• DOLAR 32.45
  • EURO 34.757
  • ALTIN 2437.327
  • ...

Türbülans

Bir örgüt yapmadığı eylemi üstlenmeye, bir siyasi parti de kendisine ait olmayan bir icraata sahip çıkmaya başlamışsa, işte o örgüt ve parti için ölüm çanları çalmaya başlamış demektir.

Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper ve makam şoförü Muzaffer Akşehirli'nin hayatını kaybettiği ve koruma polisi Ramazan Uğur'un yaralandığı kazayla ilgili FETÖ'nün tetikçilerinden eniklerine kadar herkesin olayı üstlenircesine sahiplenmesi ve Tuncay OPÇİN'nin "Hizmet, 'önümüzde ateşten bir deniz var, atlarınızı ateşe sürün' dese, tartışmadan yapmamız gereken bir dönem" sözleri hareketin geldiği noktayı göstermektedir.

O Tuncay OPÇİN ki 7 Haziran akşamında "Sarayın etrafını çevirin hiçbir yere kaçmasın." diyen,

O Tuncay OPÇİN ki 15 Temmuz darbesinden bir gün önce "Yatakta basılacak, şafakta asılacak" diyen,

O Tuncay OPÇİN ki örgütün en karamsar anlarında okyanus ötresinden gaz pompalayan....

Bugün ne oldu da atları ateş denizine salmalar için tartışmasız itaat istiyor?

Üstelik en kutsalına sövecek kadar renk değiştirebilen, anasını babasını satacak kadar muti bir kitleden...

Örgütün mahrem imamlarının deşifresi FETÖ'nün haremine girilmesi anlamına gelir ve haremine girilen örgüt tetikçisi "kamikaze eylemleri" işaret etmektedir.

Yoksa şimdiye kadar atlarını her ateşe tereddütsüz ve gözü kara bir şekilde sürdüren eşekler topluluğunun canlı şahitleriyiz.

Bir gecede başınızı açın dediler, hepsi açıldı.

İnsanların yatak odalarına kamera koyun dediler, sevap niyetiyle seve seve dediler.

Yaver adayına yavşaya yavşaya Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına kadar sokul dediler, adam "telefonumu babama vermiştim Bylock'u o indirmiş olabilir" diyecek kadar yavşadı.

Atlarını cehenneme sürecek bir güruha "atlarınızı ateşe sürün" demek de ne demek oluyor, demeyin.

Aklıma iki ihtimal geliyor:

Ya toplu din değişikliğine fetva veya kamikaze eylem...

Birincisini yabana atmayın, atın FAV'a bekleyin!

KILIÇDAROĞLU'NDAN EKONOMİ DERSİ

Kılıçdaroğlu'nun siyasi kariyerinin dışında bir de bürokratlık ve yöneticilik kariyerinin olduğunu hepimiz biliyoruz.

Gerçi Savaş Ay'la yaptığı programlarda SSK'yı nasıl batırdığını uzun uzun anlattı anlatmasına ancak bunda olumsuz bir durum yok. Zira insanın batırdığı her işyeri kişinin hanesine bir tecrübe olarak yazılıyor.

Kılıçdaroğlu'nun deneyim ve tecrübe karnesi bu bağlamda belgelerle dolu.

İşte bu engin tecrübelerini gençlerle her platformda paylaşan Kılıçdaroğlu, partisinin düzenlediği Çalıştay`a katılmak için Cumartesi günü Bursa'ya gitmişti. Programların ardından çoğunlukla üniversite öğrencilerinin yaşadığı Görükle Mahallesi'ndeki bir kafeye giderek gençlerle buluşan Kılıçdaroğlu, oturduğu masadaki gençlerle çay içti.

Buraya kadar her şey olağan, her şey sıradan...

Asıl bombayı gençlerle yaptığı sohbet sırasında patlattı.

Gençlerle buluşmasında, aralarında maliye mezunu gençlerin de bulunduğu topluluğa hedef biçerken: "Üretime dayalı yatırım yapmalıyız. Sakız üretmeliyiz, katma değeri yüksek ürün üretmeliyiz, bez üretmeliyiz, demir-çelik üretmeliyiz" şeklinde bir vizyon biçti.

Üretime dayalı yatırım, amenna...

Katma değeri yüksek ürün, baş üstüne...

Demirin üretilmediğini, çıkarıldığını da es geçelim.

Peki ya bu sakız ve bez de neyin nesi oluyor?

İşte yandaş medyanın Kılıçdaroğlu'nu anlamamasının nedeni bu!

Sakız da ne oluyor, deyip adamı ağızlarında sakız ettiler.

Sakız deyip geçmemek gerek.

Hangi ürünü üretirseniz üretin, Çinliler iki, bilemediniz beş gün içinde çakmasını üretir.

Peki, Çinliler sakızın çakmasını üretirler mi?

Mümkün değil.

İşte vizyon bu!.. İşte ekonomi dehası!...

Çakması üretilemeyecek bir ürünle dünya ekonomi arenasında marka olursun.

Kılıçdaroğlu'nun bu konuşmadan sonra gençlere söylediği "gerçi ekonomi dersi gibi oldu ama..."sözlerine de takılmayın.

Kafe, lokanta fark etmez.

Bir birikiminiz varsa gençlerle paylaşacaksınız.

Vatanseverlik bunu gerektirir.

Konuş Kılıçdaroğlu konuş!...

 

Yazarın Diğer Yazıları