ÖRTÜYE YASAL GÜVENCE NEDEN YOK
Türkiye’de başörtüsü uzun yıllar bir sorun olarak göründü. Laik sistem kendisine karşı en büyük engel olarak kabul etti. Bunun için en azılı savaşçılarını örtü ile savaşmaya gönderdi.
Bunun için önce üniversitelerden başladı. Kapıda polis, içeride öğretim görevlileri ve birim sorumluları örtü ile meydan savaşındaydılar. Laiklik elden gidiyordu ve bunun için büyük bir savaş vardı.
Kimi üniversitelerde ikna odaları, kimilerinde iknaya bile gerek duymadan okuldan atmalar, kiminde de yüksek hoca efendilerden fetvalarla öğrencileri yıldırmaya çalışıyorlardı.
Gün geçtikçe iş daha da ileri boyutlara taşındı. Artık hastanelere, resmi kurumlara ve bazı şirketlere de sıçradı.
Müslüman halk büyük bir tedirginlik içindeydi. Ne yapacağını bilemiyordu. Elinde tek umut seçimlerdi. Elinden gelen tek ve en büyük silahını kullanarak bu zulmü yapanları sandığa gömdü. Onları tarih sahnesinden sildi adeta. Siyasi hayatıma da mal olsa, bunu yapacağım diyenlerin gerçekten de siyasi hayatına mal oldu.
Yeni gelen iktidar sahipleri bu sorunu acil bir şekilde çözdü. Ama bu çözmeyi kalıcı hale getirecek adımlar atmadılar. Bu yüzden bazen kendileri de bu uygulamaların mağduru oldular. Bir başbakan ve cumhurbaşkanı eşi hastaneye hasta ziyaretine dahi alınmadı.
Aradan uzun zaman geçti. Bu hükümet çok alanda reformlar yaptı. Ancak insanımızın en mustarip olduğu ve zulüm gördüğü bu başörtüsü meselesinde istenilen adımlar atılmadı. Hala başörtüsüne anayasal bir çözüm getirilmedi. En çok bedellerin ödendiği bu hassas meseleye sadra şifa bir güvence oluşturamadı.. Bundandır ki eski devrin sevdalıları hala eski sevdalarının peşinde, eski laflarına devam ediyorlar. Örtüye olan düşmanlılarını kusuyorlar.
Eğer iktidar sahipleri bunu bir sopa olarak kullanmak istiyorlar iseler şunu bilsinler ki bu çok tehlikeli bir taktiktir. Samimi olmayan bütün işler aleyhte sonuçlanır.
Şu anda bu meseleyi çözmek için önlerinde bir engel bulunmamaktadır. Ellerinde bu imkanlar varken de bu meseleyi çözümsüz bırakmaları dünya ve ahiretleri için de büyük bir vebaldir.
Halk sizi sorunlarını çözmeniz için seçti. Siz de halkın en çok zulüm gördüğü bu meseleyi anayasal zeminde çözerek halka olan vefa borcunuzu tamamlayın.
Bu halkın hakkını verin.