Modernizmin Kadın Tuzağı
Modernizmin kadına biçtiği rol, tamamen “Annelik Görevini İhmal” üzerine kurgulanmıştır. Modernist anlayış bu yönü itibarı ile İslam`ın temel esprisine taban tabana zıttır, çünkü İslam`ın kadına verdiği “cennet payesi ya da mertebesi” kadının “Annelik Vasfı” üzerine bina edilmiştir.
Kadının bahse konu vasfına halel getirecek her türlü konumlandırma ya da sosyal hayattaki statü kazanımı, boyutları ve kazanımları yönüyle ne kadar hayati olursa olsun, meşkûk(şüpheli) olmaktan kurtulamayacaktır.
Kadınların modern hayat içindeki konumları, “dindar-laik” ayrışması ya da tartışmasının en önemli mihenk taşlarından birisi olagelmiştir. Esasen, bu memlekette din(ler)in kadına biçtiği değeri ve rolü yerden yere vurmayı “aydın” olmanın başat koşulu olarak gören ciddi bir kesim var.
Modernizme karşı çok farklı gerekçelerle net bir duruş sergileyememiş, kadına ya da erkeğe atfedilen rolü, müntesibi olduğu “değerler manzumesi” üzerinden değil de, “seküler ulus-devlet” formunun dar kalıpları üzerinden okumayı alışkanlık haline getiren, “kabuk değiştirmiş bir nev-zuhur İslamcı kuşağı”nın da var olduğunu belirtmek gerekir.
Kadının sosyal hayattaki rolünü, ekonomik özgürlüğünü elde etmesine endeksleyen bu iki kesimin, bu fikirlerini yeni bir şeymiş gibi sunmaya kalkışmaları tam bir şark kurnazlığıdır.
Öteden beri Modernizmin kadına biçtiği bu rol, kadın cinselliğini istismar ederek kadını, “emtiayı pazarlamada bir araç” haline getirmiş ve kadını bir beşer olarak şahsiyetini cinsiyet boyutuna indirgemiştir. Böylece iffeti ve şerefi kaybolan kadın, pazarlamanın merkezine yerleştirilmiştir.
Kadına sık sık “Çalış, ekonomik özgürlüğünü elde et” demeyi de ihmal etmeyen “Mimsiz Medeniyet”in, kadını evden çıkarma adına, “Kadın Hakları, Özgür Kadın” gibi suret-i haktan görünen tuzak kelime ve kavramları da payanda olarak kullandığı gözden kaçmamaktadır.
Bu Modernist anlayış, kadının varlık nedeni olan “Annelik Yönü” ile alakalı hiçbir şey söylememeye hatta ailedeki rolünü sinsice ve şeytanca gözden düşürmeye yönelik program ve projeler ortaya koymaktadır. “Bireysel Özgürlük” olarak adlandırılan bu husus tam anlamıyla, “Modernizmin Kadın Tuzağı”dır.
Konuyla alakalı olarak Bediüzzaman Hazretlerinin şu hakikatli tespitlerini yorumsuz olarak iktibas etmek istiyorum:
“Mimsiz medeniyet, taife-i nisâyı yuvalarından uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı yapmış. Şer`-i İslâm onları rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayatı âilede. Temizlik ziynetleri. Haşmetleri hüsn-ü hulk, lütf-u cemâli ismet, hüsn-ü kemali şefkat, eğlencesi evladı.”
“…Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.”
Gündemin yoğun gürültüsü içinde kaybolmaya yüz tutmuş olsa da dipten dibe devam eden ve önemsememiz gereken bu tartışmaya(Ali Bulaç-laik kesim-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin`in de katıldığı tartışma) katılmak ve katkı sunmak gerektiğini düşünüyorum.
Yazıyı Hür Dava Partisi`nin konuyla alakalı şu çözüm önerileri ile bitirmek istiyorum:
“Çalışmak isteyen kadınların inançlarının gereği olan kılık ve kıyafetleri nedeniyle çalışmalarına engel olunmamalıdır. Eşi olmayan (eşi ölmüş veya boşanmış) dul kadınlar ile eşi çalışamayacak durumda (engelli, tutuklu, hükümlü veya kayıp) olan kadınlardan çalışmak istemeyenlerin nafakaları devlet tarafından karşılanmalıdır. Sosyal güvencesi bulunmayan dul ve yetimlerin infak, ibate ve iaşeleri devletçe karşılanmalıdır.”
“…Kadının, çalışarak aile bütçesine katkıda bulunurken çocuklarını ve ailesini ihmal etmemesi için, çalışma hayatında gerekli yasal düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılmalıdır. Kadınlarla ilgili düzenlemeler yapılırken inanç ve toplumsal değerler göz önünde tutulmalıdır. Kadının fıtratına uygun işlerde istihdamına dikkat edilmelidir.”