Yangınlardan Sonra ve Yangınların İçinde
Türkiye’nin farklı yerlerinde aynı anda çıkan yangınları söndürmek için, Türkiye seferber oldu. Binlerce insan, gece gündüz yangını söndürmek için çalıştı. Yüzlerce iş makinası, itfaiye, toma, helikopter, uçak ile yangınlar söndürülmeye çalışıldı. Bazı ülkeler de bu konuda Türkiye’ye destek verdiler. Günler sonra ancak yangınlar söndürülebildi.
Bu maddi yangınlar ve seferberlik hali, bana manevi yangınlarımızı ve bu yangınlar karşısındaki durumumuzu hatırlattı.
Maddi yangınlar ormanlarımızı yakıyor ama manevi yangınlar nesillerimizi, toplumlarımızı yakıyor. Dünyamızı ve ahiretimizi yakıyor.
Maddi yangınlar dönemsel yaşanıyor ama manevi yangınlar 7/24, yılın üç yüz altmış günü yaşanıyor.
Maddi yangınlar söndürülmeye çalışırken, manevi yangınları birileri ha bire de körüklüyor. Medya, internet ortamı, devlet kurumları, eğitim sistemi, sivil teşekküller ve sokaklar inançsızlık, ahlaksızlık ve fuhşu yaygınlaştırma çabasında, nesillerimizi ve toplumlarımızı yakan manevi yangınlarımıza gece gündüz benzin taşıyorlar.
Yani yaşadığımız manevi yangınlar, daha yakıcı, daha büyük ve sürekli yangınlardır.
Maddi yangınları, bir ülke seferber olup, dış destekle ancak söndürebiliyorsa, daha büyük manevi yangınları söndürmek için, ne kadar büyük seferberlik hali gerektiğini siz düşünün.
Bütün devlet ve bütün toplum seferber olsa, manevi yangınlarımızı ancak yıllar sonra kontrol altına alabiliriz. Manevi yangınlara karşı devlette ve bütün toplumda bu seferberlik hali olmadığı gibi, Müslümanlarda da bu seferberlik hali yok. Çok az Müslüman ve İslami yapı, bu yangınların farkında ve bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu çaba da bu yangınların büyüklüğü karşısında yetersiz kalıyor ve yangınlarımız gittikçe büyüyor.
Burada can alıcı soru geliyor akla:
Öyle ise ne yapalım?
Manevi yangınları söndürmeye güç yetiremiyorsak, biz de teslim mi olalım veya koy mu verelim?
Maddi yangınlarda öyle mi yapıyoruz? Yangını söndüremiyorsak ve yangın evimize sıçrıyorsa, öylece bir şey yapmadan bekliyor muyuz!? Söndürmeye güç yetiremediğimiz maddi yangınlardan önce kendimizi ve ailemizi kurtarmaya ve sonra diğer insanları kurtarmaya çalışıyoruz. Değil mi?
Manevi yangınlarda da bunu yapmalıyız. Manevi yangınları söndüremiyorsak, ki şu hali ile mümkün değil, öyle ise kendimizi, ailemizi ve ulaşabildiğimiz toplumun diğer insanlarını kurtarmaya çalışmalıyız.
Bir canlıyı yangından kurtarmak ne kadar bizi sevindiriyorsa, bir genci, bir insanı manevi yangından kurtarmak bizi daha fazla sevindirmeli. Çünkü bu dünyada manevi yangınların içinde olan insanlar, Allah muhafaza, ahirette ebedi ateş içinde yanacaklar.