• DOLAR 32.507
  • EURO 34.797
  • ALTIN 2444.034
  • ...
Suriye iç savaşının başladığı tarihten bu yana ABD`nin Türkiye ile ilgili gizli bir ajandasının olduğunu ve  sinsi planlar yaptığını ifade ediyorduk. ABD`nin gizli ajandasındaki bu planları günü geldiğinde uygulayacağının, Türkiye`yi yalnızlaştırmak ve zorda bırakmak için her yolu deneyeceğinin altını ehemmiyetle çiziyorduk. Her ne olursa olsun ABD ile iş tutulmaması gerektiğini vurguluyor ve kesinlikle ABD`ye güvenilmemesi hususunu kamuoyunun nazarlarına veriyorduk. 
 
Maalesef ki yapılan tüm ikaz ve uyarılara rağmen Suriye`de ABD ile hareket edildi. Koalisyon güçleri olarak birlikte operasyonlar yapıldı. Türkiye`nin öncelikli amacı Suriye halkının geleceğini özgürce şekillendirmesiydi, ABD`nin ise böyle bir hedefi yoktu. ABD gelişmeleri sinsice lehine çevirme hesapları yapıyordu. 
 
ABD, Suriye toprakları üzerinde emellerini gerçekleştirmek için bir ortağa ihtiyaç duyuyordu. Öyle bir ortak olmalıydı ki dediği her şeyi anında yapmalıydı. Bu ortaklık için en iyi seçenek PYD idi. PYD, Türkiye`nin yıllardır mücadele ettiği PKK`nin Suriye koluydu. O yüzden Türkiye bu ortaklıktan hoşlanmadı, rahatsız olduğunu en üst perdeden dile getirdi. 
 
Türkiye`nin rahatsızlığı ABD`yi PYD`ye verdiği destekten ve yaptığı yardımlardan alıkoymadı. ABD, 2014`ten beri PYD`ye çok ciddi destek verdi, tonlarca silah ve mühimmat yardımında bulundu. Ortada bir çelişki vardı aslında. NATO`da müttefik olan Türkiye ile ABD, PYD konusunda anlaşmazlık yaşıyordu. Bu sorunun çözümü, ABD`nin PYD`ye yaptığı silah yardımlarını geri çekmesi ve ilişkilerini sona erdirmesiyle mümkün olabilirdi. Ancak ABD bunu yapmadı; Türkiye`ye göre bir terör örgütü olan PYD ile ilişkilerini sonlandırmak bir yana günden güne daha iyi bir seviyeye çıkardı. 
 
ABD`nin bu tavrı, müttefiki Türkiye`yi hiçe saymak anlamını taşıyordu. Ancak yine de Türkiye ABD ile olan askeri ortaklıklarına ve siyasi ilişkilerine devam etti. ABD`nin PYD`ye vermiş olduğu desteğe 15 Temmuz darbe girişimindeki rolü ve 16 Nisan referandumundaki sinsilikleri de eklenince Türkiye daha yeni yeni gerçekleri fark etmeye başladı. 
 
Türkiye bugün ABD`ye rağmen PYD kontrolündeki Afrin`e operasyon yapıyor. ABD operasyondan rahatsız ve bu rahatsızlığını yaptığı açıklamalarla ortaya koyuyor.  ABD`nin Afrin rahatsızlığı, Türkiye`yi strateji değişikliğine sürüklememelidir. Türkiye, ABD ile ilişkileri revize etme konusunda bugüne kadar böyle bir fırsat yakalamamıştır. Türkiye bu fırsatı atacağı adımlar ve yapacağı doğru hamlelerle en iyi şekilde değerlendirmelidir. 
 
Türkiye, ABD ile ne dost ne de müttefik olunamayacağını hesap ederek siyasetini belirlemelidir. Bugüne kadar ABD defalarca Türkiye`ye ihanet etmiştir. Bunun unutulmaması ve hesabının çok iyi yapılması gerekmektedir. ABD`nin Suriye`de savaşın sona ermesini istemediği gün gibi ortadadır. Bugüne kadar da öyle bir amacı olmamıştır. Asıl hedefi, savaşın aralıksız devam etmesidir. Ki o yüzden yıllardır PYD`yi silahlandırıyor ve Suriye`de bir aktör olmasını istiyor. Dolaysıyla ABD Suriye`den tamamen çekilmeden Suriye`ye ve bölge halklarına barış ve huzurun gelmesi mümkün değildir.
 
ABD`nin Suriye üzerindeki emellerinin boşa çıkması, Türkiye başta olmak üzere halkı Müslüman olan ülkelerin atacağı adımlara bağlıdır. Eğer İslam ülkeleri aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp birlikte hareket etme iradesini gösterebilirlerse ABD ve diğer emperyalist güçlerin hedefleri ve şeytanî hesapları alt üst olacaktır.  
 
Bugünkü şartlarda İslam ülkelerinin birlikte hareket etmeleri zor bir ihtimal gibi gözükmektedir ancak tüm olumsuzluklara rağmen imkânsız değildir. Bunun oluşabilmesi, yani İslam ülkelerinin birlikte hareket edebilmeleri için de Türkiye ve İran`ın, diğer bölge ülkelerinden daha çok inisiyatif almaları gerekmektedir. Bölge ülkelerinin ‘adalet` ve ‘kardeşlik` temelinde alacakları inisiyatif ve bu doğrultuda atacakları adımlar, ABD başta olmak üzere bütün emperyalistlerin hesabını bozacaktır.