• DOLAR 32.383
  • EURO 34.806
  • ALTIN 2398.571
  • ...

Bir yerde ne zaman İslami mücadele güç kazanır, halkın İslam’a ve bilinçli Müslümanlara yönelik teveccühü artar, İslam düşmanı güçler hemen münafıkça projeleri devreye sokarlar. Dindarlık maskesi takıp, İslami söylemlere sığınan bu örgüt, yapı veya yönetimler, din adına gerçek dindarları zayıflatıp etkisiz hale getirmeye çalışırlar.

Özellikle Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında Kemalistler bu yöntemi sık sık kullanmaya çalıştılar. Cami minberlerinde hutbe okumaya kadar işi büyüten, meclis oturumlarını dualar eşliğinde açan Kemalistler, kendilerini güçlü hissettikleri anda, “Biz ilhamımızı göklerden alacak değiliz” deyip İslam’a dair ne varsa yasaklayıp dindarlara savaş açtılar.

Aynı yöntemi PKK ve türevleri de deniyor. Her fırsatta İslam’a düşmanlıktan çekinmeyen, İslami yaşamı yok etmek için bütün gücüyle çalışıp çabalayan PKK, sıkıştığı zaman hemen dindarlık maskesini takınıyor. Demokratik İslam ve daha birçok saçma adlandırmayla İslam’a teveccühü artan, dindarlara yönelen halkın karşısına çıkıyor. Şehit Ali Şeriati’nin, “Dine Karşı Din” adlı eserinde veciz bir şekilde anlattığı gibi, kendi uydurduğu sözde İslam ile gerçek İslam’ı, gerçek Müslümanları halkın gözünde mahkûm etmeye çalışıyor.

Ama PKK ve siyasi uzantılarının yaptıkları beyhude bir çaba… Çünkü bu proje PKK’nin tarihi kadar eski ve bayat. PKK, her sıkıştığında bu projeyi hayata geçirmeye çalışıyor. Yenilgiye doymayan pehlivan gibi…

Mesela yayın tarihi en az otuz yıl olan, PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın, “Dine Devrimci Bir Bakış” kitabında bu projenin hayata geçirilmesiyle ilgili talimatların varlığına rastlıyoruz. Ben Öcalan’ın bu kitabını Doz Yayınlarındaki baskısından okumuştum. Kitapta bir taraftan Allah’ın varlığı inkâr ediliyor, Hazreti Muhammed’in peygamber olmadığı iddia ediliyor, diğer taraftan dindar halkı kandırmak için PKK mensuplarının camilere gidip namaz kılması, din alimlerinden oluşan toplulukların kurulup örgütlenmesi talimatı veriliyor.

Kitabın bir yerinde haşa Allah’ın insanı yaratmadığı, bilakis insanın Allah’ı yarattığı, Allah fikrinin insan aklının ürünü olduğu hezeyanında bulunuluyor. Öcalan, kitabın başka bir yerinde ise Peygamberimizle ilgili çirkin iftiralarda bulunuyor. Peygamber Efendimizden saygısız bir üslupla, “Muhammed” diye bahseden Öcalan, “Aslında Muhammed’in peygamber olma gibi bir fikri yoktu. Yoksulları, ezilenleri etrafında toplayıp güçlenince peygamber olma fikri yavaş yavaş zihninde canlanmaya başladı” diye yazıyor.

Öcalan aynı kitabında, Demokratik İslam projesinin hayata geçirilmesi talimatını da veriyor. Halkın dindar olduğunu belirten Öcalan, yurtseverlerin halk üzerinde etkili olabilmek için dini kullanmaları gerektiğini söylüyor. Mensuplarından halkın göreceği yerlerde dini terimlerle süslü konuşmalar yapmalarını, alimlerle ilgilenmelerini, camilere gidip namaz kılmalarını istiyor.

Dediğim gibi, PKK ve türevlerinin kırk yıldan fazladır başvurdukları bir metot bu. Son seçimlerde HÜDA PAR karşısında ciddi bir yenilgi alıp halkın İslami camiaya ilgi ve teveccühünün arttığını görünce “Demokratik İslam” projesini yine gündemlerine aldılar.

Ama Müslüman Kürt halkının bu münafıkça davranışlara karnı tok artık. Bir taraftan her tür İslam dışılığı halkın hayatına hâkim kılmak için cansiperane çalışıp öbür taraftan dini söylemlerle halkı kandıracaklarını sanan bu zavallılara Kürt halkının sandıkları gibi geri zekalı olmadığını birilerinin hatırlatması lazım ki beyhude bir çaba için bu kadar çırpınıp didinmesinler…