GAZZE: SOYKIRIM, YIKIM VE ACI
Gazze'de soykırım bile sıradanlaştırıldı. Her gün yüzlerce kadın ve çocuğun öldürülmesi, binlerce insanın enkazın altında çıkarılmayı beklemesi de kimseyi harekete geçiremedi. Barbar Yahudilerin bombalamaları sonucu Gazze'deki yıkım ve çocukların yara, bere içerisindeki feryatları da artık duyulmak istenmiyor. 'Acı' kelimesinin tarifini de Gazze'deki trajedi üzerinden yeniden tanımlamak gerekmektedir.
Bu acıyı en iyi ifade eden; Filistin/Gazze'de bir çocuğun ya annesi şehittir, ya babası ya da her ikisi şehittir. Ya kolunu kaybetmiş, ya bacağını ya da kendisi şehittir. Yaşadığı evi, içinde oynadığı sokağı, okuduğu okulu ve tedavi gördüğü hastanesi ise siyonist Yahudilerin uçaklarıyla çoktan bombalanıp yok edilmiştir.
Gazze, 76 gündür gece gündüz katil siyonistler tarafından bombalanmaktadır. Daha önce eşi benzeri görülmemiş bir yıkım ve soykırım uygulanmaktadır. Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 22 binden fazla insan hunharca katledildi. Halen enkaz altında 10 binden fazla insan olduğu tahmin edilmektedir. Zira yıkım o kadar büyüktür ki; kaybolanların akıbetinin bilinmezliği ve enkaz altında kalanların çok olması bu sayının daha da artacağı düşünülmektedir.
ABD ve diğer batılı kâfir güçler, Gazze'de bu katliamın kesintisiz sürdürülmesi için katil siyonistlere sınırsız desteklerini sunmaya devam etmektedirler. Silah, cephane ve kiralık askerler başta olmak üzere her türlü desteği sağlamaktadırlar. Medya yalanları ve karartmalarla da her türlü kara propagandayı en iğrenç şekilde yürütmektedirler. Siyonist katillerin destekçisi bu ülkeler, kendi ülkelerinde Filistinli Müslümanlar için her türlü yardım ve desteği de yasaklamış bulunmaktadırlar.
İslam ülkelerinin, barbar Yahudilerin katliam ve yıkımlarını sadece kınayabildikleri; açlık, susuzluk ve ilaçsızlıktan ölen Müslüman çocuklar için Refah kapısından bir 'kamyon su' dahi geçiremedikleri bir zulüm düzleminde yaşıyoruz. Küfür cephesinin bütün imkân ve güçleriyle, barbar siyonistlere sınırsız destekleri karşısında; bütün İslam idarecilerinin bir kamyon suyu, Gazze'ye ulaştıramama zillet ve korkaklığını da tarih çok net bir şekilde kaydetmektedir.
Hele Yemenli Müslümanların, fakirlik ve imkânsızlık içerisinde siyonist işgalcilere giden gemilere yönelik izzetli müdahaleleri karşısında; BAE ve Bahreyn'in limanlarını, siyonist gemilere açması ve katil siyonistlere mal akışının aksamaması için seferber olması oldukça manidardır. Bu malların BAE, Suudi ve Ürdün üzerinden karayolu ile terör çetesi siyonistlere ulaştırılması, İslam kardeşliğine ve Müslümanlara yönelik ihanetin en büyüğü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Uluslararası kuruluşları işlevsizleştirip kendisine hizmet aracı haline getiren, batılı barbar katilleri ve bütün imkânlarını kendi hedefleri doğrultusunda bir araya toplayan siyonist terör çetesi, barbarlıkta daha da ileri gitmektedir. Bununla beraber Müslüman idarecilerin korkaklık, acziyet ve ihanetlerini de organize eden siyonist barbarlar; bütün insanlık değerlerini ayaklar altına alarak Gazze'yi ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle bombalarla yakıp yıkmakta ve içindeki insan ve diğer canlılarla beraber yok etmektedir.
'Küfür tek millettir' nebevi irşad gereği, bütün kâfirler güçlerini birleştirmiş ve Müslümanları acımasızca öldürmektedirler. 'Müslümanlar kardeştir' ilahi fermanına rağmen, Müslüman idarecilerin sırtlarını Gazze'ye dönmelerinin cezası Kahhar olan Allah'a aittir.