• DOLAR 32.249
  • EURO 35.127
  • ALTIN 2513.51
  • ...

 Allah`ın adıyla

“ Batıda Fransız devrimiyle birlikte konuşulmuş. Türkiye`de ise 1960`tan bu yana sık sık duyulan bir kavramdır. Feminizmin batıda ortaya çıkmış olması anlamlı bulunabilir. Zira eski çağlarda kadın; “Babil`de, evcil hayvan olarak görülürdü. Çin`de, insan yerine konmadığından ona isim bile konmazdı. Numara verilerek, sayı ile çağırılırdı. Hindistan`da kadın; hiçbir hakka sahip değildi. Erkeğe köle olarak kabul edilirdi; erkeği öldüğü gün o da aynı gün ölmeliydi. Batıda insan sayılıp sayılmayacağı tartışılmış ve nihayet erkeğin hizmetçisi olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm toplumun malı olarak görülmüş öyle ki bütün erkekler istedikleri kadına sahip olabiliyormuş. Eski İngiltere`de bir zamana kadar kocalar, karılarını serbestçe satabilirlerdi. Roma`da kocası isterse öldürülebilirdi. Eski Yunan`da tamamen bir eşya kabul edilen kadın, çarşıda alınıp satılan bir maldı. Kadın, hürriyeti olmayan fuhuş aracı bir varlık sayılırdı. ” İşte sırf bundan dolayı feminist hareketin batıda -ahlak, haya, edep, iffet, namus yoksunu toplumlarda- filizlenmesi gayet normaldir. İlk feminist Mary Shelly Wolstonecraft`ın 1797 yılında evlilik dışı çocuğunu doğururken ölmesi manidardır.

İslam öncesi Arap toplumuna baktığımızda bazen bir kadın, boşandıktan sonra bile kocasının etkisinden kurtulamazdı. Kadın toplumun bir uzvu değil, erkeklerin ihtiraslarını tatmin ve hizmetlerini temin için yaratılmış bir mahlûk olarak kabul edilirdi. Bir erkek üvey anne ile evlenebilmekteydi. Çocukları kız olanlar utanır, bundan kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi sıkça görülürdü.

Ama İslam, gelince “cenneti annelerin ayaklarının altına” sermiş.  “annenize karşı of bile demeyiniz” demiş. “En hayırlınız kadınlarına en hayırlı davrananınızdır” demiş. Hak, hukuk vermiş. Şeref ve haysiyet bahşetmiştir. Müslümanlar hiçbir zaman gayri Müslimlerin ve mürtetlerin kadına baktığı gibi bakmamıştır ve kadına yaklaştığı gibi yaklaşmamıştır.

Öyle ise büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Türkiye vb gibi ülkelerde feminizm neyin nesidir. Maalesef İslam`dan uzaklaşmamız bunun en büyük sebebidir. Elmas misali dinimizi bırakıp elalemin kömür mesabesindeki kanunlarını ve görgü kurallarını almış olmamız bunun en büyük sebebidir. Kemalist düzenin Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana batının kokuşmuş, köhne (m)edeniyetini bize dayattığı gibi batıyı, komünizmi ve Zerdüştlüğü kendilerine referans alan PKK`da kuruluşundan bu yana Kemalizm`in tüm Türkiye`ye dayattıklarını Müslüman Kürtlere dayatmış, dayatıyor.

Üzülerek belirtmem gerekir ki TC`nin bölgede doksan yılda yapamadığı ahlaki tahribatı PKK, özgürlük, kadın hakları ve feminizm gibi yaldızlı söylemlerle yirmi yılda gerçekleştirmiştir. Namuslarına düşkün Kürt kızlarını dağlara mı çıkarmadı. Parti propagandası diye kadınları kahve köşelerine, kapalı kapılar ardına mı götürmedi. Nöbet sırası diye Kürt kadınlarını eşlerini evde bıraktırıp parti binalarında sabaha kadar mı bırakmadı. “Em ne namusa tû kesînin” (Biz kimsenin namusu değiliz) diye, namussuzluğu mu dayatmadı.

Şimdilerde ise yeni bir moda var. İlk defa BDP belediyelerinde şahit oldum: Kadın çöpçüler… İlk önce Kızıltepe`de gördüm, sonra Diyarbakır`da. Kadınlar, çöpçülük hakkını da kendilerine veren PKK/BDP`ye çok müteşekkir(!) olmalılar. Çöpçülük hakkı da bu zihniyetin feminizme katkısı olarak tarihe geçecektir. Ama Kadın çöpçülerin sözlü tacize uğruyor olmaları ise meselenin farklı boyutu. Üzerlerinde resmi iş elbisesi, yazmalarıyla yüzlerini gözlerine kadar kapatıyor olmaları bu kadınların bu halden utandıkları ve isteyerek bu hale girmediklerini gösteriyor. Doğrusu resmi ve özel kuruluşlarda özel şirketlerin bayan temizlik elemanlarını görmemiş değilim, ama çarşının ortasında onlarca adamın içerisinde ve açık alanda bir bayanın çöp toplamak zorunda bırakılmasına gönlüm razı olamıyor.

Artık BDP belediyelerinin yer altı şebekesinde ve inşaatlarda kadınları çalıştırdığını duyarsam da artık şaşırmam. Bakalım çağdaşlığı özümsemiş PKK/BDP daha bizi nasıl şaşırtacak. Yaldızlı söylemlerin gölgesi altında insanları sömürmeyen ve Hak yolunda halka hizmet eden belediyeler görmemiz temennisiyle.

 

Diğer Köşe Yazarları