• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

SİYASET GEMİSİ

Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, iktidarın darbe tartışmaları ve RTÜK Başkanı’nın Sevda Noyan’ın sözlerine ceza verilip verilmeyeceği konuşulurken ‘darbecileri sevindirmeyiz’ şeklindeki açıklamasına ilişkin “Bırakın palavrayı! Biz Fethullahçı çete ile savaşırken siz beraber cumhuriyeti tasfiye ediyordunuz” diye konuştu.

Tele1, CHP’ye yakın bir kanal ve yayın yönetmeninin de bu minvalde şeyler söylemesinin garip olmadığını düşünüyorsunuz, değil mi?

Biraz eskiler Merdan Yanardağ’ı Kanaltürk TV’de Tuncay Özkan ile yaptığı programlar ile de hatırlayacaktır.

Ama durun, biraz daha eskisi var bu işin.

Merdan Yanardağ, bir dönem Özgür Gündem'in yazı işleri müdürüydü; 1991-92 yıllarında…

Hani o PKK çizgisinde yayın yapan gazete var ya, işte o! Gazetenin kurucuları arasındaydı.

Şükrü Gülmüş, gazetenin başına gelince Merdan Yanardağ ayrıldı ya da gönderildi.

O yıllarda Perinçek’in de dergisinde Öcalan’ı kapağa taşıdığını, PKK kamplarını ziyaret ettiğini hatırlayalım.

İlginçtir Merdan Yanardağ, Özgür Gündem’den sonra bir süre de Perinçek’in Aydınlık gazetesinde çalıştı. Orada da kuruculardandı.

Birçok televizyonda program yaptı. ÖDP’nin de kurucuları arasında yer aldı.

Sonra Tuncay Özkan’ın Kanaltürk kanalının kurucuları arasında ismi geçti.

“Her şeyde kurucu, tamam anladık” diyorsanız ve bu ilginizi çekmiyorsa, öyleyse gelelim Yanardağ’ın darbelere bakışına…

Kasım 2011’de habersol.org isimli sitede yayınlanan yazısından bazı alıntılar yapıyoruz:

“27 Mayıs klasik bir darbe olmaktan çok uzaktır. Önemli bir sivil muhalefet hareketi, aydınlar ve devrimci gençlikle birleşen bir genç subaylar hareketidir. Kendi Genelkurmay başkanını tutuklamış, birkaç istisna dışında bütün generalleri (270) ordudan ihraç etmiştir. (…)

27 Mayıs’ı 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbeleriyle aynı kefeye koymak tam anlamıyla bilimsel temellerden yoksun, tarihsel olgularla çelişen, siyasal kanıtlara dayanmayan, keyfi ve ideolojik bir değerlendirmedir. (…)

Biz bütün darbelere değil, gerici ve faşist darbelere karşıyız.(…)

Gerçekte 27 Mayıs 1960, yarım kalan Türk burjuva devrimini tamamlama eylemidir. Cumhuriyet devrimini bütün mantıksal, siyasal ve tarihsel sonuçlarına ulaştırma girişimidir. Kemalist devrimin eksik kalan, tamamlanamayan “demokratik” boyutunu tamamlama hamlesidir. 1950’de başlayan karşı devrim girişiminin bastırılmasıdır.”

Türk solunun darbe konusundaki bakışını eğip bükmeden açıkça dile getirmektedir Merdan Yanardağ.

“Biz bütün darbelere değil, gerici ve faşist darbelere karşıyız.”

Seçimler, halk iradesi, sandık, demokrasi aslında bir şey ifade etmemektedir.

Solun kazanması, solun semirmesi, solun kurumları işgal etmesi her şeyden önemlidir.

Öyle ya “iyi bir para kazanacaklar diye” Tuncay Özkan ile beraber Kanaltürk televizyonunu Fethullah Gülen’in adamı Akın İpek’e satabildiler.

Merdan Yanardağ, her ne kadar “cumhuriyet tasfiye edilirken Fetullahçı çete ile savaştıklarını” iddia etse de bal gibi kârlı bir ticaret yapıyorlardı.

Sonra köprünün altından sular aktı. Yanardağ, Ergenekon davasından hapse girdi ve çıktı, günler birbirini kovaladı. 2015’in ocak ayında onu bu kez BHH (Birleşik Haziran Hareketi) yürütme kurulu üyesi olarak Aydınlık’a verdiği söyleşide görüyoruz.

Yine ilginç şeyler söylüyor.

“HDP Türkiye'nin ilerici, aydınlanmacı, devrimci ve sol birikimine yaslanan bir girişim değil, esas olarak Kürt ulusal hareketinin ihtiyaçlarına göre şekillenmiş bir çatı partisidir."

Bu sözleri söylediği sıralarda Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel gibi Türk solunun önemli isimleri HDP’de vekil idi. Ama bu yetmiyordu.

BHH’nin HDP ile ittifak yapıp yapmayacağı sorulduğunda bunun olamayacağını şu gerekçe ile ifade ediyordu Yanardağ:

"Çünkü... Kürt ulusal hareketi Türkiye gericiliği ve AKP ile bir "çözüm süreci" yürütmeye çalışıyor."

Ve ne ilginçtir ki, sonraki aylarda çözüm süreci sürekli tıkanmaya başlıyor, Kandil’den Bese Hozat ve Duran Kalkan, “Bu işin AKP ile olmayacağını” ısrarla dile getiriyordu.

Mart 2015’te Selahattin Demirtaş, HDP grup toplantısında şunları diyordu: "Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP'liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen başkan olamayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız.”

Garip ve anlaşılmaz olan şey, çözüm süreci halen devam ediyordu ve Demirtaş, çözüm sürecinin başlayıp devam ettirildiği partinin liderini hedef alıyordu. Yani aslında hedefte çözüm süreci vardı.

Temmuz 2015’te Ceylanpınar’da polisler öldürüldü ve “Çözüm süreci” rafa kaldırıldı.

Hendeklere gömülen binlerce genç Kandil baronlarının ve Türk solunun keyfinin yerine gelmesini sağladı herhalde.

Şimdi Merdan Yanardağ, CHP’ye yakın medyada çalışıyor, İBB kendilerine sponsor oluyor.

Bu arada HDP de Kemalist CHP ve Türk milliyetçisi İP ile ittifakı aleniyete dökmek istiyor.

Herkes değil; ama Yanardağ muradına ermiş gibi.