• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Sakarya; hep çağladı durdu. Toprağa hayat, mazlumlara rızık oldu. Tiranların ordularını durdurdu. Nasıl desem?  “Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya” oldu.

Nasıl akmasın ki! Yunus o kıyılarda dolaştı. Viyana’ya kadar çil çil kubbeler serpen ordular oradan geçti. Giden Şanlı Akıncılara, bu akıncıların Deli rüzgâra karışan tekbirlerine… şahit oldu. Giden Ölümsüz Gerçeğin yolunu beklerken Ölümlü Yalan’ın yani eriyesi Taştan Adam’ın esiri oldu. Yüzüstü süründü ama yılmadı, yıkılmadı Son Peygamber aşkına yalvardı; Bizim Çocuklar gelsin diye!

Payitaht İstanbul kapılarını açtı. Anadolu’m duaya durdu. Sakarya’m taşkın, Fırat ve Dicle coşkun aktı ama bir sorun vardı. Sakarya’da Garbın sarhoşluğu, Fırat’ta ise Şarkın yorgunluğu vardı.

Hâsılı; İktidar CHF ama söz de karar da milletindi. Millet; nasırlı elleriyle, gözyaşı ve duasıyla yerliyi, milliyi istiyordu. Dindar Türkiye diyenleri ise rakipsiz yapıyordu.

İşte bu söz ve kararlarla DP, AP, ANAP, Mücahit Erbakan’ın Milli Nizam (RP)’ı bir şekilde iktidar oluyordu. AK Parti’nin uzun iktidarı buydu.

CHF artık muhalefetti. Hep de öyle oldu. Halkın sözü ve kararı buydu.

Çünkü mevcut iktidar; diğerlerinden daha yüksek sesle, daha heyecanlı “Dindar Türkiye ve değerler” diyordu.

Yüreklerdekini ise Günleri insanlar arasında döndüren Allah biliyordu ve “O; AFFETMİYOR sadece MÜHLET veriyordu!”

*AK PARTI; başlangıçta halkın dua ve gözyaşlarıyla; şimdilerde ise -hakketmediği halde- halkın sabrı ve bağrına taş basmasıyla 23. Yılına yürüyor. Yürüyor ama tekliyor…

Çünkü her alanda sabır tüketiyor, şaşırtıyor. Yedek akçelerini tüketiyor. Mazinin ağır bedellerini ulatmayan Anadolu halkı yüreğine taş basarak ama bağırarak asgari ricalarını dile getiriyor.

Azıcık aşım Kaygusuz başım diyor. Bir de Gazze’nin imdadına yetişelim diyor.

Gazze’yi yüreğinden parçalar kopararak, her gün zillete uyanarak, kahrolarak haykırıyor!

*Sayın Cumhurbaşkanı Sakarya’da mitingde, meydanda pankartlar var. En büyük pankartta: “İSRAİLLE TİCARET UTANCI SONLANDIRILSIN” yazılı.

Erdoğan’ın konuştuğu meydanda kaşla göz arasında pankart yaka paça dürülüyor, yok ediliyor.

Ne demek?

Kamuoyu şunu görüyor ve anlıyor: “Sayın Cumhurbaşkanı bir kuşatmadadır. Etrafı, halkın feryadını duymayan keskin nişancılarla çevrili. Ya da Sayın Cumhurbaşkanı bizatihi kendisi de Gazze’nin feryadının duyulmasından rahatsız. O, seçim/sandık/oy derdinde. Gazze’yi konuşmazsam, halk da unutur, sanıyor!”

Hıristiyan nice devlet parlamentosu, Gazze lehine kararlar alırken, koskoca Türkiye Cumhuriyeti hem de din ve değerlerden nemalanan bir hükümet neden bir karar alamıyor? Bir yaptırım olmasın diye meclisin iradesine el koyuyor!

Sayın Cumhurbaşkanı şu ayeti pekala biliyor:

“Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost(veli) edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.” (Nisa-139)

Rabbimiz; “Kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan Cehennem azabından koruyun” diyor. Allah; Gazze’nin hesabını sormayacak mı sanıyoruz? Bu durumda

Mesele açık. Gazze’mde bizatihi Bedrin Aslanları lanetli kavminin kuşatmasında. Susuzluk ve açlıktan ölümleri seyrediyoruz! Kadın ve çocukların feryadını seyrediyoruz! Bizimle beraber kendinize de bu zilleti tattırmanın, azapta kıvrandırmanın manası nedir Sayın Cumhurbaşkanım?

Düşünebiliyor muyuz? Asası ve hırkası dışında bir ordusu, silahı, aşireti olmayan Musa’ya Rabbimiz; “Firavun’un zulüm sarayına git” diyor!

Haber kanallarına bakıyorum; “İHA, SİHA, füze, roketlerden; deniz gücünden, 5. Nesil uçaktan..” geçilmiyor! Fatih İstanbul’a, Selahaddin Kudüs’e, Kanuni Viyana’ya… yürürken bu gurur yoktu muhtemelen(!)

Gazze, gâvuru ağlatan sahnelerin arenası olmuş! Sayın Cumhurbaşkanı hiç mi bakmıyor? Nebi katili, Dört Kitap’ın Lanetlisi, Sermaye Hırsızı Siyonist Terörün insafına kalmış hayatlar; egoyu tatmin adına, canavarca hislerin tatmini için şehid ediliyor!

Olmuyor Sayın Cumhurbaşkanım. Bu sen değilsin! Ticaret sonlandırılsın pankartına tahammül edemeyen sen olamazsın!

Etrafına bak lütfen! Kınadığın o Arap şeyhlerinin durduğu yerde, söyledikleri sözlerle yetinmen.. azap veriyor! Daha uzaklara bak. Güney Afrika’nın açtığı davanın sonuçlarıyla teselli ayıptır!

Lahey salonuna bürokratlarımız gitmiş ama bunanla teselli günahtır, cinayettir! Bunları bize Gazze’de kan durdu, duracak, Siyonist belasını bulacakmış gibi yutturmaya çalışmak, inan utandırıyor!

Uygur’u Çin’in Ye’cûc ile Me’cûcuna, Çeçen’i Rus’un Kadirov Celladına; İhvan’ı kovma, ailelerini Sisi Siyonist’ine… iadeler sıradanlaştı! Bu haberler bizi kahrederken sana da ziyandır!

Sakarya’da inen pankart, beynimize, gururumuza, sandıkta kullanacağız OYLARA inmiş! Haberin var mı? Komik oluyor! Birileri seni yanlışa inandırıyor gibi!

Mezarın eşiğinde olduğumuz şu dünya; mazlumu duymamaya, zalimle yürümeye değer mi?

Sanma ey hâce zer (altın) u sîm (gümüş) isterler/ Yevme lâ-Yenfe’u(Kabir)’da kalb-i selim isterler!” Vesselam!