• DOLAR 32.381
  • EURO 34.781
  • ALTIN 2411.176
  • ...

Yazılarımızda şükür konusunu çokça işlediğimizden dolayı birçoklarından takdir aldığımız gibi epeyce kişinin de tepkisini çekiyoruz.

Bizler Müslümanlar olarak bütün durumlarda Allah’a hamdetme, O’nun verdiklerine şükretme konumundayız. Hiç birimiz bunun dışında değiliz, hiç kimse bundan istisna değildir. Hiçbir durum Allah’a hamdetmeyi durdurma, ara verdirme özelliğine sahip değildir.

Hiçbir felâket, hiçbir bela bizi Allah’a hamdetmekten geri bırakamaz.

Yine hiçbir kıtlık, hiçbir enflasyon ve pahalılık bizi şükretmenin, hamdetmenin sınırlarının dışına çıkaramaz.

Bizim Kitabımız “Elhamdülillahi rabbil’âlemin” diye başlar,

Bizim Rasûlümüz “Elhamdülillah” tesbihatını silinmeyecek şekilde dilimize nakşetmiştir, bu yüzdendir ki dilimizden hiç düşürmeyiz.

Fakat birileri bizim bu söylemimizi asıl konumundan çıkararak siyasi zemine taşıyor, mesela iktidar yanlıları kendi lehlerine kullanmaya çalışıyor;

“Bakın ne güzel, her şeye rağmen iyi bir durumdayız, nankörlüğün âlemi yok, halimize şükretmeliyiz, hamdetmeliyiz” şeklinde kendilerine yontmaktalar.

Sadece iktidar yanlıları değil, bütün zamanlarda haksız kazançlarla semiren dindar kesimler de gariban dindarlara şükür tavsiyeli bu gibi sohbetleri teselli olsunlar diye sunmaktalar.

Birileri de bizim bu şükür tavsiyemizi; insanları haksızlıklar karşısında susturmakla, zulme boyun eğmeye çağırmakla, sömürüyü kabullendirmekle itham etmekte. Öyle ya onlar zaten ta baştan dini afyon olarak nitelemişlerdi ya.

Peki, öyle mi? Asla, bizim bütün durumlarda Rabbimize şükretmemiz ayrı bir yükümlülük, haksızlıklar karşısında ayağa kalkmamız da ayrı bir yükümlülüktür.

Bizim her daim Rabbimize şükrümüz vardır; ama bu gaddar ve zalimane paylaşıma da itirazımız var. Taksimatın başında olan yetkililer sanmasın ki bizim şükrümüz teşekkürümüz kendilerinedir, biz Rabbimize şükrederiz; ama gaddarca paylaşımda bulunanların da yakalarına yapışırız.

Sonra, insan olarak, Müslüman olarak birilerinden gördüğümüz iyiliğe de teşekkür ederiz, bize bir bardak su veren çocuğa teşekkür ederiz, bir fincan kahve için kırk yıl hatır sayarız, hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmaz, nankör kesilmeyiz. Bütün bunlar apayrı şeylerdir.

Bizi yönetenlerden bir iyilik görmüşsek bu ayrı bir konudur. Bundan dolayı da asla minnet altında hissetmeyiz kendimizi. Çünkü bize kendi ceplerinden çıkarıp vermiyorlar, sadece dürüst ve adil paylaşımda bulundukları için teşekkür eder, bu şekilde yönetimde bulunmalarını sağlarız, o kadar.