• DOLAR 34.502
  • EURO 36.428
  • ALTIN 2867.961
  • ...

Bu başlığı atmamın sebebi, birçok kardeşimizin sık sık arayıp bu konuda bilgi almalarıdır. Elbette Gazze'de son derece zaruret içinde ve cephede ümmetin onurunu korumak ve Mescid-i Aksa'mızı işgalden kurtarmak için yerimize cihad farizasını eda ederek düşmanla yüz yüze çarpışırken bunu öncelikli olarak hak ediyorlar.

Aslında zekât, sadaka veya mutat olarak verdiğimiz aidat gibi infakların dışında, oraya mali cihad olarak üzerimizde bir hukukları vardır Gazellilerin. Çünkü zekâtınızı burada da muhtaç ve gerekli olan yerlere verebilirsiniz. Fakat mali cihadınızı bugün için ancak oraya yani Gazze'ye göndermek gibi bir zorunluluğumuz vardır.

Bu cihadı zekât gibi mecburi infaklarla telafi etmek mümkün değildir. Zaten Gazeli Mücahitler de bizden zekât, fitre, sadaka gibi hayır hasenat değil, üzerimize vacip olan mali cihadımızı eda etmemizi istiyorlar. Bu cihad için Gazze'ye gitmeye gerek yok. Fiili cihad için sınırlar kapalı olabilir, arada engeller sınır kapıları olabilir, ama mali cihadınızı hemen buradan da güvendiğiniz herhangi bir hayır kurumu aracılığı ile de yapabilirsiniz.

Şunu da iyi bilmemiz gerekir ki, bugün bütün Müslümanlar üzerinde bir fariza olarak bu cihadı yapma sorumluluğu vardır. Hele ki, İslam'ın kutsal beldelerinden birinde zulme, işgale uğramış, açlığa yokluğa maruz bırakılmış mazlumlar, zayıf bırakılmışlar, kadın ve çocuklar kurtuluş feryadı koparıp yardım beklerken, siz burada ilgisiz ve seyirci kalamazsınız!

Mescidi Aksanın işgalden kurtuluşu için yapılan cihad en kutsal cihaddır. Allah'u Teâla, Kur'an-ı Kerim'de bu cihadı, bize acıklı, can yakıcı azaptan kurtaracak bir ticaret yolu, bir kurtuluş kapısı ve sonu kesin bir zafer ve fetih olarak müjdelemektedir:

"Ey iman edenler! Can yakıcı azaptan kurtaracak bir ticaret yolunu size göstereyim mi? Allah'a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var; Allah'tan kesin bir zafer ve yakın bir fetih. (Ey peygamber) Sen müminleri müjdele." (Saf: 10-13)

Görüldüğü gibi ayeti kerimelerde birçok hikmet, dersler, ibretler ve müjdeler vardır. Önce mal ile cihad, sonra can ile cihad vurgusu yapılmaktadır. Malını veren canını da verebilir, ama malını vermeyen veya cimrilik eden canını zor verir. Çünkü can maldan daha tatlı ve kıymetlidir. Mal ile cihad, samimiyetin testidir. Bu aynı zamanda en karlı bir kazanç olduğu gibi, can yakıcı bir azaptan da kurtulma bedelidir.

"Acıklı azaptan kurtaracak bir ticaret yolunu size göstereyim mi?" şeklinde başlayan bu soruya, bu çağrıya ve bu karlı ticarete hangi mümin yok diyecek! Soru cazip olduğu gibi gelen cevap da o derece cazip ve müthiştir. Ancak dikkat çekilen şiddetli bir bekleyişle heyecanlandıran iki cümleden sonra cevap geliyor.

Kalpler ve kulaklar gelen cevaba pür dikkat kesilmiştir! "Allah'a ve Resulüne inanırsınız?" evet onlar zaten Allah'a ve Resulüne inanmış kimselerdir. Ama bunda da hikmet var. Önce kalpleri cevabın bu ilk yarısını duyduğunda bunun kendilerinde bulunduğu sevinci ile parlayacak! Sonra: "Mallarınız ve canlarınız ile Allah yolunda cihad edersiniz." İşte bu zor bir iştir, ama bol kazançlı bir iş... "Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

Ancak bu zorluğun neticesinde müthiş bir mükâfat, can alıcı bir müjde vardır. "Günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Adn cennetlerinde güzel evlere yerleştirir. Bu en büyük kurtuluştur." Ve bir müjde daha geliyor; "ey peygamber müminleri müjdele." Bu müjde şehid olanlara Adn cennetleri müjdesi, kalanlara da zafer müjdesidir.

Allah'ım! Senin vadin haktır. Gazze şehitlerine şehadet mükâfatını muhakkak vermişsindir, ama zafer müjdesini de en kısa zamanda gerçekleştir. Bari biz de görelim ki, öfkemiz dinsin, kalbimiz yatışsın ve siyonistler kahrolsun.