• DOLAR 34.661
  • EURO 36.33
  • ALTIN 2940.2
  • ...

Uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başlayabildim. Elhamdülillah… Elime kalemi alamayışımın sebebi “Eğitimsiz eğitimcilerin sistemi”nde gereksiz gördüğüm ancak zorunlu bir sınava hazırlanmamdı. Bu “musibet” bana “Sınav Sistemi” ile ilgili böyle bir yazı yazmam gerekliliğini hatırlatmış oldu.

Hükümet ulaşım, sağlık vb. konularda önemli gelişmeler ve başarılar sergiledi. Ancak “Eğitim” alanında tabiri caizse eline yüzüne bulaştırdı. Yapboz tahtasında bir ihtimal mantığı güden ve bir türlü doğruyu tutturamayan bir “Eğitim Sistemi”yle karşı karşıyayız. Bir bakıyorsunuz sınavların sayısı o yıl tavan yapmış. Bir sonraki yıl bakıyorsunuz sayı taban yapmış. Bu çarpık sistemler yetmiyormuş gibi bir de  “Elimizde birkaç sistem var…” gibi talihsiz açıklamalar da cabası… Öz eleştiriyi kendileri yapmıyor bari biz yapalım. Yok! Arkadaş siz eğitimden anlamıyorsunuz kabul edin. Kabul etmek de bir erdemdir. Kabul etmek dahi eğitimdeki sorunu çözmenin temelidir. Bu özeleştiriyi kabul etmeyip “Eğitim”i eğitimsiz eğitimcilere bırakırsanız daha çok yapboz oynar durursunuz. Yanlış eğitim ve sınav sisteminden dolayı olan yine öğrenci kardeşlerime oluyor. Maalesef… 

Milli Eğitim Bakanlığının TEOG için bazı çalışmaları var. Ancak düzgün işleyen bir sisteme geçilebilmiş değil. Cumhurbaşkanlığı`na sunulan modellerin hiç biri kabul edilmedi. Birbirinden sıkıntılı dört model için çalışılmıştı. Cumhurbaşkanlığı`nın, sunulan dört modelin yaratacağı sorunlar ve sıkıntıları bir raporla bakanlığa bildirdiği haberlere yansımıştı. Beşinci model için bakanlık tekrar bir çalışma başlattı. Hadi hayırlısı diyelim. Belki bu defa şeytanın bacağını kırabilirler.

Üniversiteye giriş sınavları da hakeza… İki sınavlı bir sistemle öğrencilerin karşısına çıkan YÖK, Temel Yeterlilik Testi (TYT) ile Alan Yeterlilik Testleri (AYT) olmak üzere 2 oturumlu Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ile ilgili merak edilenleri 26 soruda açıkladı. Ancak öğrenciler yeni sistemden pek de memnun gözükmüyor. “Ne olacak. Nasıl olacak” soruları akıllarını kurcalayıp duruyor. Bu sistemin de tutmayacağını ilerleyen yıllarda tekrar bir değişikliğe gideceğini şimdiden söyleyeyim. Adam akıllı oturup sınav sistemine bir çözüm üretilmediği sürece, günü kurtarma dönük sistemlerle eğitimi meşgul eden bu tür adımlar da tutmayacak. Nitekim Devlet Bahçeli`nin “Hükümete bizim teklifimiz şudur: Gelin üniversite sınavını tamamen kaldıralım. …Soruyorum, üniversite sınavını kaldırmaya var mısınız?” çağrısına karşılık Başbakan Binali Yıldırım`ın “…Sayın Bahçeli`nin dediği öneri üzerinde çalışılabilir…” cevabını vermesi getirdikleri yeni sisteme tam olarak güvenmediklerini gösteriyor.

Bu çarpık sınav sisteminin sonucunda mezun olan bir sürü genç arkadaşımızın sorunlarına da biraz değineyim. Eğitim ya da Fen-Edebiyat Fakültesinden mezun olan öğretmenlerin atama sorunları var. Atanamayan bu öğretmenler satış elemanı, inşaat işçisi, motosikletli kurye, cep telefonu satıcısı gibi işlerde çalışıyor. Gerçekten çok eğitimli bir milletiz! Motosikletli kuryemiz, inşaat işçimiz, satış elemanımız dahi atanamayan üniversite mezunu… Niyetim kurye, işçi, satış elemanı kardeşlerimizi küçümsemek ya da aşağılamak değil. Asla!... Böyle anlaşılmaktan Allah`a sığınırım. Benim anlatmak istediğim “Eğitimsiz Eğitimcilerin Sistemi”nde boğulup yitirilen bunca üniversite mezunu arkadaşların meramını, dertlerini, sıkıntılarını anlatabilmek. Öğrenci kardeşlerimizin büyük hayallerle, umutlarla okuduktan sonra emeklerinin hiçe sayıldığı bu sistemi “Eğitim”i dizayn edenlere hatırlatmak. Her yıl üniversitelerden binlerce öğrenci farklı alanlardan mezun oluyor. Hükümetin atadığı rakam ise mezun olanların yüzde onuna dahi erişemiyor. Hükümet mezun olmuş bunca üniversite öğrencisini stoklayarak nereye varmaya çalışıyor anlayabilmiş değilim. Umarım bir an evvel doğru düzgün bir sistem oluşturabilirler. Aksi takdirde gençler heba oluyor.