanında yer alınmıyorsa bu yapı kendisini sorgulamalı. Ama nerede..! Gözleri hedef bürümüş…

Her türlü şerden korunmak duası ile…