Cami ve üniversite tartışmaları
Gündemi takip etmeyenler “nereden çıktı bu konu” diyebilirler.
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu Ardahan’a, Şırnak’a üniversite yapılmasını eleştirmiş ve Çamlıca Tepesi’ne yapılan camiye tepki göstermişti.
Üniversiteler ve camiler konusunda eleştirilecek çok husus var.
Mesela; üniversitelerimizin neden hala bilimsel kalite kazanmadığı eleştirilebilir.
Eğitim anlayışımızın ve uygulamamızın neden hala büyük bir çoğunlukla masa başı ve kürsü arkası kadrolar yetiştirme merkezli olduğu ve buna bağlı milyonları bulan üniversite mezunu işsizler ordusu oluştuğu eleştirilebilir.
Neden eğitim sisteminin, üretim ve kalkınmanın omurgası olacak kadroları yetiştirmek için yeniden yapılandırılmadığı eleştirilebilir. Bu anlamda Meslek Yüksek Okullarına alınacak öğrencilerin, neden sosyal bilimler veya eğitim bilimleri gibi bölümlere yerleşecek öğrencilerle aynı sınava tabi tutuldukları ve hatta Meslek Yüksek Okullarının neden üniversite sınavı ile öğrenci aldıkları eleştirilebilir.
Liseden yönlendirme ile meslek kabiliyeti ve başarısı olan öğrencilere bu okulların kapıları sınavsız açılmalı. Bununla birlikte bu okullar geliştirilerek, öğrencilerine oluşturulan fırsatlar ve mezunlarına sağlanan iş imkanları üzerinden tercih edilir hale getirilmeli. Eğitimde bu denge sağlanırsa öğrenciler, ihtiyaç olan alanlara doğru bir şekilde yönlendirilmiş olur ve alanlardaki ihtiyaç fazlası yığılma önlenmiş olur. Bu şekilde üniversite mezunu işsizler ordusunun önüne de geçilmiş olur.
Teknik konuların dışında, üniversitelerimiz neden bilimin yanında (ki onu da üretip üretmediği tartışmalı), ahlak üretmiyor?
Toplumun ve ülkenin geleceğini inşa edecek üniversitelerimiz, neslin ahlakını neden inşa edemiyor veya etmiyor?
Toplumda var olan, bir şehre askeri yerleşke ve üniversite kurulması ile o şehrin toplumsal ahlakının bozulduğu yargısı altı boş bir yargı değildir. Bugüne kadar toplum böyle gördüğü için bu anlayış toplum içinde gelişti.
Eğitim ve askeri kurumların en önemli görevi ahlaklı nefer yetiştirmek olmalı. Bunun için de bu kurumların eğitimlerinin, ahlak üzerine yapılandırılması gerekir.
Bu yapılırsa, bugün ülkede yaşadığımız bütün siyasi, sosyal ve iktisadi sorunlar kendiliğinden çözülmüş olacak ve işin ahlakı ile yetişen askerler de ülkenin başına bela olmayacak.
Bütün bunlar eğitimle ilgili hayati ve gündeme ivedilikle gündeme taşınması gereken konular.
Cami hususu da aynı şekilde. Camilerin gereksiz şatafatı, süsü, toplumsal ahlak ve dönüşüm konusunda işlev görmeyişleri eleştirilebilir. Ama bunlar dururken camilerin büyüklüklerinin (ki şu anda Türkiye’de bu konuda çok ciddi bir dengesizlik de yok) tartışılması gereksizdir.
Söz konusu olan Çamlıca Tepesi’ndeki caminin ise, büyüklüğü üzerinden ele alınması yanlıştır. Çünkü Anadolu Yakası için sembolik bir anlam ifade ediyor. Avrupa Yakasında olan tarihi camilerin görüntüleri gibi, Anadolu Yakasından yansıyan bir İslam sembolü görüntüsü veriyor.
Ama Karamollaoğlu, üniversiteler ve camiler ile ilgili işin hayati kısımlarını bırakmış, içinde yer aldıkları ittifakın Kemalist mahalle tabanına hitap etmek ve onları memnun etmek adına olsa gerek, kurulmuş üniversite ve cami binaları ile uğraşıyor.
Diyelim ki o, böyle bir eleştiride bulundu. Erdoğan’ın da “elimi öptürmem… Elimi kirletmem” tepkisi, üslup olarak çok yanlış. Hâlbuki merhum Erbakan döneminde o kadar hakaretlere uğradı, hiç oralı olmadı, onları görmemezlikten geldi, üslubunu bozmadı. Bu yüzden sevildi ve kazandı. Ama aynı Erdoğan, son dönemlerde akıl almaz bir şekilde birçok konuda üslubunu bozdu. Bozduğu oranda da kaybediyor.