• DOLAR 32.443
  • EURO 34.744
  • ALTIN 2442.068
  • ...

Şunu itiraf etmeliyim ki ben bu yazıyı üzüntümden dolayı yazıyorum. Türkiye'de İslamcı kimliği ile bilinenler açısından, Ali Bulaç ismi özel bir anlam taşıyor. Çünkü kendisi, yazdıkları kitap ve gazetelerdeki köşe yazılarıyla, fikir dağarcığımıza epey katkı sunmuş bir insan.

 Ali Bulaç; sosyolog, ilahiyatçı, gazeteci ve yazar sıfatlarıyla anılıyor. Gerçekten de bu unvanların içini dolduracak bilgi birikimine sahip biri. Katıksız bir entelektüel. Bazen fikirlerinin karmaşıklığını dile getirmek için, soy isminden hareketle Ali Bulamaç dediğimiz bu şahıs, bunca birikimine rağmen Fethullah Gülen'in gerçek kimliğine vakıf olamadı mı sizce?

Türkiye'de ortalama zekâ sahibi bir insanın, sadece haberleri seyrederek, Gülen'in gerçeğine vakıf olabileceğini zannediyorum. Siz bakmayın bazı siyasilerin “Ben aldatıldım, bilmiyordum” veya “Bana ahmak diyebilirsiniz” sözlerine. O zamanki siyasi konjonktür gereği tavırları farklı idi o kadar.

Peki, o zaman bizler Ali Bulaç'a soralım.

Refah Partisi'nden milletvekili seçilen Merve Kavakçı'nın meclise örtülü bir şekilde girmesi, tesettür yasağına karşı bir dönüm noktası idi bence. O gün mecliste yaşananlara hepimiz şahidiz. Bülent Ecevit'in; “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz” sözleriyle galeyana gelenlerin tepkisi sonucu, o gün Merve Kavakçı meclisi terk etmek zorunda kalmıştı.

Şimdi soralım. Bütün ömrünü bu şekilde İslam'a karşı mücadele ile geçiren Ecevit için Fethullah Gülen; “Ahirette Allah bana bu yetkiyi verirse, şefaatçi olacağım ilk kişi Ecevit'tir” dediğinde  anlamadın mı?

Ecevit'ten Toktamış Ateş'e, oradan Papa'ya kadar herkes ile tokalaşıp, can ciğer kuzu sarması pozlar veren bu şahsın, rahmetli Necmettin Erbakan'a hiç iltifat etmemesi dikkatinizi celp etmedi mi?

israil hemen her gün Filistinlilerin başına bomba yağdırırken, Fethullah Gülen'in israilli çocuklar için; “Bombalar altında endişe duyan Yahudi çocukları için bile benim yüreğimin yağları erir” demesinden de mi bir şeyler hissetmedin? Bunları hümanist birinin açıklamaları olarak mı gördün?

ABD ve israil'in Recep Tayyip Erdoğan'dan olan hoşnutsuzluklarına paralel olarak, Gülen ekibinde de bu hoşnutsuzluğun başlaması da aklınıza takılmadı mı? Mavi Marmara hadisesinde, israil'i bir otorite olarak gören, bunlardan izin alınması gerektiğini söylediğinde hiç işkillenmediniz mi?

Bir Mardinli hemşerim olarak bölgemizde “İslam gemisini kanlarında yüzdürmeye çalışanlara” karşı kurdukları kumpasları hiç duymadınız mı? Hadi diyelim ki bunun farkında olmadınız, 6-8 Ekim olaylarının müsebbiplerinden biri olan Gültan Kışanak ile Ekrem Dumanlı'nın görüşmesinden hiç mi endişe duymadınız?

 Yukarıda da beyan ettiğim üzere ben bu yazıyı üzüntümden dolayı yazıyorum. Çağdaş dünyayı tanımak için Ali Bulaç'ın “Çağdaş Kavramlar ve Düzenler” isimli kitabına müracaat eden biri olarak, benim bu sorularıma muhatap olmasından üzülüyorum.

Kendisi bütün dünyayı, siyasi ilişkileri, kavramları kavrayıp bizlere aktardı da Gülen'in Batı âlemindeki konumunu mu anlamadı?

Endişe ediyorum. Her şeyden önce akıbetimizden.

 

Yazarın Diğer Yazıları