Taksimi Tahrir Yapamayanlar, Tahriri Taksim Yaptılar
İki yıl Tunus`ta başlayıp Mısır`a sıçrayan halk ayaklanmaları ile önce Arap dünyasında devrimler yaşandı. Bu devrimler 100 yıla yakın bir serüvenin neticesiydi. İşgal, sömürü, diktatörlük baskısı altında yaşanan 100 yıllık acıydı bu devrimler. Kolay olmamıştı.
Bu devrimlerin Batı için en sarsıcı ve tehlikeli olanı Mısır`da yaşanan devrimdi. Çünkü Mısır`ın diğer ülkelere göre konumu farklıydı. Gazze`ye bağlantı kapısına sahipti. Arap dünyasının lideri bir ülkeydi. Batı`nın yer altı yer üstü kaynaklarını sömürdüğü Afrika`nın öncüsü ve giriş kapısıydı.
Her şeyden daha önemlisi bugüne kadar dünyadaki İslami hareketlerin ateşleme gücü olmuş olan İhvan-ı Müslimin`in merkez ülkesi idi. Bundan daha ötesi, bu ülkedeki ilk seçimler ile İhvan başa geçmişti. Bu durum, israil ve Amerika başta olmak üzere Batı`nın uykularını kaçırıyordu. Her ne kadar devrimlere hazırlıksız ve habersiz yakalanmış olsalar da bütün yardımcı unsurları ile teşrik-i mesai yaparak sonunda ülkeyi darbeye götürdüler.
Darbenin arkasında kuşkusuz israil ve Amerika var. Ordunun verdiği süre dolmadan Obama “tarafları itidalli olmaya” davet eden açıklama yapınca, bunun anlamının “biz darbe planımızı devreye soktuk, siz sükûnetle karşılayın” demek olduğunu söyledim. Büyük Şeytan olmak bu ya!
Darbenin arkasında sadece Amerika, israil ve batı dünyası yok. Suud, Katar ve diğer körfez ülkeleri de darbenin arkasında. Bunların korkusu ise Mısır`da başarılı olacak bir İhvan-ı Müslimin rüzgarının oluşturacağı ikinci dalga halk ayaklanmaları ile devrilecek olmalarıydı. Saltanatlarını korumak için Batı ile işbirliğine gittiler ve Mısır halkını arkadan vurdular.
Bu bağlamda darbenin en ilginç ortağı ise Nur Partisi oldu. Mısır`da Hürriyet ve Adalet Partisi`nden sonra en büyük ikinci parti olan Nur Partisi, tekfirci düşünceye sahip. Daha önceki sokak gösterilerinde de Muhammed Mursi`ye karşı liberal, laik, solcu kanat ile ortak eylemler yaptıklarında, bunu bizim hızlı tekfircilere kabul ettiremedik.
Aslında Nur Partisi örneği, Suud`un dünya üzerinde desteklediği tekfirci hareketlerin fonksiyonunu ortaya koyan net bir resimdir. Gizli yüzleri ile ya Müslümanların arasına tefrika sokuyorlar, ya yıllarca tertemiz cihat veren mevcut cepheleri zir-u zeber ediyorlar, ya Batı`nın işgaline zemin hazırlıyorlar ya da Mısır`da olduğu gibi apaçık bir şekilde Müslümanlara karşı İslam düşmanlarına destek verip askeri darbedeki yerlerini alarak gerçek yüzlerini gösteriyorlar. Mısır`daki askeri darbe, tekfirciliğin İslam ve Müslümanlar için ne büyük bir musibet olduğunu da gösterdi.
Bu yönleri göz önünde bulundurulduğunda, darbe sadece Mısır`a yapılmadı. Bütün İslam ümmetine yapıldı. Özellikle Mısır`la birlikte Gazze`ye yapıldı. Ordu yetkililerinin darbe gerekçeleri arasında Mursi`nin Gazze`ye ulaşan tünellere sahip çıkmasını göstermeleri bunun ispatıdır.
Mısır`daki darbe, Batı`nın demokrasi yalanını bir kez daha ortaya çıkardı. Demokrasi, Müslümanlar seçilmediği müddetçe helvadan putlarıdır, Müslümanların seçilmesi ile tatlı bir yiyecekleri oluyor. Mısır`da da helvadan demokrasi putunu zehir zıkkım yediler ve hep beraber darbe yaptılar.
Farklı bir gelişme olmazsa görünen, 100 yılın acılarının neticesi olan Mısır Devrimi`nin kısa sürdüğüdür. Devrim sonrası seçilen İhvan`dan Muhammed Mursi olunca hemen herkes ona karşı cephe aldı. Başarısızlığı için birleştiler ve her yola başvurdular, son olarak darbeye sebep olacak kanı da baltacılar eli ile döktüler. Anlayacağınız İhvan`ın pek yardımcısı yoktu. Bir Türkiye hükümetinin desteği vardı. O desteğe de Gezi Parkı olayları ile kısa devre yaptırdılar.
Bir yönüyle Mısır`daki darbenin provasını Türkiye`de yaptılar ve Mısır`da uygulamaya soktular. Taksim`i Tahrir`e nispet ediyor ve sivil darbe imasında bulunuyorlardı. Taksim`i Tahrir yapamayanlar, Tahrir`i Taksim yapmayı becerdiler. İki meydandaki azgın azınlık birbirlerinin ruh ikiziydiler. Bu yüzden Taksim erbabı, Tahrir erbabına ve ordunun darbesine alkış tutuyor.
Beraberce nasıl bir hayat istediklerini ise Taksim`in soyunan kadınları ile Tahrir`in toplu tecavüzüne uğrayan kadınları gösteriyor. Hollandalı bayan muhabirin tecavüze götürülüş görüntüsü ve çığlıkları en az yapılan darbe kadar korkunçtu. Bu olay, Lût (AS) kavminin azgınlığını hatırlatıyordu. Darbe yaptırdıklarının tecavüzlerine uğramak Batı insanı için ne anlama geliyor, bunun dersini alırlar mı onu da onlara bırakıyorum.
Darbe`nin çokça sevinenleri oldu. Bunların arsında en çok sevinenlerden biri hiç şüphesiz Esed oldu. Mısır`daki darbeyi “siyasal İslam`ın bitişi” ilan etti. Zavallı, bu açıklamayı babasının mezarı başında yapsaydı, babası ona ya kal ya da hal dili ile İslam`ın ne zalimler bitirdiğini ve kazananların Müslümanlar olacağını söylerdi.
Akdi kurtuluş olanlardan olmak duası ile…