• DOLAR 34.566
  • EURO 36.063
  • ALTIN 3009.687
  • ...

İstanbul eski İl Milli Eğitim Müdürü kendisine ceza kesen polis memurunu açığa aldırmış. Kural ihlali yaptığı esnada da polis memuruna 'sen benim kim olduğumu biliyor musun?' diye tehdit etmiş. Olay ortaya çıkınca da görevden alındı. Keşke böyle ahkâm kesenlerin tamamının görevden el çektirilmeleri daima seri olsaydı da, güçlerini makamlarından alanların, aslında ne kadar basit kişilikler olduğu hemen ortaya çıksaydı.

Devlet bürokrasisinde birçok insan, işgal ettiği makamdan aldığı güç ile hakkı olmadığı halde, birçok konuda racon kesmekte, kendisini adeta kanun üstü görmektedir. Liyakatsiz insanların işgal ettikleri böylesi koltukların icraatlarına bakıldığında ise nerdeyse olumlu hiçbir projelerinin olmadığı, sadece vaziyeti idare etmeye çalıştıkları ve şahsi menfaatlerini korumaya gayret gösterdiklerini üzülerek görmekteyiz.

'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?` sözünü söyleyenin bir öğretmen olması ise kelimenin tam anlamıyla bir faciadır. Başka bir meslek icracısının böyle söylemesi doğru değildir, ama bir öğretmenin bunu söyleyebiliyor olması tuzun koktuğu anlamına gelir. Bu toplumun çocuklarını eğiten bir öğretmenin üst perdeden insanları hor görür edasıyla konum tayin etmesi, toplumsal çürümüşlüğümüzü de gözler önüne sermektedir.

Adaletin ve hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde böylesi vakalar artık sıradan hale gelir. Kendini kuralların üstünde görenlerin bu düşük anlayışları var oldukça toplumsal çürüme daha da artacaktır. Daha kötüsü ise bu tip kişiliklerin mevcut hükümetin arkasına sığınma cambazlığını sergilemeleridir. Maalesef bu tür kötü niyetli çıkarcıların sayısının azımsanmayacak kadar çok olmasının göstergesi de halkın bu noktadaki şikâyetleridir.

Kendi şahsi çıkarlarını en üst seviyede garanti etmeye çalışırken, çirkinliklerinin hesabının hükümete kesilmiş olması onları daha da pervasız hale getirmektedir. Ancak bu tip kişilerin sergiledikleri her kuralsızlık anında cezasını bulursa, kötüler daha fazla cesaret alıp taşkınlıklara yeltenmezler. Adaletin yakasına yapışacağını düşünen bu tipler daha temkinli hareket ederler. Eğer yapacakları suiistimalin kesinlikle cezasız kalmayacağına inanırlarsa böylesi fiillere asla yeltenmezler.

Adalet keskin bir kılıç gibi hazır beklemelidir ki, kuralsızlığı kendisine yol edinenlerin, güçlerini makamlarından alanların ve şahsi çıkarlarını her şeyin üstünde görenlerin tepesine inebilsin. Adalet öncelikle kimsesizlerin hakkını iade etsin, mevcut işleyişi sağlıklı hale getirsin ve toplumun tüm uygulamalarını hukukun üstünlüğü zemininde gerçekleştirsin.

Bir öğretmenin böylesi bir fiilin başrolünde olması ise asla kabul edilemez. Böylesi çürük domateslerin, milli eğitim camiasından acilen ayıklanması gerekmektedir. Yeni Milli Eğitim Bakanı`nın bir ümit olduğunu düşünüyoruz. Bu tip olumsuz kişilikleri ayıklayacağına inanıyoruz. Sistem yeni bir vizyonla ve çürüklerden ayıklanmış bir şekilde yoluna devam etmelidir.

Yeni eğitim-öğretim yılının bu tür olumsuz etkenlerden uzak, yeni bir vizyon ile yola koyulmasını umuyoruz. 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?' diyenler değil, ben bu toplumun çocuklarını yetiştiren bir 'ÖĞRETMENİM' şeklinde asil bir duruş ortaya koyan ehil öğretmenlere ihtiyacımız var.