• DOLAR 34.609
  • EURO 36.689
  • ALTIN 2917.23
  • ...

Âdemin kimliği Ehl-i Kitap’a göre bellidir. “Bütün insanlar Âdem’dendir, Adem ise topraktan.”

İnsan; hakikatte uzaylı bir varlıktır. Canlıların kökenleri, geldikleri yer hakkında çeşitli rivayetler vardır ancak asıl önemli olan bütün bunları hizmetine alan insan nev’inin en baştaki var olma mevzuudur.

Bu konularda da çeşitli tezler vardır. İslami ilimlere göre bunda şaşılacak bir şe y yoktur. Kâinatın Rabbi; her şeyi yoktan var etti. “Bilinmez bir hazine olan Lillahil Vahidil Kahhar, başka bir şekilde de bilinmek istemiştir.” Âdemin yaratılış gayesi de budur.

Çok şaşırdığımız, nesiller arasında uçurumun olduğu, bu uçurumun insanlığı felaketlere götüreceğini söylediğimiz bir çağdayız.

Seküler modernist sefahat ve sermayenin hükmettiği bu günümüzü anlamakta zorluk çektiğimiz ortada.

İnsanların kurduğu devletleri anlayamıyoruz. Bu devletlerin dost, düşman, istihbarat, savaş ve barış tarz ve taktiklerini anlamakta zorlanıyoruz. İnsanın teknik, bilim, sanat yolunda kat ettiği mesafeyi dehşet kelimesiyle anlatmaya çalışıyoruz.

Özellikle insanın insana reva gördüğü muameleyi, akrabalık, komşuluk, dostluk hatta düşmanlık ilişkilerini izahta zorlanıyoruz.

Cinnet, geçirme, intihar ve içine kapalı tipler her çağda mutlaka olmuştur, ancak bu çağda artık bu davranışı gösteren, bu karakteri sergileyen insanlardan çok böyle davranan nesillerden bahsediyoruz.

Bütün bunlar doğrudur. Belki de Üstad Bediüzzaman tam da bu yüzden; “Bu acib asırda ehl-i fen ve mektep muallimleri için Asa-yı Musa; hafızlar ve hocalar için Zülfikar elzemdir” demiştir.

Bugün Asa-yı Musa da Zülfikar da bilim adı altında emperyalist kapitalist sermayenin elinde.

Darvin ve şürekâsı; tür ve kimi uzuvlar için ileri sürdükleri Evrim Teorisini insana da teşmil eder. Tabi ki bu yanlış. Esasen kendileri de bu tezi kabullenmezler. Çünkü bir yerlerde bu ileri sürdükleri tezler de tükenir. Bütün canlıların en baştaki ilk maddenin yaratılışı için makul bir izahları yoktur, olamaz da.

İkinci Dünya Savaşından sonra özellikle son 20 yılda insanoğlunun karakter, ruh ve kadim tanımlara karşı olan değişimler, traji-komik bir o kadar da bekamızı tehdit ediyor.

Âdemden biri, Hakk’a, isyan eden, makul tanımları terörize eden kişiler olmuştur ancak dijital, sanal veya farklı isimlerle anılan çağımızdaki Hakk’a isyan; Âdemden beri olagelen isyanları gölgelemiş denebilir.

Bu devirde insan nevi; daha çaresiz, daha korumasız. Zekâsını şeytana satmış, bir veya birkaç mühendis, Covit19 türü bir virüsle dünyanın dengesini sarsabilir; bu terörüyle büyük sermayeleri emrine alabilir veya büyük meblağlar kazanabilir.

Küresel anlamda insanlar artık daha fazla gözüyle düşünüyor gibi. Beyin; göz veya dijital-sanal âlem üzerinden dayatılan başka bir beynin veya tanımsız bir varlığın esiri.

Anneden tertemiz doğan tüm uzuv ve organlarıyla kusursuz bir insanın; tüm uzuv ve organları gerçek işlevinin dışında; yanlışa, suç veya bir günaha hizmet edebilir.

Artık insanın, bir tuşun ucundan girdiği, girip çıkamadığı, çıktığında da kendisi olamadığı nice durumlar vardır. Bu da bir hastalık. Artık bilimsel olarak tanımlanıyor. Bu hastalıkların tedavisi de çok zor.

Bu da aslında bir evrimdir.

Âdemden beri insanın geçirdiği sabit evrimler vardı. Kimi insanlar Allah’a isyan eder, Peygamberini ret ve inkâr veya kabul ederdi. Bu durumda müşrik, kâfir, münafık, mümin, muttaki, muvahhit kavramlarıyla tanımlanan kişi ve toplumlar çıkardı.

Şimdi öyle mi? Tanımlanamayan nice tip ve motifler; adsız kalan nice düşman ve olumsuzluklar vardır.

Çünkü dost ve düşman, iyi ve kötü, cahil ve aydın, çağdaş ve çağdışı, terör(ist) ve vatansever; hasta veya sağlıklı, savaş ve barış…” gibi yaşamımızın bir parçası olan kadim tanımlar değişti.

Aslında değişmedi ama değişmediğini anlatmak; küfrün daima bir millet olduğunu; Lailahe illallah’ın karmaşadan kurtuluşun, özgürlüğün tek adresi olduğunu anlatmak her zamankinden daha zor.

Çünkü her yanlış, suç ve günah güruhları da artık Hakkın diliyle konuşuyor. Yalan söylerken yüzü de kızarmayan hatta din ile aldatan nice tanımsız tip ve güruhlar meydanda kol geziyor.

Bu karmaşadan kurutuluş da kolay amma kurtulmak isteği de beynin içinde zincirli.

“Bir zaman dünyaya bir adam gelmiş/ Okunu kör nefsin kılıçla çelmiş; Bizim Yunus Bizim Yunus!”(NFK)

“Kır şu evin zincirlerini İbrahim!” Sanal Çağın ilahları artık kireç taşından ve “Şeytanın hilesi zayıftır!”

İbrahim’in puthaneye girmesi, yüreklere sinmiş o taştan Adam(lar)’ı indirmesi dilek ve temennisiyle!