• DOLAR 32.592
  • EURO 35.045
  • ALTIN 2462.34
  • ...

Neymiş efendim!

Siyonist israil devleti, İran`a karşı bir saldırı hazırlığı içerisindeymiş. Hatta bu saldırı öncesinde İtalya`da, bazı müttefikleriyle beraber "uzun mesafeli saldırı" tatbikatı bile yapmış.

Tatbikat, iki hafta sürmesi gerekirken kısa sürede bitmiş. Kısa sürede bitmesi de, israil`in bir hava saldırısı yapabileceği iddiasını güçlendirmiş.

Bununla beraber israil Cumhurbaşkanı Şimon Peres`in, İran`a askeri müdahalenin, masa başı anlaşmasından daha yakın olduğunu belirten açıklamaları da "savaş meraklıları"nın ve "kan sevdalıları"nın iştahını kabartmış.

Ne diyelim, Allah Teâlâ savaş meraklılarını, kan sevdalılarını ve bu zihniyette olanları bildiği gibi yapsın. Bizler onları kendi hallerine bırakıp, tekrardan konumuza dönelim.

Yıllardan beridir gündeme gelen bu spekülasyonlar gerçekleşirse, yani mağrur israil İran`a saldırırsa bu savaştan kim galip çıkar; israil mi, yoksa İran mı?

Bu sorunun cevabını vermek, elbette ki zordur.

Fakat Ortadoğu konusunda entelektüel bilgi/birikime sahip uzmanlar bu konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda ve yazdıkları analizlerde; israil`in yaptığı bu savaş çığırtkanlığının bir "çılgınlık" olduğunu belirtip, böyle bir saldırının israil için "intihar" olduğunu ve "siyonizmin tabutuna çakılacak son çivi ile eşdeğer" olduğunu belirtiyorlar.

Yine Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe de, Tahran`a yönelik bir askeri müdahalenin tamiri imkânsız zararlara yol açacağını, bu yüzden askeri müdahaleden şiddetle kaçınılması gerektiğini belirtmesi de, siyonist rejimin İran`a saldırı düşüncesinin ne kadar da büyük zararlara yol açacağını açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Doğal olarak israil`in savaş tehditlerine karşı en sert açıklama ise, İran Genel Kurmay Başkanından geldi. İran Genel Kurmay Başkanı Hasan Firuzebadi ise şunları söyledi; ABD`li ve israil`li yetkililer şunu iyice bilmelidirler ki, siyonist rejimin yapacağı askeri saldırı sonrasında hem Amerika hem de siyonistler ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaklar...

İşte bu gerçekler göz önündeyken, İran`ın askeri gücü ortadayken, füze sanayisi bakımından bölgedeki en ileri ülkesi durumundayken, kısa, orta ve uzun menzilli füzeleri başarılı bir şekilde üretmişken, üretilen füzeler ile israil`i rahatlıkla vurabilecekken; siyonist rejimin bu "savaş çığırtkanlığı" israil`e ve müttefiklerine nasıl bir fayda sağlayacak?

Böyle bir saldırı gerçekleştiği takdirde göreceksiniz ki, siyonist rejim için çok değişik sonuçlar doğuracak, kapatılması imkânsız gedikler açacaktır.

Siyonist rejimin son yıllardaki yanlış politikalarından sonra yalnızlaştığı bir zamanda, Amerika ve diğer müstekbir ülkeler dahi, israil`i düştüğü bataklıktan kurtaramayacaktır.

Şu bir gerçektir ki israil, İran İslam Cumhuriyetini hem Ortadoğu, hem dünya ve hem de kendileri için büyük bir "tehdit" olarak görüyor. Ki bu söylem en yetkili isim Netanyahu başta olmak üzere birçok isim tarafından defalarca dile getirildi.

Tabi, sadece bu söylemle yetinmediler siyonist yöneticiler. İran`ı bugünkü dünya düzenine ve barışına karşı olmakla suçlayıp, uluslar arası toplumu İran`a karşı kışkırtmaya çalıştılar.

Anlayacağınız, kendi kirli emellerine/savaş çığırtkanlıklarına uluslar arası toplumu da alet etmek istiyorlar.

Toplumu İran`a karşı kışkırtarak, suçlu ilan ederek ve ortadan kaldırılması gereken bir devlet olarak göstermeye çalışarak gerçekleştirmeyi planladıkları saldırı için kendilerine bir "yol" arıyorlar/açıyorlar.

Unutulmamalıdır ki İsrail, eğer ki İran`a karşı bir savaş başlatırsa bu savaşta en büyük kaybı verecek taraf, kesinlikle siyonist israil devleti olacaktır.

Ki bu tespit sadece bir temenni değil, hemen hemen bütün Ortadoğu uzmanlarının "ortak görüş"üdür.

Bir de şu var; israil ile İran arasında meydana gelebilecek bir savaş sonrasında, belki de yıllardır mazlumların kanını hunharca akıtan siyonist israil devletinin ismi, sadece "tarih" kitaplarında olacaktır. Kim bilebilir ki…

Savaşların olmadığı, mazlumların ağlamadığı, mustazafların ise yeryüzünün varisleri olduğu bir dünya temennisiyle, Allah`a emanet olun.

Muhammet Şerif / Doğruhaber