Mehmet Yavuz’un yetiştiği tarla
Merhum Mehmet Yavuz’un vefatının yankıları devam ediyor. Vefatı sonrası, şahsı ile teması olan ve medya üzerinden tanıyan pek çok kimse acısını, üzüntüsünü ve taziyelerini paylaştı. Onunla tanışma ve fikirlerini paylaşma fırsatı bulanlar, şahsını övücü yazılar kaleme aldılar.
Elhamdülillah bütün bunlar, bir insan için güzel bir şehadet ve inşallah Rabbinin katında hüsn-ü kabul vesiledir.
Böylesi bir bir ölüm herkese nasip olmaz. Bu güzel ölüm ve şehadetler, Mehmet Yavuz’un güzel bir şahsiyet ve güzel amel sahibi oluşuna bağlı olarak gerçekleşti. (Rabbim cümlemize güzel bir hayat, güzel bir ölüm ve şehadetler ile Allah katında hüsn-ü kabuller nasip etsin.)
Mehmet Yavuz’un güzelliklerini konuşmaya ve onu hayırla yad etmeye devam edeceğiz. Ama bir şeyi merkeze almamız lazım; Mehmet Yavuz güzellikte bir marka idi. Bir ürün kaliteli ise, onu mamul eden fabrika kalitelidir. Bir meyve iyi ise, onun ağacı iyidir. Bir tahıl bereketli ise, onun toprağında bereket vardır.
Bu anlamda anne babasının hakkını vermek lazım. (Allah ebeveynine rahmet etsin, cennette onları bir araya getirsin.) İmam olan babasının, Mehmet Yavuz’un yetişmesinde ve İslami eğitiminde büyük payı var. Zaman zaman beraberliklerimizde annesinin zikir ve ibadet ehli, güzel ahlak sahibi saliha bir kadın oluşunu anlatırdı. Anne ve babası (ra) onun tohumunu sağlam atmışlardı ve bakımını iyi yapmışlardı.
Daha sonra bu tohum, lise yıllarında tanıştığı, İslam’ı dava edinmiş bu camia tarafından iyi sulandı. Anne babasının İslam ahlakı ve terbiyesi üzerine yetiştirdiği Mehmet Yavuz bu camia içinde bilinç ve şahsiyet kazandı, kalite kazandı. İnsanların dünya ve ahiret mutluluğunu dava edinmiş bu camia içinde hizmet ettikçe ve koşturdukça Mehmet Yavuz hidayet, adalet, kardeşlik, huzur, ümmet, vahdet, dürüstlük, vefa, ilim, irfan, sevgi, rahmet ve yapıcılığın taşıyıcısı oldu. İçinde yetiştiği ve bağlı bulunduğu Aziz İslam davasının bu yüce değerlerini, şiddetle bu değerlere ihtiyaç duyan ülkemiz insanına, ümmete ve insanlığa taşımaya çalıştı.
Mehmet Yavuz her ne kadar Müslüman bir ailede, İslami bir camiada yetişmiş olsa da, memleket ve ümmet onu HÜDA PAR ile tanıdı. Vefatından sonra da bunu düşündüm; partileşme ve siyasi alanda mücadele olmasaydı, Mehmet Yavuz gibi bir cevher inandığı ve yaşadığı davaya bu kadar geniş hizmet imkanı bulamamış; memleket ve ümmet de onu bu derece tanıma ve sevme fırsatı bulamamış olacaktı.
Aslında bu camia çok güzel insanlar yetiştirdi ve çok güzel insanlar cennete uğurladı. Çünkü Allah’ın İfadesi ile:
“Güzel bir kelime, güzel bir ağaç gibidir. Onun aslı sabittir (toprağın derinliklerindedir). Ve onun dalları semadadır. O her zaman Rabbinin izni ile meyvesini verir...” (İbrahim Suresi: 24-25)
Mehmet Yavuz gibi, Allah’ın güzel bir kelimesi olan bu şahsın yetiştiği ve bağlı olduğu bu davanın kökleri Aziz İslam tarihinin derinliklerinde sabittir ve değerleri de semaya dal budak salmıştır.
Bizim gibi bu davaya bağlı olanların, bu davanın kıymetinin idrakinde olması gerekir. Aynı şekilde memleket ve ümmet de bu dava yaşarken kıymetini bilmeli. Yoksa ancak vefatından sonra nasıl bir değeri kaybettiklerini anlayacaklar. O zaman da yazık olmuş olacak.