• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Aslında birliği, beraberliği, vahdeti konuşmak lazım. Çünkü Allah birliği, beraberliği istiyor ve emrediyor. Birliğin ve beraberliğin oluşması ve oluşturulması için de asgari buluşma noktalarını zorluyor. Asgari buluşma zeminleri ve noktalarında buluşmayı, bir araya gelmeyi, beraber olmayı emrediyor ve Müslümanlara bunu hedef olarak tayin ediyor. Bu amaçla yüce kelamında Ehl-i Kitaba bile, “gelin bizimle sizin aranızda ortak bir kelimede buluşalım” çağrısı yapıyor. 

Cemaatle kılınan namaz, gidilen Hac, tutulan oruç, verilen zekat ve sadakalar hep birlik oluşturmayı; getirilen şehadetler de “BİR” olanın etrafında birlik olmayı hedefliyor. Kurulan aileler, olunması ve oluşturulması emredilen cemaatten maksat, birlik ve beraberliktir. Çünkü iman, birliğin bağlarını barındırır.

Allah bu kadar birliğe ve beraberliğe önem vermişken, biz neden ayrılığı konuşuyoruz?

Çünkü İslam Alemi ayrılıklar, İslam toplumları artan boşanmalar yaşıyor. Bu ayrılıklar yaşanırken üzücü tablolara şahit oluyoruz. Hem de öyle şeylere şahit oluyoruz ki...

Anlaşılsın diye örneklendireyim.

Yıllarca evli kalmış kadın, sonraları başkasına gönül veriyor. Ev içinde huysuzluklar yapıyor, evliliği bitirme hesabına ve çabasına giriyor. Kocasının kendisine emanet bıraktıklarını dilediği gibi kullanıyor ve bunların hesabını vermiyor. Yapması gereken ev işlerini yapmıyor. İçten içe evin düzenini ve alttan alta da çocukları bozuyor. İşi bir aşamaya getirdikten sonra, masum kocasına iftiralar atmaya başlıyor. Kocasının, evliliğin devamından yana bütün sabrına ve zaman içinde düzeltme çabasına rağmen, tek taraflı boşanıyor. Bununla kalmıyor, hakkı olmadığı halde kocasının bir kısım malına el koyuyor. Bununla da kalmıyor, yalanlarına ve iftiralarına devam ediyor, çeşitli ayak oyunları ile çocuklarını babalarına karşı kışkırtmaya, düşman yapmaya ve ayrıldığı yuvayı yıkmaya çalışıyor. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali koca durmuş, o durmuyor!

Bütün yaptıklarına ve ettiklerine rağmen, piyasaya kendisini son derece masum ve haksızlığa uğramış iffetli bir kadın olarak pazarlıyor. Ama şükür ki kendisini ve hakikati bilen, biliyor.

Nefsine ve şeytana uyanların elinde İslam’ın kutsal kaleleri, toplumu ayakta tutan yapı taşları yıkılıyor. Bunları yapanlar bunun hesabını Allah’a veremezler.

Yuvaları bozanlar, aileleri dağıtanlar, ayrılık oluşturanlar bunun hesabını Allah’a veremezken; bunu fitne, fesada, düşmanlığa dönüştürenler, hesabı ve azabı çetin olan Allah’ın huzuruna nasıl varacaklar!?

Yalanlarının, iftiralarının, düşmanlıklarının, ifsatlarının hesabını Allah’a verebilecekler mi!? Allah insanı şaşırtmasın yoksa nefis ve şeytanın elinde bile bile dünya ve ahiretini berbat ediyor insan. Kendisi ile birlikte başkasının da dünya ve ahiretini berbat ediyor.

Yazık!

Arzulanan; birlik, beraberliktir. Diyelim ki anlaşamadınız, ayrılmaya karar verdiniz, güzelce kardeş kardeş ayrılsaydınız ya. Gidin kendinize yeni bir yuva kurun. Eski yuvanızla uğraşmasanız, düşmanlık etmeseniz, adabı, usulü, hakkı, hatırı ve hepsinden önemlisi Allah’ın hesabını düşünseniz...

Ayrıldığınız eşiniz, çocuklarınız da size dua etsin. Yolları, bahtları açık olsun desin.