• DOLAR 33.982
  • EURO 37.725
  • ALTIN 2728.385
  • ...

İster İslamcı diyelim ister Siyasal İslam diyelim, ister İslami Hareket mensubu diyelim… Bunların en bariz özelliği mevcut rejime karşı çıkmak, daha açıkçası Kemalist İdeolojiyi reddetmeleriydi, akla ilk gelen buydu. Bu özellik onların var oluş sebebiydi. Haklıydılar, doğru olan buydu.

Çünkü Kemalizm bir dindi, bu millete dipçikle dayatılan bir dindi, bu ülkenin resmi dini olsun diye dayatılmıştı.

Daha da önemlisi Kemalizm denilen bu din İslam’a alternatif olarak ortaya konmuştu.

Kemalizm’in en bariz özelliği de İslam’la savaşmak olmuştur. Kemalizm denilince akla ilk gelen İslam’a ve Müslümanlara karşı yürüttüğü savaştır. Bugün bu özelliğinden hiçbir şey kaybetmeden yoluna devam etmektedir. Bunu yapmazsa kendini inkâr etmiş olur.

Müslümanlar bu gerçeği bildikleri için “İslami Uyanış, İslami Diriliş, Yeniden İslam” niyetiyle ortaya çıkan bütün çalışma ve hareketlerin birinci vasıfları “Kemalizm’i ret” olmuştur. Bu çalışmaların bünyesinde yer alan ne kadar yazar, düşünür ve kanaat önderi varsa onların kimliklerinin birinci maddesi Kemalist İdeolojiyi reddetmiş olmalarıdır.

Durum böyleyken para ve kadın imtihanından geçemeyenler, oturdukları koltukları çok tatlı gelenler, kısacası dünyaya çakılıp kalan bu Müslümanlar birden Kemalizm’e sevdalandılar, Kemalizm’i keşfettiler, Kemalizm’le fifti fifti oluverdiler. Sevenlerini, ardından gelenleri orta yerde bırakıverdiler.

Bütün bunlar olup biterken HÜDA PAR’ın çok asil bir duruş sergilediğine önceki gün bir daha şahitlik ettik. Şeyh Said-i Pavlevi, İskilipli Atıf Hoca, Bediüzzaman Said-i Nursi, Mehmet Akif Ersoy gibi geçmişte Kemalizm’e fiili olarak karşı koyup direnen kim varsa HÜDA PAR’ın kongresinde onların resimleriyle donatılmıştı salon. Hem sadece resimleriyle değil hatıraları yâd edilmiş, onların yolunun kendilerinin yolu olduğu ilan edilmişti. Hem sadece kongrede değil gereken her yerde ve zamanda dile getiriliyordu.

Kongre salonunda bir başka şey daha vardı; Kemalizm’in ilk kurbanlarından Trabzon’da medfun Şehid-i Muazzez Ali Şükrü Bey’in resmi ve hatırası vardı. Aslında ümmetin bütün şehidleri vardı orada.

Ümmetin bütün renklerini taşıyordu salon, aynı zamanda bütün dertlerini. Bir yandan baktığınızda sanki HAMAS’ın kongresiydi, bütün mazlumların kongresiydi.

HÜDA PAR’ın bu asil duruşunun çok büyük bir kesim tarafından izlendiğini görmek de ayrı bir sevinç kaynağıdır.

Bir daha tekrar ediyorum; HÜDA PAR HÜDA PAR’dan büyüktür, hem de çok büyüktür. Selam ve dua ile.