Kod Adı “BELİRSİZLİK”
Korona adındaki küçücük varlık, dünyaya resmen meydan okuyor. Mikroskobik virüs, elindeki devasa araçlarla “Yıldızlar savaşına” hazırlanan kocaman dünyayı, firar etmenin mümkün olmadığı daracık bir tımarhaneye dönüştürmüş durumda.
Kainata meydan okuyan virüse karşı etkili tedbirler alınma savaşı verilirken, virüsün hala neden kaynaklandığı, nasıl bulaştığı bile kesin olarak ortaya konulabilmiş değil. Dolayısıyla oluşumu ve kaynağı hakkında deyim yerindeyse “Cuhela” kalan bilim, tanımlanmaktan aciz kalınan “Düşmana” karşı zafer kazanmanın yollarını arıyor.
Virüs tehdidi, tehdidin oluşturduğu belirsizlik ve belirsizliğe karşı alınan/alınamayan tedbirler, bütün dünyanın yeni bir yaşam tarzının arifesinde bulunduğunu gösteriyor. Haliyle ortak ezber haline gelen “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözünü, herkesi kuşatacak yeni bir yaşam tarzının kaçınılmaz olduğunun ön kabulüne dönüştürüyor.
Salgın şeklinde insanın karşısına çıkan tehdit, başlıca iki ana konuyu merak haline getiriyor.
Birincisi; hayatın olağan akışına sekte vuran salgın tehdidinin küresel çapta nasıl bir yıkım ve felakete yol açacağıdır.
İkincisi; “Hiçbir şey eskisi gibi kalmayacak” ön kabulü ile merak konusu haline gelen “Yeni yaşam tarzının” ne yönde gelişeceğidir.
İnsanların hayatını tümüyle kuşatmış bulunan krizin en belirgin özelliği, ne zaman sonlanacağına dair herhangi bir öngörünün bulunmayışıdır. Dolayısıyla bu noktada öne çıkan tek ortak görüş “Belirsizlik” olmaktadır. IMF Küresel Belirsizlik Endeksi raporuna göre belirsizlik seviyesi tüm zamanların en üst seviyesine çıkmış durumdadır.
Yine IMF direktörünün “1929 büyük buhranından sonra en kötü daralmayı yaşıyoruz” açıklaması, üretim ve tedarik zincirinde yaşanan ve daha da artacak olan daralmanın yol açacağı devasa sıkıntılar hakkında önemli ipuçları vermeye yeterdir.
Belirsizlik, insan ilişkilerinden ekonomik faaliyetlere, ticaretten finansman kaynaklarına, küresel güç dağılımından yeni jeopolitik konumlanmalara kadar bir sürü teoriyi beraberinde getirmektedir.
İyimser teoriler kadar kötümser teoriler de öne çıkmaktadır. Ancak belirsizlik, kötümser teorileri daha fazla ön plana çıkarmaktadır.
Kimilerine göre salgın kontrolleriyle birlikte ortaya çıkan tedbir ve izolasyon politikalarının salgın sonrasında kalıcı hal alabileceği, bunun da otoritaryan eğilimleri tetikleyeceği şeklinde olurken, kimi teoriler de aksi yönde, daha ziyade küreselci akımın lehine şekillenmektedir. Bu iki eğilim arasındaki zıt görüş ve öngörülerin kaynağında ise virüs ve yol açtığı krizin doğal mı yoksa yapay mı olduğu yönündeki tartışmalardır.
Ekonomi, ticaret, finansman kaynakları, insan ilişkileri, doğal çevreyle girişilen savaş ve jeopolitik güç dağılımının geldiği nokta, dünyadaki mevcut düzenin artık sürdürülemeyeceği şeklinde genel bir kanaat ve beklenti oluşturmuştu zaten. Virüs salgını bu beklentiyi karşılayan bir faktör müydü, yoksa birileri bu beklentiyi karşılayacak çılgın bir adım mı attı, burasını zaman gösterecek elbette.
Ancak salgının doğal seyir içerisinde beraberinde getirip götürecekleriyle beraber dünyanın kucağına kocaman bir kriz bıraktı. Oluşan kriz yapay faktörlerin sonucu değilse bile, dünyada kriz kurtlarının var olduğu ve yaşanacak olası krizleri fırsata çevirmek için adeta pusu kurdukları da bilinmektedir. Aynı zamanda “Krizleri yönetme” denen bir olgu da vardır. Haliyle kimileri krizlerle boğuşup büyük bedeller öderken, krizlerin kimi odakları ihya edebileceği de göz ardı edilmemelidir.
Örneğin krizin yol açacağı insan ilişkileri ve bunun insanları ne şekilde yönetmek gerektiğine dair Roschild ailesinin “The Economist” dergisinin Mart başındaki kapağında yer alan “Resim”, kriz avcılarının insanın geleceğine bakışını özetleyen ilginç bir tasvir içermekteydi. Resimde köpeğin tasmasını elinde tutan insan kılıklı “Yönetici” ve yöneticinin yularını elinde tutan meçhul şahıs! Onlara göre birileri yönetici sıfatıyla tasmanın imkan vereceği kadar insana kontrollü bir alan oluşturacak, yönetici sıfatlılar da “Derin dünya” yönetiminin tasmasıyla hareket edecek!
Kriz avcıları günün sonunda plan ve emellerine ne kadar erişecek bilinmez. Ama kriz avcılarının da alın yazısını belirleyen ilahi iradenin mutlaka çizdiği bir alan, kurduğu bir plan vardır.
Her şeye rağmen dünyadaki mevcut düzen, sürdürülemeyecek bir noktaya gelmişti. Bu düzeni değiştirip yeni bir biçim vermek kaçınılmazdı. Geleceğin şekillenmesinde elbette imkan, beceri ve krizleri yönetme kabiliyetleri belirleyici olacaktır.