• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Taban kitlesi her ne kadar farkında olmasa da PKK ve türevlerinin, Marksist ideoloji temelinde Kürtlere sunduğu bir din vardır. İslam`ın yerine ikame etmek istedikleri bu sapık din, Zerdüştlük`tür.

Zerdüştlüğün üzerine bina edildiği kudsiyet ise ateştir. Ateşin kutsallığına inanan sapık PKK zihniyeti, kendilerini ateşin çocukları olarak görürler. Bu ifadenin altına gizledikleri ise, “ateşin kulları” olduklarıdır. Gazetelerinde, çıkardıkları kitaplarda, kültürel faaliyetlerinde ve kitlesel gösterilerinde de Müslüman Kürt halkını bu sapık dine alıştırma çalışmaları yaparlar. Müslüman Kürt halkına “Ey ateşin çocukları!..” diye hitap ederler yer yer...

Şayet Müslüman Kürtler uyanmazlarsa PKK/BDP`nin vereceği tek şey, ateş olacaktır.(Firavun ve Nemrud`un kavmini ateşe sürüklemesi gibi.)

Günlük (yeni adıyla Gündem) Gazetesi`nde Hacı Ali Baştürk adlı şahsın kaleme aldığı “Kul istedi diye insan yanmaz” başlıklı tam sayfa analiz yazısını okudum. Nemrud-Zerdüşt arasında geçtiğini iddia ettikleri, Zerdüşt`ün ateşe atılma hadisesine dayandırılan ateşin kudsiyeti, tarihsel süreci yanında, kendini yakma eyleminin ne yüce anlam ve gayeler içerdiğini anlatmış.

Yazıyı, PKK/BDP zihniyetinin Müslüman Kürtlere sundukları inancı yansıtmak açısından önemli buldum. Fakat inançlarını da karmaşık ve çelişkili felsefi derinliklerde boğulmaktan başka bir şey olarak görmedim.

Yazar; “Zerdüştlük`te ateş; yakan, yok eden, kavuran değil, yaşamı var eden temel güçlerden biri oluyor. Her türlü kötülüğe karşı yaşamı korumanın, yaşamı kutsamanın sembolik ifadesi oluyor. Ortadoğu halklarından kadim Kürt halkı da ateşin kudsiyetine inanıyor.” derken, yazısını da insanın kendisini yakmasının sembolik değerlerini izah etmek üzerine bina etmiş tamamen. Devamla şöyle diyor:

“Koşulları gereği kendini yakma eylemi olmakla beraber, benzini üzerine döküp bedenini yakma yerine, benzini içerek içinde hücrelerine kadar sinmiş olduğuna inandığı, ama kendisinin olmayan, kendisine yakıştıramadığı “kötülükleri” kendi içinde yakmayı seçmesinin başka anlamları vardır.”

Hangi felsefi anlamlar yüklenirse yüklensin, bırakın kendini yakmayı yeterle görmeyi, benzini içerek içerden kendini yakmak gibi sapık bir inancın ve sadist bir anlayışın, insanı sürüklediği vahşetin kudsanmasıdır bu. Kendini bu şekilde içerden sadistçe yakmanın kutsallığına inanan bu sapık ideoloji sahipleri, hay hay gözünü kırpmadan çevreyi ve insanları ateşe verir.

İşte, PKK/BDP mensuplarının molotoflarla her tarafı ateşe verme, insanları kıstırdıkları mekanlarla birlikte yakma vahşeti, bu sapık inanç ve idolojilerinden ileri geliyor.

İnandığınız Zerdüştlükteki iddia ettiğiniz, yaşamın sembolü ateş nerde...

Sizin, kendisi üzerinden yaşama kast edip, kendisiyle ölümler kustuğunuz ateş nerde...

