• DOLAR 34.583
  • EURO 36.227
  • ALTIN 2967.876
  • ...

PKK`nin şu an altın çağını yaşadığı genel kabul görmüş durumda.

Öyle ki silahlı militanlar güpegündüz ellerini kollarını sallayarak ortalıkta rahatça gezinebiliyor.

Hatta bunun da ötesinde yol kesip dağa adam kaldırabiliyor, karakolların birkaç kilometre ötesindeki kamplarında rahatça yaşayabiliyor.

Hayatın olağan akışına müdahale ederek devletten boşalan otorite boşluğunu kendi Stalinist pratiklerine uyan yöntemlerle doldurabiliyor.

Ulusal ve uluslararası medya desteğiyle IŞİD`e karşı konumlanma üzerinden uluslararası arenada destek bulduğu ve özellikle meşrulaştırılmaya çalışıldığı da dikkatlerden kaçmıyor.

Evet bu güç demek, ancak bu gücün sahibini zehirleyip zehirlemeyeceğini zaman gösterecektir.
PKK daha önce de benzer bir güce ulaşmış ve güç zehirlenmesi yaşamıştı.

1980`li yılların ortalarında halk desteğini elde etmek amacıyla diğer Kürt örgütleriyle birlikte hareket ettiği izlenimini uyandırmaya çalışmış ve bu doğrultuda "Kürdistan Kurtuluş Birliği" adını kullanmıştı.

Bu bölgelerde güç kazanır kazanmaz da diğer örgütlerin tamamını "hain, ajan, kontra" ilan ederek şiddet yöntemleriyle tasfiye etmişti.

Bu dönemde devleti karakollara hapsedecek bir güce ulaşan PKK, 90`lı yılların başına gelindiğinde tam anlamıyla bir güç zehirlenmesi yaşıyordu.

Bu hızla namluyu "SOFİK" diyerek aşağıladığı dindar yapılara çevirmek suretiyle onları da şiddete dayalı yöntemlerle tasfiye etmeye kalkışmıştı.

Ummadığı bir dirençle karşılaşan ve adeta duvara toslayan PKK şehirlerde iş yapamaz hale gelmişti.

Karizmayı fena halde çizdirince de halk nezdindeki yenilmezlik itibarını korumak için bildik usullere müracaat ederek dindar yapıları da diğer Kürt örgütleri gibi "kontra, ajan vs." ilan etmişti.

Devletle, MİT`le boğazına kadar karanlık ve ihanete varan ilişkilerin içerisine giren PKK`nin bu yapısı, "Kendisini suçlu hisseden birinin bu duygusu ile başkasına suç atfetmekle başa çıkmaya çalışması" sendromundan başka bir şey değildi(r).

İçte ve dışta yaşanan konjonktürel gelişmelere paralel olarak çok çabuk kabuk değiştirebilen PKK`nin en önemli stratejisi, güçlü kimse onun yanında durmaktır.

Sözgelimi, Öcalan`ın yakalanıp Türkiye`ye iade edildiği yıllarda devlete hâkim olan renk, hâki idi; yani laik- Kemalist militarizmin borusu ötüyordu.

Öcalan`ın o yıllardaki söylemlerine bakıldığında bu konsepte uyan bir yapıda olduğu görülecektir.

Hatta öyle ki asker tarafından "laikliğe sözde değil özde bağlılık" retoriği ile iktidarda bulunan Ak Parti`ye aba altından sopa gösterildiği dönemlerde PKK, Ak Parti`yi iktidardan düşürmeyi amaçlayan kutsal bir görev(!) dâhi icra ediyordu.

Takip eden süreçte Ak Parti`nin iktidarını sağlamlaştırması ile birlikte atın sahibine göre kişnemesi misali, PKK de Ak Parti`nin tezleri doğrultusunda hareket etmeye başladı.

" Yoldaşlarım" hitabının " Mü`min kardeşlerim" hitabına dönüşmesi, başlı başına seviyesiz bir ironi olsa da ehli ferasetin nazarında `atı kişneten sahip`, kendi zihinsel kodlarını ele veriyordu.

Irak ve Suriye de yaşanan bölgesel gelişmeler ve Türkiye`de Kemalist devlet anlayışının parametrelerindeki kısmî değişmeler, PKK`nin de eksen kayması yaşamasına sebebiyet verdi.

Yaşanan bu gelişmeler Öcalan, PKK ve HDP cenahında Ak Parti aşkını birdenbire öyle bir depreştirdi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan`ı lider düzeyinde ayakta alkışlamakla kalmadılar, yemin törenini terk eden CHP`ye ayar vermeye bile kalkıştılar.

Bunlar siyaseten normalleşme emareleri olarak görülebilir ancak her oturup kalktığınızda "AKP faşizmi, HÜDA PAR, AKP`nin kontrolünde" sözlerini dilinize pelesenk etmişseniz de sorarlar adama: "Ne iş?"

Liderleri MİT`in kontrolünde, Misak-ı Milliye sıkı sıkıya bağlı, "Bağımsız Kürdistan" fikrini çöpe atmış, Kürt milliyetçiliğini ilkellik olarak nitelemiş, hem yerel hem de küresel güçler tarafından akredite edilmeye çalışılan PKK, temenni ederim ki 90`lı yıllardakine benzer bir güç sarhoşluğu ve zehirlenmesi yaşamaz.

90`lı yıllardaki gelişmeler unutulmuşsa bile Gazze`de yaşamaya mecbur ve mahkum olan bir avuç "HAMAS"lı mücahidin daha dün, dünyanın en gelişmiş savaş teknolojilerinden birine sahip israil`in karizmasını nasıl yerle bir ettiğinden çok ciddi dersler çıkarılmalıdır.