• DOLAR 32.382
  • EURO 34.678
  • ALTIN 2393.77
  • ...

Tabiatı gereği insanoğlunun yapısı çok değişik ve karmaşık olduğu gibi, tarihi de karmaşık ve çarpıcı şeylerle doludur. Ne var ki, tarihlere çok müdahale yapılmış ve çoğunlukla taraflı yazılmıştır. İnsanlar içinde tarihine en çok müdahale eden, değiştiren kavim hiç kuşkusuz Yahudi kavmidir. Bu nedenle tarih olarak onlardan aktarıla gelen kayıtlara İsrailiyat diye bakılmaktadır.

İsrailiyat denince ilk akla gelen şey, İsrailoğulları'na ait esatir (efsaneler)dır. Çünkü onlar, uydurdukları hurafeleri kendi kitaplarına katarak tahrif etmişlerdir. Kutsal kitapları dahi efsanelerle doludur. Özellikle tarihi konularda bencil ve kavmiyetçi olduklarından dolayı çok şey uydurmuşlar. İlahi kitaplarda aleyhlerinde olan birçok olayı çıkarıp silerken, lehlerinde olan birçok şeyi de ekleme yapmışlardır. Bu yüzden tarihleri taraflı olduğu için, ona efsane olarak bakılmaktadır.

Kur'an-ı Kerim, bu saplantılarını yüzlerine vurmak için, tarihlerinden belli kesitler verirken; olayın başında: "Hatırlayınız ey İsrailoğulları!" şeklinde dikkatlerini çekerek doğru olanı kendilerine anlatır. Onlar ise bu uyarılara karşı hiç itirazda bulunmamışlar. Çünkü onlar doğrusunu da yanlışını da biliyorlardı. Dolayısıyla yanlışlarının ortaya çıkmaması için sessizliği tercih ediyorlardı.

Dikkat edilirse, Kur'an'ı Kerim'de en çok değinilen tarihi olaylar, İsrailoğulları ile alakalıdır. Çünkü peygamberlerle en çok muhalefet ederek tartışan, münakaşa eden ve hatta peygamberlerini öldüren kavim onlardır. Peygamberlerinin vefatından sonra, dinlerinde ekleme, çıkarma yaparak kitaplarını tahrif etmişlerdir.

Bu itibarla muhakkik tarihçiler, İsrailiyata karşı mesafeli duruyorlar. Kitap ve Sünnete uygun olanını alır, ters düşmeyeni de düz tarih olarak kabul ederler. Fakat Kur'an ve Sünnete muhalif olan ve ilmi gerçeklere uymayanı ise reddediyorlar. Böyle hurafeleri düz tarih olarak bile kabul etmiyorlar.

Çünkü tarih denilen olay, bir kavmin veya bir dönemin geçmişi ile alakalı olumlu-olumsuz tüm yönlerini olduğu gibi aktaran kayıt, belge, bilgi ve bulguların toplamı demektir. İsrailoğulları ise, tarihlerinin hep iyi ve övgüye değer taraflarını kaydetmiş, Kötü ve olumsuz taraflarını değiştirerek kayda geçirmişlerdir.

Tıpkı günümüzde bazı nasyonalist ırkçıların yaptığı gibi... Onlar da sevdiği veya mensubu olduğu bir toplumun tarihini yazarken, hep övgüye değer yanlarını, kahramanlık destanlarını yazmışlar. Hatta bunu öyle şişirmişlerdir ki, Sanki Allah'u Teâla, o kavmi sadece iyilikler için yaratmıştır. Öbür taraftan sevmediği bir kavmin tarihini yazarken, sanki Allah'u Teâla o kavmi sırf kötülükler için yaratmış veya şeytandan türeyen bir nesilmiş gibi anlatmışlar.

Kuşkusuz böyle bir şey tarih olamaz. Çünkü Allah'u Teâla, her insanı fıtraten hem hayır hem de şer işlemeye kabil olarak yaratmıştır. Dolayısıyla bu her iki cihet veya iki yönlü gelişme her birey ve her toplum için aynen geçerlidir. Şu hâlde, her kavmin içinden iyi insanlar çıktığı gibi, kötü insanlar da çıkabilir. Bunların her bir tarafı tarihin bir sayfası olarak telaki edilir.

Bu itibarla tarih yazanlar, tespitlerini kaydederken vakaları olduğu gibi olumlu olumsuz tüm yönleri ile objektif olarak kaydetmeli. Tarihe bu açıdan baktığımız zaman, Firavun ailesinden müminlerin çıktığı gibi, Peygamber ocağından ihanetçilerin çıktığını da göreceğiz. Nitekim Hz. Peygamber sallellahu aleyhi veselleme düşmanlıkta Ebu leheb'den daha azgınları vardı. Ama onlar arasından sadece Ebu Leheb'in isminin Kur'an'da zem edilişi, bu yanlış düşünceyi ortadan kaldırmak için olsa gerek.

Sonuç olarak bugün atalarının izini sürdürmekte olan Yahudiler, Siyonizm'in uydurduğu sözde tarihi belgeler kendi oluşturdukları ve öylece Tevrat'a geçirdikleri safsatalarıdır. Allah (cc), insan soyu içerisinde hiçbir ırkı diğerlerinden üstün kılmamış ve yeryüzünün bir parçasının tapusunu hiç kimseye vermemiştir. İnsanlar arasında değer ve üstünlük ölçüsü, sadece iman ve takvadır.