• DOLAR 32.423
  • EURO 34.6
  • ALTIN 2383.617
  • ...

Bu yazımızda da örneklere devam edeceğiz.

Mustazaf Der'e gidip gelen birçok kişi fiziki takibe alınıyordu. Öğrenci ya da genç olanlar gelecekleriyle, esnaf da maliye gibi resmi kurumlar üzerinden iş yaptırmama, cezalar vermeyle korkutuluyordu. Gözlerine kestirdikleri birçok kişiye muhbirlik teklif ediyor, kabul etmeyenlerden bazılarını en acımasız şekilde korkutup şantajlarla psikolojilerini bozuyorlardı.

Kısacası 90'lı yıllarda MİT, JİTEM ve Ergenekon gibi yapıların çetevari uygulamaları ve illegal yöntemlerle uyguladıkları muhbirleştirme faaliyetleri yeniden başlamıştı. Bu karanlık çeteye net tavır koyup isteklerini rededen ve onlara "sizi savcılığa şikayet edeceğim..." diyenlerden ümitlerini kesiyorlardı. Ancak kararsız ve ürkek davrananların üzerine üzerine gidip çeşitli şantaj ve iftiralarla ya ağlarına düşürüyorlardı ya da psikolojilerini bozup onlara hayatı zindan ediyorlardı.

Bununla ilgili onlarca örnekten sadece birkaçıyla yetineceğim.

Maddi durumu iyi olmayıp iş arayan bir kardeşimizin evine yardım paketi götürülüyor. Paketi götürenler ev hanımına, "Sosyal Yardımlaşmadan geliyoruz, bundan sonra size yardım paketlerini getireceğiz, eşin geldiğinde bu numarayı verirsin bizi arasın onu işe alacağız" demişler. Bunun üzerine kardeşimiz onları aramış buluşmuşlar... Önce gayet sakin bir edayla muhbirlik teklifinde bulunmuşlar, kabul etmeyince bu sefer iftiralarla korkutup kardeşimizin psikolojisini bozdular.

İnşaat işini yapan bir kardeşimiz telefonla aranarak "Falan yerde inşaat işimiz var, yapabilir misin?" O da "Yarın buluşup inşaatınıza bakalım" diye cevap vermiş. Sonraki gün görüştüğü sözde inşaat sahipleri üç kişi onu önce bir restauranta götürüp yemek yediriyorlar sonra da "Biz devlet adına çalışan memurlarız ve senden bir takım isteklerimiz olacak. Zaten Mustazaf Der'e gidiyorsun, bundan sonra da düzenli olarak gitmeye devam edip haftalık olarak bize bilgi getireceksin. Bunun karşılığında gerekli şekilde seni memnun ederiz..." demişler. Bunun üzerine kardeşimiz sert bir üslupla onlara "Sizin bu bahsettiğiniz tam bir münafıklıktır. Peşimi bırakmasanız sizi savcılığa şikayet edeceğim..." dedikten sonra peşini bıraktılar.

Gözaltına alınan bir kardeşimize iki sivil polis gayet iyi davranıyorlar, muhabbet ediyorlar ve kendilerince onu ikna ediyorlar. Sonra ona bir telefon kartı vererek "bu numara üzerinden görüşürüz. Dernekte olup bitenleri bize bildirirsin..." şeklinde muhbirlik teklifinde bulunuyorlar.

Mustazaf Der'e yeni yeni gidip gelmeye başlayan bir genci polis olduklarını söyleyen üç kişi önce onu sivil bir araca alıp parka götürüyorlar. "Sen askerde komando olarak görev yapmışsın ve şimdi Mustazaf Der'e gidip geliyorsun. Bundan sonra orada olup biten ne varsa düzenli olarak bize bildireceksin ve gelecek hafta falan gün falan saatte seni falan parkta bekliyoruz" demişler. Dedikleri gün ve saatte görüşme yerine gitmeyen bu genci sonradan bir sokakta sıkıştırıp zorla sivil bir araca bindirerek şehrin dışına götürüyorlar. "Ya dediklerimizi yaparsın ya da seni ve aileni doğduğunuza pişman ederiz" deyip korkutmuşlar. Sonra kafasına silah dayayıp "istersen burada seni öldürüp her şeyden kurtulmuş olursun.." diyerek onu muhbirliğe zorladılar. Bu genç haftalarca akrabalarının evinde saklanarak dışarı bile çıkamadı, psikolojisi bozuldu ve bu durum hayatında ciddi bir kırılma noktası oldu.

Başka bir üyemiz yine benzer tekliflere karşı; "Sizin bu teklifiniz alçaklıktır, bizim oralarda bu işi yapanlara 'namussuz' diyorlar. Bu teklifinizi kabul etmiyorum, Mustazaf Der bünyesinde çalışmalarıma devam edeceğim ve elinizden de ne geliyorsa ardınıza koymayın" demişti. Bu arkadaş ile öyle bir uğraştılar ki bununla ilgili ancak bir kitap kaleme alırız.

Devam edecek...