• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Üstad Bediüzzaman beşerde iki tabaka olduğunu, havastan avama merhamet ve ihsan inmesi durumunda, avamdan havasa hürmet ve itaat yükseleceğini söyler. Yukarıdan avamın başına zulüm ve tahakküm inmesi durumunda ise, aşağıdan yukarıya kin ve isyanın yükseleceğini ifade eder.

Bu, tarihin insan ilişkileri merkezli kaydettiği en büyük gerçekliktir.

Zengin fakire iyilik ederse, fakir zengine sevgi besler. Güçlü zayıfı gözetir, korur, ona yardımda bulunursa, zayıf güçlüye minnet duyar. Devlet vatandaşlarına adalet, hizmet ve iyilik ile muamele eder ve vatandaşlarına değer verirse, vatandaşlar da devlete itaat eder, devleti sahiplenir.

Bu değişmez hakikati bugün Batı düzleminde ele alacak olursak; Batı’da devlet, toplumunun refahı ve kalkınması için çalışıyor. Toplum da devletini sahipleniyor.

Batı’da devletten topluma adalet ve ihsan indiği için toplumdan da devlete itaat ve bağlılık yükseliyor. Devlet, toplumu ile savaşmıyor, toplumuna zulmetmiyor. Bu sebeple Batıda her vatandaş, toplumsal düzenin devamı için devletine bağlı ve yardımcı gönüllü bir polis ve muhbir gibi çalışır.   

Batı’da bugün devletlerin kendi içinde tesis ettiği adalete bağlı olarak genel bir emniyet ve güven var. Bir yerde adalet varsa emniyet vardır, güven vardır. Bir devlet adaleti tesis ederse hem kendisini güvene alır ve hem de toplumsal genel bir emniyet ve güven ortamı oluşturur. Günümüz dünyası ve tarihin her dönemi buna şahitlik etmekle beraber, bunu en bariz bir şekilde adalet ile sembolleşen Hz. Ömer’de (ra) görüyoruz.

Koca koca imparatorlar büyük ordularına rağmen ve kale gibi sağlam koca saraylarının kapılarında bulundurdukları nöbetçilerine rağmen, korku ve endişenden uzak uyuyamazken; Medine’ye gelen Bizans İmparatorluğu’nun elçisi Hz. Ömer’i gün ortasında Mescid-i Nebevi’nin duvarı altında korumasız, tek başına uyuyor görünce, hayretini gizleyemiyor ve tarihe geçen şu meşhur sözü söylüyor: “Ey Ömer! Adaleti tesis ettin, emniyet ve güvene kavuştun, uyuyorsun!”

Adaleti tesis eden devletler kendi toplumlarından emindir. Toplumlarından devlete yönelik bir düşmanlık, saldırı, zarar, aleyhtarlık ve ihanet beklemezler. Bunun korkusunu ve endişesini taşımazlar ve yaşamazlar.

Bir ülke içinde emniyeti ve huzuru tesis edecek en büyük güç adalettir.

Bir ülkede adalet yoksa, o ülke ne kadar güçlü silahlara ve güvenlik güçleri birimlerine sahip olursa olsun, kendi içinde emniyet ve huzuru tesis edemez. Böyle bir ülke hiçbir zaman da toplumundan emin olamaz.  

Batı bu anlamda kendi toplumlarından emindir. Ancak bugün Batı’nın güvenliğe dair yaşadığı korku ve endişeler kendi içinden değil, dışarı ile ilişkili başka sebeplerdendir.

 

NOT: Batı izlenimlerim/değerlendirmelerim, yazdıklarım ve yazacaklarım kapsamında bir bütünlük içinde okunur ve değerlendirilirse meram doğru anlaşılır.