• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Türkiye’nin gündeminde sosyal medya tartışması var. Bu yeni bir tartışma değil. Daha önce de gündeme gelmiş ancak bir adım atılmamıştı.

Erdoğan’ın son açıklamalarından sonra konu, yeniden Türkiye’nin ve hatta dünyanın gündemine girdi.

Sosyal medya ile ilgili ne yapılmak isteniyor? Bu konu doğru ele alınıyor ve doğru anlaşılıyor mu?

Doğrusu, bu konuda ciddi bilgi kirliliği ve de endişeler var.

Her konu gibi bu konu da siyasi kutuplaşma üzerinden değerlendiriliyor. Böyle bir meselenin siyasi kutuplaşma üzerinden ele alınması, hepimiz başta olmak üzere bütün ülkeye çok büyük siyasi, sosyal, dini, ahlaki ve ekonomik zararlar veriyor.

Sosyal medya araçlarının toplum üzerinde çok büyük etkileri var. Bu etkiler, yapıcı ve müspet olabildiği gibi, yıkıcı ve menfi de olabiliyor. Toplumları bu derece etkileyen araçların kullanımı ile ilgili bir düzenlemenin bugüne kadar gerçekleşmemiş olması, çok büyük  bir facia.

Elbette bu araçların kullanımının bir kanunu, bir ahlakı ve bu araçlar üzerinden işlenen suçların bir yaptırımı ve devasa ekonomik servetlere dönüşen bu araç sahiplerinin kazandığı reklam gelirlerinin bir vergisi olmalı. Ama maalesef bunların hiçbiri Türkiye’de yok ve Türkiye için yok.

İlginçtir, Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya araçlarının Suudi Arabistan, BAE, Tayland dahil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde temsilcilikleri var ama Türkiye’de yok. Temsilcilik olmayışı ne anlama geliyor?

Aslında bu, üzerinde uzun uzun konuşulacak ve yazılacak bir mesele. Ancak kısa ve anlaşılır bir şekilde ifade edecek olursak; Türkiye’nin bu araçlarla ilgili resmi bir muhatabının olmayışı anlamına geliyor. Yani işlenen suçların yaptırımı yok, bilgi paylaşımı yok, kişisel verilerin güvencesi yok, vergiye tabi olma yok.

Bu sebeplerle de sosyal medya araçlarının Türkiye’ye karşı sorumlulukları, yükümlülükleri ve endişeleri yok.  

Bu yokların en büyük sebebi de bu araçlarla ilgili Türkiye’de bağlayıcı bir kanuni düzenleme yok.

Her ülkede buna dair düzenlemeler ve bu araçlara dair ağır yaptırımlar var.

Almanya ve Fransa’da nefrete dayalı söylemler, 24 saat içinde; çocuk istismarı gibi konular bir saat içinde kaldırılmazsa, milyon Euroları bulan cezalar söz konusu.

Düzenleme bir hak ve bütün dünyada varken, neden Türkiye’de bu konu bu kadar tartışmaya dönüştürülüyor?

Çünkü dışarı, Türkiye’de her yönü ile at koşturmak istiyor. İçerde de ülke sorunlu. Sorunlu bir iktidar ve muhalefet var.

Bu mesele başta olmak üzere, her meselede iktidar güven vermeli, muhalefet de her şeye muhalefet etmeyi bırakmalı.