• DOLAR 32.576
  • EURO 34.995
  • ALTIN 2435.713
  • ...

Ahlaksızlık ve maneviyatsızlığın çoğaldığı, toplumun değerlerinden uzaklaştığı çağımızda, iman ve Kur`an hizmetinde bulunan biz Müslümanların hedefi, ‘ilay-ı kelimetullah` yolunda ‘rıza-i ilahi` olmalıdır sadece. Her türlü küfür, şirk ve saptırmaya karşı, kutlu mücadelemizi sürekli sürdürmeliyiz, engellerle karşılaşsa bile. Zorluk, engel, tehlike, mazlumiyet, mahrumiyet, beklentilerin karşılanmaması ve sabredilmesi zor musibetler ümidimizi kırmamalı; bizlere hiçbir zaman ‘kutlu dava` yolunda geri adım attırmamalı. Allah`ın varlığını, birliğini, yüceliğini ve beşeri hiçbir gücün karşısında tutunamadığı, ilahi kelamının nurunu bütün gönüllere nakşedene kadar durmamalıyız bu onurlu mücadelemizden.

“Allah`tan başka ilah yoktur, Muhammed O`nun kulu ve Resulüdür” temel ilkesine bağlı kalmak ve yeryüzündeki her insana ilahi mesajları ulaştırabilmek için gayret göstermek en temel şiarlarımızdan olmalı, biz ehl-i imanın. Aziz İslam`ın, yolları aydınlatan, karanlıklardan nura çıkaran mesajlarından ehl-i dünya, ehl-i dalalet ve dahi ehl-i nifak`ın bile haberdar olmaları ve nimetlerinden faydalanmaları için çalışmalarımız olmalıdır sürekli.

İslam`ın yüceliğini ve Kur`an`ın üstünlüğünü önceliklerimizin birinci sırasına koymalıyız, zamanın meşguliyetleri arasında. İslam ve Kur`an`ın hayat bahşeden prensipleriyle amel ederek ve bilahare anlatarak, dünyanın celp edici nimetlerine aldanmış insanları uyandırmalıyız gaflet uykusundan. Hamlanmış bedenlerini silkeleyebilecekleri yol ve yöntemleri göstermeliyiz, dünya nimetlerine aldanmış sorumluluğumuz altındaki birey ve topluluklara.

İmkânlarımızın zayıflığı, yoksunluk ve güçsüzlük mazeretleri pasif kalmamız için geçerli sebepler olmamalı; önümüze çıkan handikaplar ise bahane üretmemize engel olmalıdır artık. İstediğimiz hedeflere ulaşmak için geleceğe ümitle bakmamız ve mücadele sürecinde adımlarımızı muhkem atmamız, yapmamız gereken ilk işlerden olmalıdır ‘kutlu mücadele` hayatımız boyunca. “Kur`an`a hizmet etmeyi prensip edinmiş büyük dava adamlarının hayatlarının hiçbir deminde bahaneye yer yoktur; zira bahanenin var olduğu yerde, başarı yok olmaya mahkûmdur” sözünün gerçekliğini dayanak noktamız yapmalıyız bundan böyle.

Şeytanın vesveseleri, gayemizden çevirmemeli, yolumuzdan döndürmemeli ve ümitsizliğe düşürmemeli bizleri hiçbir zaman. “Kim, Rabbinin divanında durmaktan korkmuş ve nefsini boş heveslerden menetmiş ise kuşkusuz onun varacağı yer cennettir” (Nazi`at/40,41) ilahi muştusu gereğince, nefsimizi boş ve faydasız istek ve arzulardan men etmeliyiz cennete varmak için.

Cennete varmanın kolay olmadığı hakikati, sevk etmelidir Allah`ın aziz davasına gönülden bağlı biz Müslümanları hizmet sahasına. Cenneti elde etmenin zor olduğu zamanın fitneleri içinde, hizmet sahasına atılmaktır bizler için kurtuluş yolu. “Yoksa insanlar imtihana tabi tutulmadan sadece iman ettik demeleri ile bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” (Ankebut/2) ayeti, hizmet yolundaki zorlu imtihanların olabileceğini hatırlatmalı ve hizmet hayatımız boyunca bu hakikati unutturmamalı bizlere.

Aziz şehitlerin mirasına sahip çıkmak, açtıkları çığırı devam ettirmek için uğraşlarımız bitmemeli hiçbir zaman. Cemiyetin imanını selamette gördükten sonra cehennemde yanmanın nazarında hiçbir ehemmiyetinin olmadığını ifade eden Üstad Bediüzzaman gibi, bizler de bu mülahazalarla yaklaşmalıyız insanlara; gitmeliyiz kapılarına. Dertleriyle hemhal olmayı, sorun ve sıkıntılarıyla ilgilenmeyi mutlak surette yerine getirmemiz gereken bir görev olarak görmeliyiz, ilahi rızaya ulaşma noktasında.

Kur`anî düsturlarla hareket edip, her kapıyı sevgiyle çalmalı ve yine sevgiyle muhataplarımıza bir şeyler anlatma yollarını aramalıyız her zaman. Tüm bunlar karşılığında Mevla`mızın, amellerimizi kendi katında kabul buyurmasıdır yegâne hedefimiz. Mevla`mızın yaptıklarımızdan razı olması, bizler için her şeyden önemli ve önceliklidir çünkü.