• DOLAR 34.446
  • EURO 36.302
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Türkiye bırakın hukuk devleti, kanun devleti bile değildir...” demiştim Sultanahmet Meydanı`ndaki protesto eylemi konuşmamda.

2011 Ocak ayında Türkiye`de derneklere yönelik operasyonlar vardı. Operasyonların sebebi, yıllardır hazırlanmış olan ve sürekli ertelenen uzun tutukluluk süresi ile ilgili kanuni düzenlemelerdi. Çıkarılan yeni kanun ile 10 yılı aşkın süredir tuktuklulukları devam eden mahkûmlar tahliye edilip yargılanmaları tutuksuz sürdürülecekti.

Kanunun yürürlüğe girmesiyle bin civarı bir tutuklu serbest bırakıldı. Ancak bu tutuklular içinde çok farklı siyasi görüşe sahip insanlar varken kıyamet, Hizbullah tutukluları üzerine koparıldı. Sağ ve sol medya, siyasiler kanun ve hukuku bir tarafa bırakıp saldırıya geçtiler. Üstünlerin hukukundan nazarlarında üstün olmayanlar yararlanmıştı. Buna en üst düzeyden tepki vermeleri gerekiyordu. Öyle de yaptılar ve bu tepkiler siyasi baskıya dönüştü. 10 yıldır karar veremeyen yargı, jet hızıyla 10 dakikada karar verdi. Haklarında karar verilenlerin bir kısmı sırra kadem bastı. Haklarında karar verilmediği halde serbest bırakılmış olan bazıları da serbest kaldıkları 10 günlük süre içinde örgütesel faaliyetlerde bulunmak suçlanmasıyla tekrardan tutuklandılar. Bunlar da yetmedi hiç alakası olamayan derneklere yönelik operasyonlarda yüzlerce kişi gözaltına alındı ve onlarca kişi tutuklandı. Amaç, rahatsız olan kamuoyu vicdanını(!) rahatlatmaktı. Göz altına alınıp tutuklananlardan biri de bendim. Yerel mahkemede sonuçlanan bu dosyadan hakkımızda 12,5 yıl ceza verildi.

Yasal dernek faaliyetleri dışında suçlayacak bir şey bulamadıkları için dosyamızı kurgulanmış suçlar üzerine bina ettiler.
Kurgulanmış bu suçlardan bir tanesi de Emrah Yaman adında biri üzerinden oldu. Sözde bu şahsın bilgisayarında Hizbullah Mesul başlığı altında benim de ismim geçiyormuş. Sadece bilgisayarda geçen bir isim ve başka da bir bilgi yok. Avukatlarım üzerinden bu şahsa ulaştık. Sonrasında Türkiye`nin nasıl bir Emniyet, asker, yargı, iktidar kavgasında olduğunu ve fillerin tepişmesinde çimenler gibi nasıl ezildiğimizi gördük.

Emrah Yaman askeri istihbarat ile çalışan ve düzenli maaş alan bir isim. Asker bu şahsı başta Hizbullah olmak üzere diğer İslami gruplar üzerinde çalıştırmış. Bu şahıs, farklı İslami derneklere girip çıkmış, onlardan gibi görünmüş. Açılan kitap fuarlarında İslami yayınlar satmış, Erzurum`da üniversite okuyan maddi durumu düşük kız öğrencilerle kitap fuarları vasıtasıyla tanışmış, onları standında günlük yevmiye ile çalıştırmış. Sonra askeri ilişkilerini de kullanarak vaat ve tehditlerle bu kızları iğfal etmiş.

Askeri istihbarat o dönemler bu şahsa, Cemil İpekçi ve Orhan Pamuk gibi kişilere yönelik ses getirecek cinayet işlettirip Hizbullah`ın üzerine yıkmak istemişler. Diyeceksiniz ki bu şahsı tanımadığın halde bu bilgileri nereden biliyorsun. Bugün yaşananların daha iyi anlaşılmasını sağlayan düğüm noktası da burası. Bu şahsın ismi dosyamıza girince avukatlar üzerinden iz sürdük, bu şahsa ne oldu diye. Onu tutuklanmış bulduk. Avukatlar dosyasına ulaştılar. Bu anlattıklarım ve daha fazlası dosyasında mevcut. Bu şahsın tutuklanması ve dosyasına bizim sokulmamıza gelince... Askeri istihbarat, bu şahsı sonraları Fetullah Gülen camiası üzerine yönlendiriyor. Asker ve Gülen camiası arasındaki savaşın kızıştığı zamanlardır. Asker bu camiadan yediği darbeleri karşı atakla bertaraf etmeye çalışıyor. Bu şahıs ısrarla Hizbullah ve diğer İslami gruplar hakkında bilgi götürdükçe asker, “şu anda bizim işimiz F. Gülen cemaati ile...” deyip onların içine girmesini ve onlar üzerine yoğunlaşmasını istiyor. Bu amaçla da camia içinde aktif çalışan sorumlu kızlarla ilişkilendiriyorlar. Bir müddet sonra F. Gülen`e bağlı Emniyet ayağı bu şahsı tespit ediyor, tutuklayıp sorguluyor. Emrah Yaman, ifadesinde her şeyi açıklıyor ama Emniyet`in camia ayağı, Yaman`ın ilişkili olduğu askeriyeye dair bilgileri alıyor ancak bu şahsı “her ne kadar askeriyeye çalışmışsa da Hizbullah örgütü mensubudur” gerekçesi ile yandaş yargı ittifakı ile Hizbullah mensubu göstererek tutuklatıyor.

Derinlerde camia, Emniyet, yargı, asker, medya, iktidar eksenli neler yaşandı neler! Ve halen de yaşanıyor. 34 yıla mahkûm Balbay`ın serbest bırakılmasını, ceza almadıkları alsalar da 5-10 yıl gibi ceza alacak BDP`li milletvekillerinin serbest bırakılmamasını ve diğer gelişmeleri bu bağlamda okumak gerek. Hukuk, kanun, adalet mi? Siz devlet içinde güç ve seçkin değilsiniz ki sizin için olsun!
İlahi adaletin tecellisi duası ile...