Arz-ı Halimdir -3
Bu son yazım biraz içe yönelik bir arz-ı hal olacak.
Uzun bir mücadelenin içeride getirdiği ilişkiler, oluşturduğu hak-hukuk, ifade edilememiş duygular, paylaşılamamış mazeretler, anlaşılamamış hususlar ve anlaşılmamışlık, dile getirilememiş veya yerini bulmamış teşekkürler, eksik bırakılmış ve ihmal edilmiş taraflar, yapılmış hatalar, oluşmuş hukuk, dilenmemiş helallikler var.
Bir ömür... Ne zaman biteceği belli değil; bugün yarın veya bir müddet sonra... Rabbim ayaklarımızı doğru yolda, hak dava üzere sabit kılsın. Ama en azından bir müddet fiziki olarak uzak kalacağım belli. Bu sebeple anlayışla karşılayacağınızı umarak, teşekkür ve helallik dileme ve nasihatleşme babında, ailemden başlayarak bir şeyler yazmak istiyorum.
Önce annem; bizleri yetim olarak büyütmesine ve üzerimize titremesine rağmen, İslam adına bedel ödeme ve cezaevi söz konusu olduğunda, her seferinde çocuklarını bir kurban gibi Allah`a adayan, dağ gibi imana sahip sevgili anneciğimin değil sadece ellerinden, ayaklarının altından öpüyorum. Ve her daim varlıkları ve yardımları ile arkamda duran ve bana destek olan abilerime ve kardeşlerime minnettarım.
Çok yoğun ve yıpratıcı geçen bir mücadele geçmişimiz oldu. Bu yoğunlukta da en çok ihmal ettiğimiz ailelerimiz oldu. Sadece hal anlaşılsın diye ifade edeyim; ailem yedi defa ameliyat oldu ve hiçbirinde yanlarında olamadım. Bu konuda yaşadığı bütün zorluklara, acılara, üstlendiği ağır sorumluluklara ve yokluğumda çocuklarıma hem annelik hem de babalık yapmasına rağmen, bu mücadelede bir dava kadını olarak sürekli destekçim olan eşime teşekkür ediyorum.
Yoğun ve ağır mücadelede en çok ihmal ettiğim çocuklarımın da zaman zaman kabullenmekte zorlansalar da, durumumu, “davası için her şeyini feda eden ve her şeyden vazgeçen bir babanın çırpınışları ve yetmezlikleri” olarak gördüklerine ve göreceklerine inanıyorum. Rabbimin emri ile, insanlığın hali, ümmetin çocukları için koşuştururken elimde olmadan çocuklarım hakkında bıraktığım boşlukları, sürekli Rabbimin dolduracağına inandım ve inanmaya devam ediyorum.
İslam ile tanışmamda, şahsiyetimin oluşmasında emeği geçen, bu kutlu davada beraber yol aldığımız, gecesiyle gündüzü ile çalıştığımız, isimleri gönlümde, varlıkları hatıralarımın en anlamlı yerlerindeki güzel insanlar, isimsiz kahramanlar, dava arkadaşlarım, ahiret yoldaşlarım, sizleri kalbim çatlarcasına çok seviyorum. İyi ki sizleri tanıdım, iyi ki varsınız, iyi ki dünyama girdiniz, sizler bu dünyanın cenneti oldunuz. Peygamber (sav) döneminde yaşasaydınız samimiyetiniz, fedakarlığınız, ihlasınızla şüphesiz adınız “ashab” olurdu. Rabbim davamızı aziz, birlikteliğimizi cennet kılsın.
Bu zamanın imanlı, güzel ahlaklı her bir genci, eli öpülecek değerdesiniz. Bu davanın gençleri, cennet efendisi gençlerin yol arkadaşlarıdır. Bu davanın gençleri, seleflerinin yıllarca harcadıkları emek, yaptıkları büyük fedakarlıklar, ödedikleri bedeller ve verdikleri canlar ile oluşturduğu ve bugünlere taşıdığı, peygamber mirası bu kutlu davayı yarınlara taşıyacak olan iyi birer halef olmalıdırlar.
Ve gönlümde olmalarına rağmen soramadığım, ihmal ettiğim, yetiştiremediğim, hakkını veremediğim, beklentisini karşılayamadığım, bilerek veya bilmeyerek kalbini kırdığım, haksız yere kendisini üzdüğüm herkesten özür diliyorum. Hakkınızı helal edin.
Son söz bu davanın öncülerine; ektiğiniz tohumların on binler, belki yüzbinler olarak boy vermesi dışında, bu davayı Kur`an ve Sünnet temelli vasat bir yol kıldığınız; İslam aleminde çoğunluğun aklını kaybettiği, aşırılık, öfke, nefret ve düşmanlık ile hareket ettiği bir zamanda; büyük zulümlere uğranılmasına ve büyük acılar yaşanılmasına rağmen akılla, yapıcı, maslahattan yana, şefkat, merhamet ve hikmetle bize istikamet üzere yol aldırdığınız için sizlere hürmetlerimi sunuyorum. Biz sizlerden razıyız, Rabbim de sizlerden razı olsun.