• DOLAR 32.469
  • EURO 34.698
  • ALTIN 2384.481
  • ...

Örneklere devam edelim.

Lise okuyan ve babası Trafik Tescil Şubesinde polis memuru olan bir genç ile tanışmıştık. Hem ergenlik dönemi hem de okuldaki arkadaş çevresinden dolayı psikolojik sorunlar yaşıyordu, onunla sık sık hasbihal ettiğimiz için yanımıza gelip gitmeye başlamıştı. Kısa sürede hayatında ciddi değişiklikler oldu ve psikolojik sorunlarından büyük ölçüde kurtuldu. Bu kardeşimize İnzar dergisini hediye etmiştik. Yolda giderken 2-3 sivil polis elindeki dergiyi alıp onu sivil bir otomobile bindirip sorgulamışlar. Daha sonra babasının da polis memuru olduğunu anlıyorlar ve onu TEM birimine götürüp babasını çağırıyorlar. Hakkımızda akıl almaz yalan ve iftiralarla hem genci hem de ailesini korkutuyorlar. Daha sonra bu genç sadece gizli olarak bazen yanımıza geliyordu ve geldiğinde de "Ağabey! Ben yanınıza geldiğimde daralan ruhum genişliyor..." diyordu. En son ailesi onu şehir dışına gönderdi.

Özel bir TV'nin Haber Müdürüyle tanıştık ve islami duyarlılığı olduğu için bazen ziyaret edip hasbihal ediyorduk. Bir gün bize; "Siz her ziyaretime geldiğinizde, sizden hemen sonra istihbarattan geldiğini söyleyen 2-3 kişi gelip ne konuştuğumuzu teker teker soruyorlar. Yav! Bunlar sizden ne istiyorlar anlamadım" dedi. Konuşmasının devamında gülerek, "İnanmıyorsanız, dışarıya çıktığınızda telefonunuzu aracınıza koyun ve aracınız gitsin siz de binanın karşı tarafında görünmeyecek bir yerde bekleyin ve izleyin, 10 dakika geçmeden göreceksiniz bahs ettiğim adamlar gelip sorular sormaya başlayacaklar..." dedi.

Ne Belediye ne de hiçbir resmi kurum kolay kolay konferans, panel vb. sosyal faaliyetler için bize yer vermiyorlardı. Biz de etkinliklerimizi ücret karşılığında özel düğün salonlarında yapıyorduk. Tabi devlet içindeki bu karanlık yapı bunu da engellemeye çalışıyordu.

Yine Nisan ayı gelmişti. Sanki Efendimiz (s.a.v) şehrimize gelecekti ve bizler de "Taleal Bedru Aleyna" kasidesi eşliğinde onu karşılayacaktık. Bu heyecanla Kutlu Doğum etkinliğinin hazırlığı içindeydik. Belki yapacağımız etkinlik sıradan bir salon programıydı ama o heyecanla hazırlıklar yapıyorduk. Her zaman ki gibi yine özel bir düğün salonuyla konuştuk ve anlaştık. Aradan 2-3 saat geçti düğün salonu sahibi telefonla arayıp; "Kusura bakmayın, o tarihte salonumuz tadilatta olacak onun için progamınızı başka bir yerde yapın" dedi. Bu kez başka bir salonla anlaştık aradan yine 3-5 saat geçmeden salon çalışanı telefonla arayıp, "Kusura bakmayın, patronumuz o tarihte salonu bir düğün için kiraya vermiş ve benim de haberim yoktu. Onun için o gün müsait değiliz" dedi...

Hasılı, 5 ayrı özel döğün salonu, benzer bahanelerle yapacağımız Kutlu Doğum etkinlik yerini iptal ettiler. Yapacağımız etkinlikleri iptal ettirerek Mustazaf Der camiasını bıktırmak isteyen bu aciz zevatlar, sonunda pes ettiler ve tarihin çöplüğünde yerlerini aldılar.

Bu kez biz telefonlarımızı üzerimize almadan, fiziki takipte olmadığımıza kanaat getirerek başka bir düğün salonuna gittik, anlaştık, resmi olarak yazılı protokol yaptık ve ücretinin bir kısmını peşin ödedik. Acil olarak afiş ve el ilanlarını hazırlayıp dağıttık ve etkinlik günü geldi çattı. 250-300 kişilik küçük salonun önüne ilk önce biz gittik. Daha program saatine 3 saat var. Kapıda Çevik Kuvvet otobüsü ve yanında tam teşeküllü kasklı ve joplu bir sürü polis, itfaiye aracı, trafik polis araçları, ambulans, sivil ekipler, bomba aramak için eğitimli köpek... gayri ihtiyari tebessüm ederek bu zavallıların düştüğü duruma sadece acıdık. Biliyoruz amaç; etkinliklerimize bir daha katılmamaları için gelen misafirlere gözdağı vermekti.

Bu trajikomik manzaraya dalmıştık, tam bu sırada 45 yaşlarında bir beyefendi geldi ve "Kurbanın olayım! Burada bir çatışma bir olay olmasın" dedi. Hayretler içinde kaldık, "hele bir dur sen kimsin ne olayı ne çatışması" dedik. Dedi ki "ben bu salonun sorumlusuyum burada sıkıntılar çıkacakmış..." şeklinde ne dediğini bilmeden titreyerek bir şeyler anlattı. Anladık ki salonu iptal edemeyen o karanlık eller düğün salonu sahibini hayli korkutmuşlar. Bunun üzerine ona; "Bak kardeşim! Biz Peygamber efendimiz (s.a.v)'e sevdalı insanlarız. Bizim gittiğimiz yerlerde huzur ve mutluluk olur. Hangi alçak seni ne ile korkutmuş bilmiyoruz ama biraz sonra sen de göreceksin biz Peygamber efendimiz (s.a.v)'in Kutlu doğumu dolayısıyla bir sohbet yapacağız, salavatlar ve tekbirler getireceğiz, ilahiler okuyacağız. En sonunda da dua edip dağılacağız" dedik. Biraz rahatladı ancak onu öyle korkutmuşlardı ki etkinliğin sonunu görmeden rahatlamayacağı her halinden belliydi.

Devam edecek...