• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Diyanet İşleri Başkan Vekili Prof. Dr. Ekrem Keleş, Arafat'ta yaptığı duada "Ya Rabbi biz seni de, sana verdiğimiz sözü de unuttuk." dedi.

Devamla "Ya Rab! Sen bize 'bölünmeyin' dedin, biz bölündük; sen 'kan dökmeyin' dedin, biz kan döktük." diyerek hal-i pür melalimizi dile getirdi.

Veda Hutbesi'nden güzel alıntılar yaparak Peygamber (SAV)'in nasihat ve ikazlarını bir kez daha hatırlattı.

"Faizin her türlüsü ayağımın altındadır" hadis-i şerifine atıfta bulunması ise ekonomisinin tamamı faize endeksli olan ülkemizdeki sorunların kaynağını ortaya koyması bakımından son derece dikkat çekici idi.

Ülkenin idari sisteminin adaletten uzak olması ve câri olan siyasetlerin gayr-ı İslami, gayr-ı insani olmasının sorunların ana kaynağını teşkil ettiğine dair yapılan vurguların zımnen de olsa bir Diyanet İşleri Başkanı'nın ağzından dökülmüş olması kıymetlidir, önemlidir.

Yüce Allah'ın muhkem kitabında zulmün zıddı olarak dile getirdiği ve her şeyi yerli yerine koymak, her hak sahibine hakkını vermek anlamlarına gelen adalet emrine ısrarla muhalif bir sistem ve anayasa ile idare ediliyoruz.

De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti." (A'raf-29)

"Şüphesiz Allah; adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder...(Nahl-90)

"...Ben Allah'ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum... (Şura-15)

buyrulmasına rağmen, en az doksan yıldır bu emre itaatsizliğin ceremesini hep beraber çekiyoruz.

Sistemi halkın inanç ve değerleri doğrultusunda değiştirip dönüştürme ve adaleti tesis etme konusunda bizleri beklenti içerisine koyan uygulamalara imza atan siyasi kurum veya eşhasın, bu konuda yerinde sayma veya geriye gitme pratiğine ise üzülerek şahit oluyoruz.

"Hep birlikte Allah'ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin." (Al-i İmran-3)

"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın; işte onlar için büyük bir azap vardır." (Al-i İmran-105)

"Allah ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin!" (Enfal -46)

buyrulmasına rağmen biz Müslümanlar bölündük, parçalandık, onlarca devlete ayrıldık.

"Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık; birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız günahlardan en çok korunanınızdır." (Hucurat-13)

"O'nun ayetlerinden biri de göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır." (Rum-22)

buyrulmasına ve bu ayetler açık-seçik gerekçeler içermesine rağmen, dillerimizi ve ırklarımızı  birbirimizle çekişmenin, birbirimizden ayrılmanın ve birbirimize üstünlük taslamanın gerekçesi kıldık.

"Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Allah faizi mahveder... Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız Allah ve Resulü ile savaşa girdiğinizi bilin!( Bakara-275-276-277-278)

buyrulmasına  rağmen faiz, Müslümanların sıradan, günlük işlerinden bir iş oldu.

Neredeyse çağdaş tefeci kurumlar olan bankaların kapısını çalmayan Müslüman kalmadı. Zina ve fuhşiyatla ilgili onlarca ayet ve çok daha fazla sahih hadise rağmen evlilik, cima'nın meşru yolu olmaktan çıkarak adeta mal mülk ortaklığına dönüştü.

Boşanmalar o kadar çoğaldı ki artık istatistiklere konu oldu.

Cemiyet içinde sıcak aile ortamından, ana baba ilgi ve sevgisinden mahrum binlerce çocuk var artık.

Sistemini, siyasetini, ekonomisini, kadın-erkek ilişkisini, eğitimini, dış ilişkilerini vs. Allah'ın emir ve yasaklarıyla yürütmeyen bir ümmetin dertleri eksik olur mu?

Gün geçmiyor ki ümmetin bedeninde yeni bir yara açılmasın.

Irak, Afganistan, Suriye, Yemen, Arakan vs.

Allah'ın emir ve yasaklarını hayatın dışına iten, işlerini Allah'ın emir ve yasaklarıyla yürütmeyen bir ümmete Allah yardım eder mi?

Allah işlerini kolaylaştırır mı?

Allah duasını kabul eder mi?