İçeriden ve dışarıdan gelen baskılar ve şartların dayatmasıyla, terör çetesi israil ateşkese mecbur kaldı. Özellikle Gazze'nin kuzeyinde ateşkesten hemen önce meydana gelen çatışmalarda siyonistlerin seçkin birliklerinden çok sayıda askerin ölmesi neticesinde tüm siyonistler şok oldu ve saha gerçeklerini görmek zorunda kaldılar. 'Tamamen bitirdik' dedikleri hatta işgal ve ilhak etmeyi akıllarına koydukları bir yerde bile bu denli bir kaybın yaşanması siyonistleri gerçekler ile tanıştırdı.

Tamamen şartların dayatması ve icbari olarak vahşete ara vermek zorunda kaldılar. Yaşanan çatışmalar ve savaş, terör çetesi israili her yönden adeta yıkımın eşiğine getirdi. 'Kızıldeniz'i geçtikten sonra peygamberlerinden, karşılaştıkları kavmin putları gibi bir put isteyen' bu nankör taife, ancak 'tepelerine Tur dağı' kaldırılınca yola geldi.

Medine İslam devletinde emin bir halde yaşadıkları halde Müslümanların canına ve namusuna kastedenler; ancak Hayber'le, Kurayza yurduna yapılan seferle yola geldi.

Özellikle son yüzyılda siyonistler verdikleri hiçbir söze riayet etmediler. Ahitlerine sadık kalmadılar. En son Lübnan'da imzalanan ateşkese rağmen her gün ihlal ve saldırılar yaşanmakta, ihlallerin sayısı yüzlerle ifade edilmektedir. Şimdi Gazze için de karşımızda bu güvensiz ve ahdine vefa göstermeyen düşman vardır. Gazze'de soykırımın yeniden başlamaması için tüm İslam ülkeleri hatta tüm insanlık üzerine düşeni yapmak zorundadır.

Terör çetesi israili ateşkese zorlayan şartlar zayıfladığı gibi tekrar bir sivil kıyımı yaşanabilir. Zaten bunun sinyallerini vermektedir. Bugüne kadar Gazze konusunda üzerine düşeni hakkı ile yerine getirmeyen insanlık, hiç olmazsa bu konuda ayağa kalkıp siyonistleri ateşkese sadık kalmaya mecbur etmelidir.

Siyonizm tüm bölge ülkeleri için bir tehdit olduğu, oluşabilecek her fırsatta tüm bölge ülkelerinin güvenliğini tehlikeye attığı ve hatta işgale yeltenebileceğini net olarak göstermiştir. Suriye'deki iktidar değişikliği esnasında Suriye topraklarını işgal etmesi ve işgal ettiği topraklardan çekilmemesi, bu düşmanın ne denli tehlikeli olduğunu göstermiştir. Gazze insanlık cephesinde ateşkesin korunması ve terör örgütü israilin durdurulması, aslında tüm bölge ülkelerinin zaferi anlamına gelmektedir.

Direniş sürecinde sınıfta kalan insanlık, tamamen harabeye dönmüş olan Gazze'nin inşası sürecinde inisiyatif almalıdır. Hiroşima'ya atılan atom bombasının bilmem kaç katına eşdeğer bombanın atıldığı Gazze'de adeta ayakta sağlam bina kalmadı. Medeniyet ve insanlık düşmanı olan terör çetesi israil, medeniyet adına ne varsa her şeyi yerle bir etmeye çalıştı. Devletler, kurumlar ve fertlere varıncaya kadar tüm insanlığın inşa sürecine katkıda bulunması gerekir.

Bu arada Gazze'de şimdiden bazı ihlallerin yaşandığı ve bazı masum sivillerin katledildiğinin altını da çizmek gerekir.

Gazze'de durum bu iken, Batı Şeria'da, siyonist terör ve azgınlık tüm hızı ile davam etmektedir. Hem terör örgütü israil hem de yerleşimci dedikleri haydut teröristler Filistinlilere saldırıp mallarına zarar vermekte ve köyleri yakmaktadır. Hatta siyonistler arasında Batı Şeria'nın ilhak edilmesi konuşulmaktadır. Yine bazı gözlemciler; Netanyahu'nun, bazı siyonist politikacıları, Batı Şeria'yı ilhak etme sözü ile Gazze'deki ateşkese ikna ettiğini ifade etmektedir.

O halde hem ateşkes sürecinin hakkıyla yürümesi hem inşa sürecinin en kısa sürede tamamlanıp Gazzeli mazlumların yaralarının sarılması hem de Batı Şeria'nın yeni bir Gazze olmaması adına; Müslümanlar ayağa kalkmalı ve borçlarını geç de olsa ifa etmelidir.