Zalim Nemrud`un yaktığı ateşlere atılan mazlumlara dayandırdığınız inancınız, nasıl oldu da sizi zalimce Nemrudlaştırdı. Dün, kendileri için ateş yakılanlar iken, bugün başka mazlumlar için ateş yakanlar oldunuz.

PKK/BDP`yi kimse bizim kadar tanıyamaz. Çünkü-maalesef-bizim ırkımızdandırlar ve içinde dostluk ihtimali barındırmadıkları katışıksız düşmanlıklarını gördük, görüyoruz. İnsanlık ve inanç adına, kendilerini bağlayıcı hiçbir değeri olmayan nihayetsiz bir vahşete ve barbarlığa sahiptirler. Güce ulaşıp, fırsat buldukça yakıcı, yıkıcı, yırtıcı, yok edicidirler. Müthiş bir yalan ahlakı üzerine bina ettikleri propaganda aracı ile zalim iken, mazlum rolünü çok iyi oynarlar.

Dikkat edin, karakterleri, icraatları ve metodlarıyla bir benzerleri Yahudilerdir. (AKP`nin bu konudaki cehaletleri, bölgenin İslami dokusunu görmezden gelip, sadece PKK/BDP`yi muhatap almaları, kendilerini bataklığa ve Kürt meselesinde çıkmaza soktu.)

Ateşin kutsallığını anlatan yazar, yazısının sonlarında İslam`a düşmanlıkla şöyle diyor: “Cehennem ateşi ile beni-bizi korkutamazsınız. Sizin cehennem ateşinizden de korkmuyorum. Cehennemdeki ateşten mi bahsediyorsunuz, alın size cehennem ateşi dercesine bedenlerin tutuşturulması, çok açık bir meydan okumadır.”

Hayır! Hayır! Yanlış duymuşsunuz ateşin çocukları! Allah, sizin gibileri cehennem ateşi ile korkutmamış! Korkutmak, tehdit içinde rahmettir. Bilakis sizi cehennem azabı ile müjdelemiş. Müjdelemek ve korkutmak farklı şeylerdir.

“Ona ayetlerimiz okunduğu zaman... Kibirlenerek yüz çevirir. Artık onu acıklı bir azabla müjdele!”(Lokman; 7)

Hem biliyor musunuz, ateşin çocukları olmakla, ateşte oluşan bir akrabalığınız var ki, cibilliyetinize tam uygun düşüyor. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Ben de şeytanlığınızın ve azgınlığınızın nereden kaynaklandığını merak eder dururdum. Mademki ateş hususunda şeytanla birleştiniz, öyle ya ahirette de ayrılık olmaz. Kutsalınız öfkeden çatlayacak şekilde sizi yakmak için bekliyor. Biz de Allah`ın buyurduğu şekilde (zevkle) müjdelemiş olalım. Çünkü siz, korkutma içindeki rahmete layık değilsiniz.

Ha! Bir de; ateş ne kadar yakıcı olursa olsun, su gördü mü bir anda sönüverir, siniverir. Allah, bizi sudan yarattı. Suyun kutsallığına inanmamakla birlikte biz de suyun çocuklarıyız. O su ki, hem ateşi söndürür hem de hayat kaynağıdır.

“Öfke şeytandandır, şeytan ise ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülür. Sizden biriniz öfkelendiği zaman, abdest alsın.”(Hadisi Şerif meali)

Yüksekova dernek şubemizin yönetim kurulu üyesi Ubeydullah kardeşimiz, ateşin çocuklarınca açılan ateş sonucu şehid edildi. Rabbim, ailesine sabır versin, şehadetini kabul etsin. Kanını ateşin sönmesine vesile kılsın. Allah`ın onları kahretmesi ve ateşlerini söndürme duası ile...

“…Ne zaman harb için bir ateş yaktılarsa, Allah onu söndürmüştür (onları muvaffak kılmamıştır) Buna rağmen yeryüzünde fesad çıkarmaya çalışırlar. Allah fesat çıkaranları sevmez. (Maide; 64)