• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Sosyal hayatı etkileyen en önemli faktör insandır. İnsan öğe olarak hem özne hem de nesne olabilen bir varlıktır. Etkileme yönü olduğu gibi etkilenme yönü de vardır. Bazı eğitim psikologları insanı aktif bir varlık olarak tanımlar. İnsanın rasyonel yönü olduğu için nerede nasıl hareket etmesini bildiği için çok da müdahale etmeye gerek yoktur diye izahlarda bulunmuşlardır.

Sosyal yaşam içinde kurallar oluşturup uygulama yönü olan bu varlık, gücü elinde bulundurduğunda kendi kurallarına uymaması bir mağduriyeti de beraberinde getirmiştir. Bu mağduriyetler neticesinde bazı yaklaşımlar ön plana çıkmış, bu yaklaşımın benimsenmesi için çeşitli bilgilendirmeler, etkinlikler yapılmıştır. Mesela hümanizm veya hümanist yaklaşımlar…

Bu yaklaşım, insanı merkeze alan bir yaklaşımdır. “Hümanist yaklaşıma göre insan davranışları ahlak, etik değerler ve iyi niyetler tarafından yönlendirilirler. Özünde iyi olan insanlar kötü davranışlarda doğalarının dışına çıkarak bulunurlar. İnsanların ihtiyacı olan uygun bir yetişme ortamıdır.

Hümanist yaklaşımın bakış açısına göre birey değil davranışı yanlıştır. Yani yanlış davranışlarda bulunmakla bireyin insan olarak değeri azalmaz. Bugün bu anlayış diğer terapi yöntemlerinin yanı sıra eğitim gibi bir çok alanda kabul görmüştür. Maslow ’a göre bireyin anti-sosyal ve kıskançlık, haset gibi olumsuz duygularının temelinde gerçekleştirilemeyen sevgi, ait olma ve güvenlik gibi özünde olumlu olan arzuları yatmaktadır.”

Bunu toplum bazında düşündüğümüzde bugün Siyonistlerin, Filistinlilere neden böyle davrandıklarını çok daha iyi anlayabiliriz. Tarih boyunca hep kendilerini üstün görmeleri, kıskançlıkları onları bu tür davranışlara itmiştir. Güvenlik duvarları örmeleri, onların haset ve kindarlıklarındandır. Sadece kendilerini düşünerek, başkalarına zulüm ederek kendilerini güvene almak istemeleri, tamamıyla yanlış bir yaklaşımdır. Başkalarına hayat hakkı tanımayarak kendilerine iyi bir hayat idame etmeleri bir çelişki değil mi?

Bu kadar zulmün sonucunda dünyanın dört bir yanında insanların sokaklara dökülmesi, her platformda haykırmaları onlar için bir şey ifade ediyor mu? Kesinlikle hayır. Çünkü onların davranışlarını bu yöne iten içinde bulundukları ortamdan başka bir şey değildir. Çünkü insanın karakterini etkileyen en önemli faktör sosyal çevresidir.

İnsanı insan yapan da insanı zalim yapan da bulunduğu çevre ve değerleridir. Siyonistlerin kıskançlıkları ve hasetleri tarih boyunca hep olmuştur. Kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımayan bu insanlar, kendi peygamberlerini dahi kıskançlıklarından öldürmüşlerdir. İnsanları yaratan sonsuz kudret, insanları çok iyi tanıdığı için onların zaaflarıyla onları imtihan etmiştir.

Bugün dünyaya meydan okuyan ve egoları tavan yapan bu Siyonistleri bir avuç Gazzeliyle imtihan etmiş ve ediyor da. Egolarından, kıskançlıklarından, hasetlerinden vazgeçmeyen bu insanlara karşı, alın size bir avuç samimi, fedakâr paylaşımcı insan. Aslında onları daha da kudurtan bu insanların insanca davranmalarıdır. Bunu hazmedemiyorlar. Nasıl ki kendilerinden son peygamberin geleceğini beklemeleri neticesinde Allah’ın yetim birini onlara imtihan olarak göstermesi gibi. 

Bunların hazımsızlığı bugün değil dünden gelmektedir.