“Bu İşin Bir Kolay Yolu Yok mu Abi?”
Bakmayın “bu işin bir kolay yolu yok mu” dediğine, aslında “bu işin bir beleş yolu yok mu” demek istiyor da utanıyor öyle söylemeye.
Her cuma hutbeden ve minberden hayranlıkla ve gözlerini açarak dinlediği hocasını bir yerde çay içerken bulmuştu. Her yönüyle hayran olduğu bu kişiyi böyle tek başına bulunca çok sevindi, sandalyesini iyice yaklaştırdı, elini de tuttu. Hal hatır sorduktan sonra,
“Hocam, ben de sizin gibi olmak istiyorum, bana bunun yolunu gösterir misiniz?” dedi. Hocası geriye yaslanarak nereden başlaması gerektiğini uzun uzun izah edecekti ki sözünü kesti ve
“Hocam, bunun bir kolay yolu yok mudur, bir formülü, bir püf noktası?” dedi. Hocanın yüzü yavaş yavaş sertleşti, galiba birazcık olsun tanıyordu bu genci, ona doğru eğildi ve sert bir şekilde;
“Allah’tan kork be! Beş altı yaşımdan beri kendimi bu yola koymuşum, kırk beş yıldır durmadan çalışıyorum. Hemen bir formülle, bir tılsımla bedavadan alıp kaçar mısın?” dedi.
“Bu işin bir kolay yolu var mı” düşüncesi toplumun önemli bir kesiminin kafasının bir köşesinde saklı duruyor, yeri gelince kendisini gösteriveriyor.
Hangi konularda arıyoruz bu kolaylığı, daha doğrusu beleşçiliği? Hem dünyevi hem uhrevi her konuda işin beleşçilik yönünü arıyoruz.
Hemen bir çırpıda cennete girebilmek için bir dua, bir formül arayan ve bizim gibilerden yardım isteyen kişilere, özellikle bayanlara çok rastlamışımdır.
Dünyevi yönden kazanç elde etmek, çalışmadan, o yolun basamaklarını bir bir çıkma zahmetine katlanmadan birden zenginleşmek isteyenlere sanırım hepimiz şahitlik etmekteyiz.
Tıp ilminin insanlık tarihi boyunca bunca uğraşını, bunca tecrübe ve birikimini, kat ettiği mesafeyi elinin tersiyle bir kenara iterek; “Filan ot var ya, falan bitkinin çekirdeği, yaprağı... İşte onu şöyle kaynatıp bir kaşık da şundan ilave ettiniz mi mesele tamam...” düşüncesini aynı beleşçiliğin tıptaki versiyonu olarak görüyorum.
Lütfen o bitkilerden yararlanma meselesini de tıp ilmine bırakın. Hangisinden, ne kadar, hangi katkılarla hangi hastalara nasıl verilmesi gerektiğini yine tıp ilmine bırakın.
Ve gelelim şu son zamanların Kripto para ve Bitcoin meselesine. Okuduklarımdan dinlediklerimden anladığım şey, mesele aynı yani kolaycılık, beleşten para kazanma meselesi.
Şunu unutmayalım, hangi konuda olursa olsun kolaycılar, beleşçiler kaybetmeye mahkumdur. Kolaycılıkta ve beleşçilikte oyunlar hep bu yola tevessül eden insanların kaybetmesi üzerine kurgulanmıştır.